Siyasal Değerlendirme Ve Görevler
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

 

 Özgür Kadın / Sayı 1 / Eylül 2019

 

I- Dünya Kadın Hareketinin Gelişimi Bize Neler Söylüyor?
1 - Geride bıraktığımız dönemde gelişen ve cins özgürlükçü talepler (kürtaj, kadına yönelik şiddet, eşit işe eşit ücret, cinsiyetçi ve gerici başkanlara karşı tepki) etrafında dünya ölçeğinde ve bölgesel düzeylerde yaygınlaşan emekçi kadın hareketleri giderek güç kazanıyor ve bir umut kaynağına dönüşüyor. Kadınlar birçok ülkede toplumsal mücadelelerin öncü kuvvetlerine dönüştü. Ağırlıkla yoksul tabana dayanan, fakat bir çok toplumsal kesimi seferber eden bu hareketler süreklileşiyor, karşılıklı etkileşimleri artıyor, hak alıcılık düzeyleri ve toplumsal meşruiyetleri yükseliyor. Genç kadınlar bu hareketlerin önemli dinamiklerinden biridir. Dünya çapında bu yeni dalga kadın hareketleri, kadın özgürlük mücadelesinin yeni bir eşiğine işaret ediyor. Rojava devriminin bir kadın devrimi olarak cisimleşmesinden sonra, bu dünyasal hareketler 21. yüzyılın bir kadın devrimleri yüzyılı olacağı gerçeğine tekrar işaret ediyor.
2 - Enternasyonal kadın hareketinin güçlenmesiyle birlikte, komünist kadınların tarihsel kazanımı olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü yeni bir siyasal anlam kazandı ve son yılların en kitlesel eylemleri gerçekleşti. Bu kitlesel eylemleriyle tarih yazan kadınlar, aynı zamanda bazı ülkelerde ilk kez bu mücadele günlerinde sokakları doldurdu. Komünist kadınlar olarak mücadele günlerimizi bu bilinçle sahiplenip, kadın hareketlerinin birleştirici unsuru olarak değerlendireceğiz.
3 - Emperyalist küreselleşme koşullarında kadın emeğinin gerek evsel kölelik zeminindeki, gerekse kapitalist üretimdeki sömürüsü yeni düzeyde gerçekleşiyor. Kadın yoksullaşması derinleşti ve başlı başına bir toplumsal sorun olarak tanımlanır duruma geldi. Kadın emeğinin sömürüsü emperyalizmin bu aşamasında daha fazla yayıldı ve arttı. Kadını toplumsal yaşamın içine çeken üretimin toplumsal karakteri ile ev içine iten mülkiyetin özel karakteri arasındaki çelişkinin derinleşmesine bağlı olarak cins çelişkisi de derinleşti. Bu çelişkinin derinleşmesi toplumsal devrim koşullarının maddi teknik temelinin güçlenişinin önemli öğelerinden biri olduğu gibi, kadın devriminin toplumsal devrimle iç içe geçmesinin, birbirinin başarısını koşullamasının maddi temellerini de güçlendiriyor. Aynı zamanda emperyalist küreselleşme koşullarında emekçi kadınların bilgi, bilişim ve karşılıklı etkileşim olanaklarının artmasıyla birlikte, kadın hareketleri birbirinden öğrenmede ve birbirinin kazanımlarını sahiplenmede hız kazanıyor.
4 - 2008'de patlayan dünya ekonomik krizi kapitalizmin varoluşsal krizinin bir yansımasıdır. Bu durum, burjuvazinin ve burjuva programlarının kadın özgürlük mücadelesinin taleplerine yanıt verme, bu temelde kendisini ideolojik olarak üretme koşullarını en dar sınırlarına çekiyor. Burjuva toplumda kadın özgürlüğü sınırlarına varırken, diğer taraftan kadınlar, toplam kazanımlarına da dayanarak, yeni bir bilinç ve irade kuşanıp özgürlük taleplerini daha da güçlü yükseltiyor. Kadının cins isyanı, ayaklanması ve kadın devriminin, kapitalizm varoluşsal krizi koşullarında daha kuvvetli bir maddi temel kazandığı görülüyor.
5 - Dünya kadın hareketinin Türkiye ve Kuzey Kürdistan topraklarındaki öncü komünist bileşeni olarak, enternasyonal kadın hareketinin kazanımı, bu mücadelelerin potansiyelini ve olanaklarını şimdiden açığa çıkardığı güçlü bir aracı olan ve ülkelerin özgünlüklerine göre farklı taleplerle düzenlenen dünya kadın grevini KKÖ olarak iddiayla sahiplenmeyi ve Türkiye/Kürdistan topraklarında öncülüğünü yapmayı, önümüzdeki dönemin görevleri arasında görüyoruz.
II - Yeni Rejim Altında Kadınları Neler Bekliyor?
1 - Son on-onbeş yıllık dönemde Türk sömürgeci faşist rejimi parlamenter rejimin adım adım tasfiye edilmesi yolundan bir faşist şeflik rejimi biçiminde yeniden örgütlendi. Egemen sınıfın ve bürokrasinin bir kesimi, bu erkek egemen şiddet ve terör rejiminin öncü gücü Erdoğan'ın saray cuntası etrafında birleşti. Sömürgecilik, savaş rejimi biçiminde yeniden örgütlendi. Politik islamcı restorasyonun tamamlanması ve resmi ideoloji haline getirilmesi süreci devam ediyor.
2 - Politik islamcı restorasyonunun özellikle ideolojik ve toplumsal dönüşüm ayağı, kadın özgürlük mücadelesine saldırı, kadın cinsin kazanılmış haklarının tasfiyesi, kadının evsel köleliğinin yeni biçimde ve araçlarla örgütlenmesi yoluyla burjuva ailenin pekiştirilmesi ekseninde geliştiriliyor.
3 - Cins çelişkisinin, kadınların kazanılmış haklardan kitlesel ölçekte yararlanmaya başlaması ile bunun karşısında radikalleşen ve keskinleşen erkek egemen gerici direniş şeklinde derinleşmesi temelindeki toplumsal saflaşmanın siyasal karşılığı, kadın özgürlük mücadelesinin ve işçi, emekçi ve ezilen kitlelerin politik özneleri ile, bu erkek egemen gerici direnişi toplumsal dayanak yaparak tüm ezilenlerin kazanılmış bütün haklarına saldıran faşist şeflik rejimi şeklindeki siyasal saflaşmadır. Bu durum, cins çelişkisinin bütün görünümlerinin daha fazla siyasallaştığı bir politik atmosferi koşullamaktadır.
4 - Faşist şeflik rejimi, kadınların kazanılmış haklarının tasfiyesine soyunan gerici erkek egemen direnişin öncüsü konumundadır. Yasaları, kararnameleri, ideolojik üretimleri ve çalışmaları, ailenin korunması ve faşist şeflik rejiminin toplumsal güvencesi olacak biçimde güçlendirilmesi yönündeki kadın ve aile politikaları, cinsiyetçi işbölümünü derinleştirici istihdam politikaları, kendi tabanına yönelik, bakım emeğine destek politikaları, kadının sermaye üretimine çekilmesi ihtiyacının ev eksenli esnek üretimin geliştirilmesi yoluyla karşılanması yönelimi, erkek egemen şiddetin yasalar ve yargı yoluyla koruma altına alınması ve korumanın kapsamını genişletme adımları yoluyla bu gerici direniş hattını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu politikalar, diğer sonuçlarının yanı sıra, erkek şiddetinin cinayet, tecavüz, çocuk istismarı gibi biçimlerde yaygınlaştığı bir toplumsal çürüme ortamı riskini geliştirmektedir.
5 - Kadın hareketinin ve toplumsal mücadelenin kadın öznelerine yönelik saldırı, bu yönelimin en belirgin siyasi biçimlerinden biri olarak, kadın siyasi önderlerin ve öncülerin tutsak alınması ve katledilmesinde ifade bulmaktadır. Kadın siyasi önderlere ve öncülere yönelik saldırılar, kadın iradesine, kadının politik özgürlük talebine ve kadın temsiliyetine saldırılardır.
6 - Erkek egemenliği, faşist şeflik rejiminin öncülüğünde, toplumsal saflaşmayı, cinsler arası savaş düzeyine varan bir kadın-erkek saflaşmasına doğru, ezilen sınıflardan erkeklerin ezilen sınıflardan kadınlara karşı şiddetinin tırmanmasını özellikle içeren biçimde derinleştirmeye çalışıyor. Bu saflaşma denklemi bozulmalıdır.
7 - Bu saldırılar karşısında kadın hareketi, sokak gücünü, politik refleks yeteneğini ve daha sınırlı olmak üzere kitle kuvvetini görece en fazla koruyan toplumsal dinamik durumundadır. Birleşik hareket yeteneği, deneyimi ve geleneği açısından da gelişkindir. Faşist şeflik rejiminin pek çok saldırısı, birleşik kadın hareketinin refleksine konu olmaktadır. Ancak birleşik kadın hareketinin örgütsel düzeyi pratik düzeyinin gerisindedir. Birleşik kadın hareketinin kurumsallaşması, güçlenmesi yönünde çaba harcanmalıdır.
8 - Komünist kadınlar, faşist şeflik rejiminin saldırılarını göğüslemede öncü pozisyonunu pekiştirmeli, siyasal hattını buradan kurmalıdır. Kadın cinsin safında büyük bir öfke ve isyan duygu ve eğilimi birikmektedir. Öncü hatta direniş ve mücadele, bu isyan dinamiklerinin korunması, güçlenmesi ve harekete geçmesi için vazgeçilmez önemdedir.
9 - Faşist rejimin cinsiyetçi halkasından da kırılabileceği görüş açısıyla kadın isyanını büyütme, kadın özsavunmasını geliştirme, birleşik kadın hareketini yükseltme görevi ve olanağı geçerliliğini sürdürmektedir.
(...)

 

 

Arşiv

 

2019
Eylül

 

Siyasal Değerlendirme Ve Görevler
fc Share on Twitter

 

 

 Özgür Kadın / Sayı 1 / Eylül 2019

 

I- Dünya Kadın Hareketinin Gelişimi Bize Neler Söylüyor?
1 - Geride bıraktığımız dönemde gelişen ve cins özgürlükçü talepler (kürtaj, kadına yönelik şiddet, eşit işe eşit ücret, cinsiyetçi ve gerici başkanlara karşı tepki) etrafında dünya ölçeğinde ve bölgesel düzeylerde yaygınlaşan emekçi kadın hareketleri giderek güç kazanıyor ve bir umut kaynağına dönüşüyor. Kadınlar birçok ülkede toplumsal mücadelelerin öncü kuvvetlerine dönüştü. Ağırlıkla yoksul tabana dayanan, fakat bir çok toplumsal kesimi seferber eden bu hareketler süreklileşiyor, karşılıklı etkileşimleri artıyor, hak alıcılık düzeyleri ve toplumsal meşruiyetleri yükseliyor. Genç kadınlar bu hareketlerin önemli dinamiklerinden biridir. Dünya çapında bu yeni dalga kadın hareketleri, kadın özgürlük mücadelesinin yeni bir eşiğine işaret ediyor. Rojava devriminin bir kadın devrimi olarak cisimleşmesinden sonra, bu dünyasal hareketler 21. yüzyılın bir kadın devrimleri yüzyılı olacağı gerçeğine tekrar işaret ediyor.
2 - Enternasyonal kadın hareketinin güçlenmesiyle birlikte, komünist kadınların tarihsel kazanımı olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ve 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü yeni bir siyasal anlam kazandı ve son yılların en kitlesel eylemleri gerçekleşti. Bu kitlesel eylemleriyle tarih yazan kadınlar, aynı zamanda bazı ülkelerde ilk kez bu mücadele günlerinde sokakları doldurdu. Komünist kadınlar olarak mücadele günlerimizi bu bilinçle sahiplenip, kadın hareketlerinin birleştirici unsuru olarak değerlendireceğiz.
3 - Emperyalist küreselleşme koşullarında kadın emeğinin gerek evsel kölelik zeminindeki, gerekse kapitalist üretimdeki sömürüsü yeni düzeyde gerçekleşiyor. Kadın yoksullaşması derinleşti ve başlı başına bir toplumsal sorun olarak tanımlanır duruma geldi. Kadın emeğinin sömürüsü emperyalizmin bu aşamasında daha fazla yayıldı ve arttı. Kadını toplumsal yaşamın içine çeken üretimin toplumsal karakteri ile ev içine iten mülkiyetin özel karakteri arasındaki çelişkinin derinleşmesine bağlı olarak cins çelişkisi de derinleşti. Bu çelişkinin derinleşmesi toplumsal devrim koşullarının maddi teknik temelinin güçlenişinin önemli öğelerinden biri olduğu gibi, kadın devriminin toplumsal devrimle iç içe geçmesinin, birbirinin başarısını koşullamasının maddi temellerini de güçlendiriyor. Aynı zamanda emperyalist küreselleşme koşullarında emekçi kadınların bilgi, bilişim ve karşılıklı etkileşim olanaklarının artmasıyla birlikte, kadın hareketleri birbirinden öğrenmede ve birbirinin kazanımlarını sahiplenmede hız kazanıyor.
4 - 2008'de patlayan dünya ekonomik krizi kapitalizmin varoluşsal krizinin bir yansımasıdır. Bu durum, burjuvazinin ve burjuva programlarının kadın özgürlük mücadelesinin taleplerine yanıt verme, bu temelde kendisini ideolojik olarak üretme koşullarını en dar sınırlarına çekiyor. Burjuva toplumda kadın özgürlüğü sınırlarına varırken, diğer taraftan kadınlar, toplam kazanımlarına da dayanarak, yeni bir bilinç ve irade kuşanıp özgürlük taleplerini daha da güçlü yükseltiyor. Kadının cins isyanı, ayaklanması ve kadın devriminin, kapitalizm varoluşsal krizi koşullarında daha kuvvetli bir maddi temel kazandığı görülüyor.
5 - Dünya kadın hareketinin Türkiye ve Kuzey Kürdistan topraklarındaki öncü komünist bileşeni olarak, enternasyonal kadın hareketinin kazanımı, bu mücadelelerin potansiyelini ve olanaklarını şimdiden açığa çıkardığı güçlü bir aracı olan ve ülkelerin özgünlüklerine göre farklı taleplerle düzenlenen dünya kadın grevini KKÖ olarak iddiayla sahiplenmeyi ve Türkiye/Kürdistan topraklarında öncülüğünü yapmayı, önümüzdeki dönemin görevleri arasında görüyoruz.
II - Yeni Rejim Altında Kadınları Neler Bekliyor?
1 - Son on-onbeş yıllık dönemde Türk sömürgeci faşist rejimi parlamenter rejimin adım adım tasfiye edilmesi yolundan bir faşist şeflik rejimi biçiminde yeniden örgütlendi. Egemen sınıfın ve bürokrasinin bir kesimi, bu erkek egemen şiddet ve terör rejiminin öncü gücü Erdoğan'ın saray cuntası etrafında birleşti. Sömürgecilik, savaş rejimi biçiminde yeniden örgütlendi. Politik islamcı restorasyonun tamamlanması ve resmi ideoloji haline getirilmesi süreci devam ediyor.
2 - Politik islamcı restorasyonunun özellikle ideolojik ve toplumsal dönüşüm ayağı, kadın özgürlük mücadelesine saldırı, kadın cinsin kazanılmış haklarının tasfiyesi, kadının evsel köleliğinin yeni biçimde ve araçlarla örgütlenmesi yoluyla burjuva ailenin pekiştirilmesi ekseninde geliştiriliyor.
3 - Cins çelişkisinin, kadınların kazanılmış haklardan kitlesel ölçekte yararlanmaya başlaması ile bunun karşısında radikalleşen ve keskinleşen erkek egemen gerici direniş şeklinde derinleşmesi temelindeki toplumsal saflaşmanın siyasal karşılığı, kadın özgürlük mücadelesinin ve işçi, emekçi ve ezilen kitlelerin politik özneleri ile, bu erkek egemen gerici direnişi toplumsal dayanak yaparak tüm ezilenlerin kazanılmış bütün haklarına saldıran faşist şeflik rejimi şeklindeki siyasal saflaşmadır. Bu durum, cins çelişkisinin bütün görünümlerinin daha fazla siyasallaştığı bir politik atmosferi koşullamaktadır.
4 - Faşist şeflik rejimi, kadınların kazanılmış haklarının tasfiyesine soyunan gerici erkek egemen direnişin öncüsü konumundadır. Yasaları, kararnameleri, ideolojik üretimleri ve çalışmaları, ailenin korunması ve faşist şeflik rejiminin toplumsal güvencesi olacak biçimde güçlendirilmesi yönündeki kadın ve aile politikaları, cinsiyetçi işbölümünü derinleştirici istihdam politikaları, kendi tabanına yönelik, bakım emeğine destek politikaları, kadının sermaye üretimine çekilmesi ihtiyacının ev eksenli esnek üretimin geliştirilmesi yoluyla karşılanması yönelimi, erkek egemen şiddetin yasalar ve yargı yoluyla koruma altına alınması ve korumanın kapsamını genişletme adımları yoluyla bu gerici direniş hattını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu politikalar, diğer sonuçlarının yanı sıra, erkek şiddetinin cinayet, tecavüz, çocuk istismarı gibi biçimlerde yaygınlaştığı bir toplumsal çürüme ortamı riskini geliştirmektedir.
5 - Kadın hareketinin ve toplumsal mücadelenin kadın öznelerine yönelik saldırı, bu yönelimin en belirgin siyasi biçimlerinden biri olarak, kadın siyasi önderlerin ve öncülerin tutsak alınması ve katledilmesinde ifade bulmaktadır. Kadın siyasi önderlere ve öncülere yönelik saldırılar, kadın iradesine, kadının politik özgürlük talebine ve kadın temsiliyetine saldırılardır.
6 - Erkek egemenliği, faşist şeflik rejiminin öncülüğünde, toplumsal saflaşmayı, cinsler arası savaş düzeyine varan bir kadın-erkek saflaşmasına doğru, ezilen sınıflardan erkeklerin ezilen sınıflardan kadınlara karşı şiddetinin tırmanmasını özellikle içeren biçimde derinleştirmeye çalışıyor. Bu saflaşma denklemi bozulmalıdır.
7 - Bu saldırılar karşısında kadın hareketi, sokak gücünü, politik refleks yeteneğini ve daha sınırlı olmak üzere kitle kuvvetini görece en fazla koruyan toplumsal dinamik durumundadır. Birleşik hareket yeteneği, deneyimi ve geleneği açısından da gelişkindir. Faşist şeflik rejiminin pek çok saldırısı, birleşik kadın hareketinin refleksine konu olmaktadır. Ancak birleşik kadın hareketinin örgütsel düzeyi pratik düzeyinin gerisindedir. Birleşik kadın hareketinin kurumsallaşması, güçlenmesi yönünde çaba harcanmalıdır.
8 - Komünist kadınlar, faşist şeflik rejiminin saldırılarını göğüslemede öncü pozisyonunu pekiştirmeli, siyasal hattını buradan kurmalıdır. Kadın cinsin safında büyük bir öfke ve isyan duygu ve eğilimi birikmektedir. Öncü hatta direniş ve mücadele, bu isyan dinamiklerinin korunması, güçlenmesi ve harekete geçmesi için vazgeçilmez önemdedir.
9 - Faşist rejimin cinsiyetçi halkasından da kırılabileceği görüş açısıyla kadın isyanını büyütme, kadın özsavunmasını geliştirme, birleşik kadın hareketini yükseltme görevi ve olanağı geçerliliğini sürdürmektedir.
(...)