“HALKLARIN BİRLEŞİK DEVRİM HAREKETİ” KURULUŞUNU İLAN ETTİ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

12 Mart 2016 günü, Türkiye ve Kürdistan'da faaliyet yürüten 9 devrimci parti ve örgüt( MLKP, PKK, TKP/ML, DKP, TKEP/Leninist, MKP, THKP-C/MLSPB, Devrimci Karargah ve TİKB), Kandil'de Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve dünya halklarına yönelik yaptıkları bir açıklamayla HBDH'ni kurduklarını ilan ettiler. Başka devrimci grupların da birleşik devrimci mücadeleye dahil olabileceklerini eklediler.

Açıklamada, Türk burjuva faşist rejiminin içte ve dışta kirli bir savaş yürüttüğü; devrime, halklarımıza ve devrimci harekete yönelik sürdürülen bu topyekun tasfiye hareketine; askeri, siyasi ve psikolojik savaşa, saldırı ve soykırımlara karşı devrimci direniş ve savaşın büyütüleceği ifade edildi. Emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı devrimci savaşın büyütülmesi, faşist rejimin yıkılması görevlerine işaret edilerek yüksek bir kararlaşma, irade ve eylem birliğiyle demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan için savaşılacağı belirtildi.

Durumdan çıkarılan siyasi görev şöyle formüle edilmektedir: “AKP faşizmine dur demek ve onu yenilgiye uğratmak, bugün tüm Türkiye halklarının ve devrimci-demokratik güçlerinin en önemli, birincil ve ertelenemez görevi haline gelmiştir.” Ve bu görev, “Özgür ve demokratik bir Türkiye yaratacak, Ortadoğu devriminin önünü açacaktır.”

Açıklamanın son bölümünde ise, “Bizler...Kürt ulusunun, Türkiye emekçilerinin, gençlerin ve kadınların, Ortadoğu haklarının ve insanlığın başına bela haline gelmiş Erdoğan sultası ve AKP faşist iktidarını yıkmak, demokratik bir Türkiye ve özgür Kürdistan'a varmak, tüm Ortadoğu'da ve dünyada özgür ve demokratik yaşama katkı sunmak amacıyla....ilkeler temelinde bir araya geldik. Faşizme karşı Halkların Birleşik Devrim Hareketi'ni ilan ederek, bu temelde mücadeleyi büyütmeye karar verdik.” denilerek karşıdevrim iradesi ve şiddetine devrimci irade ve şiddetle, özsavunmayla yanıt vereceklerini belirtmiş oldular.

Devrimci ve ilerici örgütlerin, bu devrimci kararları, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu'da devrim ve sosyalizm mücadelesinin günümüzdeki bir ihtiyacıdır. Demokrasi, özgürlük, halkların kardeşliği ve barışı taleplerinin kazanılması iradesi ve düşüncesinin maddileşmesi isteğidir. Bir yerde karşıdevrime karşı devrimci güçlerin mevzilenmesi ve savaşı büyütmesinin ilanıdır.


AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı faşist diktatör T. Erdoğan, 7 Haziran 2015 genel seçim sonuçlarını kabul etmedi. Seçim yenilgisinden sonra, Kürt özgürlük hareketi ile sürdürdüğü “çözüm süreci” ve ortak açıklamanın ürünü “Dolmabahçe mutabakatı”na son verdi. İçte başta Kürt halkı gelmek üzere, Alevilere, devrimci harekete, ezilen toplumsal gruplara, barış bildirisine imza atan akademisyenlere, gazetecilere, işçi ve emekçi yığınların hak arayışlarına saldırdı. Faşist rejimin kendi yasalarını da tanımayan fiili faşist saldırıları, yasalar ve kurumsallaşma düzeyinde sürekli ve meşru kılınmaya çalışılıyor. Burjuva parlamento ve yargı, tarihte ilk olarak bu düzeyde hükümet ve Erdoğan'ın direktifleriyle en kaba biçimde işlevsiz kalmakta ve yönlendirilmektedir.


Son iki yılda Gezi-Haziran ayaklanması, 6-8 Ekim serhildanları, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayları, 7 Haziran 2015 seçim yenilgisiyle AKP hükümeti ve Erdoğan diktatörlüğü, defalarca yıkılma sarsıntılarıyla yüz yüze kaldı. Emperyalist güçlerin desteği ve ülkede gerici-faşist partiler, basın ve kurumların desteğiyle yıkılmaktan kurtuldu. Devrimci parti ve grupların parçalı ve dağınık halleri, kapitalizm ve faşizme karşı gelişen muhalefeti örgütleme ve savaştırmaya el vermeyince, İslami faşist rejim hükümet olmaya ve kendisini tahkim etmeye devam etti.

Türk-İslam sentezi paradigması, politik İslami gericilik ve Türk şovenizmiyle toplumu zehirleyen AKP hükümeti, Kürt düşmanlığı ekseninde hükümet etme ve seçim kazanma politikalarını sürdürüyor. Silopi, Cizre, Sur, Yüksekova ve Şırnak gibi Kürt kentlerinde, sömürgeci katliam ve vahşetle Kürt gençleri ve kadınlarını katlediyor, yaralıları yakıyor ya da ölüme terk ediyor. Kürt kentlerini taşıyarak veya da arazileri zorla devletleştirerek sömürgeci hakimiyeti sağlamaya çalışıyor.

AKP hükümeti ve Erdoğan diktatörü, Ortadoğu ve Suriye'de savaş kışkırtıcısı ve DAİŞ çetelerini besleyen bir güç olarak bölge halkları ve demokratik güçlere karşı doğrudan ya da DAİŞ ve diğer İslami faşist çeteler üzerinden savaş yürütüyor. Dinsel-mezhepsel ve etnik çelişki ve çatışmalarla halkları savaştırma politikaları güdüyor. Ortadoğu'nun da baş belası!

Ortadoğu'da süregelen bölgesel savaş, bugün Suriye, Irak, Yemen ve Türkiye'de devam ediyor. Emperyalist güçler, bölgenin gerici devletleri hegemonya savaşı yürütüyorlar. Devrimci ve demokratik önderlikten yoksun bölge halkları, ne yazık ki, kendileri için değil, başka güçler için savaşmış oluyorlar.

Ortadoğu'da halkların isyanı, sadece Rojava'da, özgürlük devrimi ve demokratik yönetimi ortaya çıkarmıştır. Rojava'da PYD ve YPG önderliğinde halklar kendi demokratik yönetimlerini oluşturmuşlardır. Rojava devrimi başka bir Ortadoğu'nun mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Ve bunu gören emperyalist güçler, bölgesel gerici güçlerle işbirliği içinde Rojava devrimini boğmak istiyorlar.

O nedenli HBDH, aynı zamanda, “Özgür Rojava'nın korunması, savunulması ve çoğaltılması bugün tüm devrimci-demokratik güçlerin en önemli görevlerinden biri” olduğunu belirtir. Ve birleşik devrimci mücadelenin “Ortadoğu devriminin önünü”açacağını da öngörmektedir.

HBDH, “Fiili meşru mücadele temelinde, silahlı ve silahsız miting, yürüyüş, protesto, grev ve boykottan en kapsamlı kitle direnişleri ve yerel ayaklanmalar kadar zengin kitle eylemliliklerinin geliştirilmesi; en dar bireysel eylemden milise ve gerillaya varan, devrimci şiddet eylemlerini içeren çok yönlü ve zengin bir eylem çizgisinin uygulanması” çizgisinde devrime yürüyecektir. Bu süreçte, öngörülen siyasi hedeflere varmak için MLKP ve PKK'nin eylemi, sürükleyici gücü ve yeteneği belirleyici olacaktır. Ve bu hareket, ancak siyasal mücadele içinde ve militan devrimci eylemle amacına ulaşabilir.

Yaşasın Birleşik Devrim Hareketi!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

“HALKLARIN BİRLEŞİK DEVRİM HAREKETİ” KURULUŞUNU İLAN ETTİ
fc Share on Twitter
 

12 Mart 2016 günü, Türkiye ve Kürdistan'da faaliyet yürüten 9 devrimci parti ve örgüt( MLKP, PKK, TKP/ML, DKP, TKEP/Leninist, MKP, THKP-C/MLSPB, Devrimci Karargah ve TİKB), Kandil'de Türkiye, Kürdistan, Ortadoğu ve dünya halklarına yönelik yaptıkları bir açıklamayla HBDH'ni kurduklarını ilan ettiler. Başka devrimci grupların da birleşik devrimci mücadeleye dahil olabileceklerini eklediler.

Açıklamada, Türk burjuva faşist rejiminin içte ve dışta kirli bir savaş yürüttüğü; devrime, halklarımıza ve devrimci harekete yönelik sürdürülen bu topyekun tasfiye hareketine; askeri, siyasi ve psikolojik savaşa, saldırı ve soykırımlara karşı devrimci direniş ve savaşın büyütüleceği ifade edildi. Emperyalizme, faşizme ve her türden gericiliğe karşı devrimci savaşın büyütülmesi, faşist rejimin yıkılması görevlerine işaret edilerek yüksek bir kararlaşma, irade ve eylem birliğiyle demokratik Türkiye ve Özgür Kürdistan için savaşılacağı belirtildi.

Durumdan çıkarılan siyasi görev şöyle formüle edilmektedir: “AKP faşizmine dur demek ve onu yenilgiye uğratmak, bugün tüm Türkiye halklarının ve devrimci-demokratik güçlerinin en önemli, birincil ve ertelenemez görevi haline gelmiştir.” Ve bu görev, “Özgür ve demokratik bir Türkiye yaratacak, Ortadoğu devriminin önünü açacaktır.”

Açıklamanın son bölümünde ise, “Bizler...Kürt ulusunun, Türkiye emekçilerinin, gençlerin ve kadınların, Ortadoğu haklarının ve insanlığın başına bela haline gelmiş Erdoğan sultası ve AKP faşist iktidarını yıkmak, demokratik bir Türkiye ve özgür Kürdistan'a varmak, tüm Ortadoğu'da ve dünyada özgür ve demokratik yaşama katkı sunmak amacıyla....ilkeler temelinde bir araya geldik. Faşizme karşı Halkların Birleşik Devrim Hareketi'ni ilan ederek, bu temelde mücadeleyi büyütmeye karar verdik.” denilerek karşıdevrim iradesi ve şiddetine devrimci irade ve şiddetle, özsavunmayla yanıt vereceklerini belirtmiş oldular.

Devrimci ve ilerici örgütlerin, bu devrimci kararları, Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu'da devrim ve sosyalizm mücadelesinin günümüzdeki bir ihtiyacıdır. Demokrasi, özgürlük, halkların kardeşliği ve barışı taleplerinin kazanılması iradesi ve düşüncesinin maddileşmesi isteğidir. Bir yerde karşıdevrime karşı devrimci güçlerin mevzilenmesi ve savaşı büyütmesinin ilanıdır.


AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı faşist diktatör T. Erdoğan, 7 Haziran 2015 genel seçim sonuçlarını kabul etmedi. Seçim yenilgisinden sonra, Kürt özgürlük hareketi ile sürdürdüğü “çözüm süreci” ve ortak açıklamanın ürünü “Dolmabahçe mutabakatı”na son verdi. İçte başta Kürt halkı gelmek üzere, Alevilere, devrimci harekete, ezilen toplumsal gruplara, barış bildirisine imza atan akademisyenlere, gazetecilere, işçi ve emekçi yığınların hak arayışlarına saldırdı. Faşist rejimin kendi yasalarını da tanımayan fiili faşist saldırıları, yasalar ve kurumsallaşma düzeyinde sürekli ve meşru kılınmaya çalışılıyor. Burjuva parlamento ve yargı, tarihte ilk olarak bu düzeyde hükümet ve Erdoğan'ın direktifleriyle en kaba biçimde işlevsiz kalmakta ve yönlendirilmektedir.


Son iki yılda Gezi-Haziran ayaklanması, 6-8 Ekim serhildanları, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayları, 7 Haziran 2015 seçim yenilgisiyle AKP hükümeti ve Erdoğan diktatörlüğü, defalarca yıkılma sarsıntılarıyla yüz yüze kaldı. Emperyalist güçlerin desteği ve ülkede gerici-faşist partiler, basın ve kurumların desteğiyle yıkılmaktan kurtuldu. Devrimci parti ve grupların parçalı ve dağınık halleri, kapitalizm ve faşizme karşı gelişen muhalefeti örgütleme ve savaştırmaya el vermeyince, İslami faşist rejim hükümet olmaya ve kendisini tahkim etmeye devam etti.

Türk-İslam sentezi paradigması, politik İslami gericilik ve Türk şovenizmiyle toplumu zehirleyen AKP hükümeti, Kürt düşmanlığı ekseninde hükümet etme ve seçim kazanma politikalarını sürdürüyor. Silopi, Cizre, Sur, Yüksekova ve Şırnak gibi Kürt kentlerinde, sömürgeci katliam ve vahşetle Kürt gençleri ve kadınlarını katlediyor, yaralıları yakıyor ya da ölüme terk ediyor. Kürt kentlerini taşıyarak veya da arazileri zorla devletleştirerek sömürgeci hakimiyeti sağlamaya çalışıyor.

AKP hükümeti ve Erdoğan diktatörü, Ortadoğu ve Suriye'de savaş kışkırtıcısı ve DAİŞ çetelerini besleyen bir güç olarak bölge halkları ve demokratik güçlere karşı doğrudan ya da DAİŞ ve diğer İslami faşist çeteler üzerinden savaş yürütüyor. Dinsel-mezhepsel ve etnik çelişki ve çatışmalarla halkları savaştırma politikaları güdüyor. Ortadoğu'nun da baş belası!

Ortadoğu'da süregelen bölgesel savaş, bugün Suriye, Irak, Yemen ve Türkiye'de devam ediyor. Emperyalist güçler, bölgenin gerici devletleri hegemonya savaşı yürütüyorlar. Devrimci ve demokratik önderlikten yoksun bölge halkları, ne yazık ki, kendileri için değil, başka güçler için savaşmış oluyorlar.

Ortadoğu'da halkların isyanı, sadece Rojava'da, özgürlük devrimi ve demokratik yönetimi ortaya çıkarmıştır. Rojava'da PYD ve YPG önderliğinde halklar kendi demokratik yönetimlerini oluşturmuşlardır. Rojava devrimi başka bir Ortadoğu'nun mümkün olduğunu kanıtlamıştır. Ve bunu gören emperyalist güçler, bölgesel gerici güçlerle işbirliği içinde Rojava devrimini boğmak istiyorlar.

O nedenli HBDH, aynı zamanda, “Özgür Rojava'nın korunması, savunulması ve çoğaltılması bugün tüm devrimci-demokratik güçlerin en önemli görevlerinden biri” olduğunu belirtir. Ve birleşik devrimci mücadelenin “Ortadoğu devriminin önünü”açacağını da öngörmektedir.

HBDH, “Fiili meşru mücadele temelinde, silahlı ve silahsız miting, yürüyüş, protesto, grev ve boykottan en kapsamlı kitle direnişleri ve yerel ayaklanmalar kadar zengin kitle eylemliliklerinin geliştirilmesi; en dar bireysel eylemden milise ve gerillaya varan, devrimci şiddet eylemlerini içeren çok yönlü ve zengin bir eylem çizgisinin uygulanması” çizgisinde devrime yürüyecektir. Bu süreçte, öngörülen siyasi hedeflere varmak için MLKP ve PKK'nin eylemi, sürükleyici gücü ve yeteneği belirleyici olacaktır. Ve bu hareket, ancak siyasal mücadele içinde ve militan devrimci eylemle amacına ulaşabilir.

Yaşasın Birleşik Devrim Hareketi!