II.BÖLÜM: KURULUŞ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Birlik Kongresi

"İşçiler, emekçiler, gençler, devrimciler,

"MLKP-K'nın kuruluşuyla sonuçlanan Birlik Kongresi, 5-18 Eylül tarihleri arasında yaşadığımız topraklarda gerçekleştirildi.

"Şehitler için saygı duruşu ve Enternasyonal Marşı'yla açılan Kongremiz canlı, heyecan yüklü tartışmaların, yoldaşça duyarlılığın ve güçlü birlik arzusunun egemen olduğu komünist bir atmosferde sürdü. MLKP-K'nın ilanıyla coşkunun göğü fethettiği Kongremiz, savaş sloganlarının ve Enternasyonal Marşı'nın bir kez daha haykırılmasıyla son buldu." (20)

Birlik Kongresi eksiksiz kurucu bir kongredir. Program ve tüzüğü kararlaştırır. Parti birliğinin teorik ve ideolojik çerçevesini çizer. Hukukunu inşa eder. Politik stratejiyi belirler, belli başlı taktik sorunları kararlaştırır, partinin örgütlenme stratejisi ve politik rotasını çizer.

Komünist Gençlik Örgütü'nün kurulmasını kararlaştırır. MLKP'yi örgütleyecek I. Kongre'ye kadar tüm çalışmalara önderlik edecek Merkez Komitesi'ni seçer, görevlendirir.

Kongre'nin TKİH ve TKP/ML Hareketi'nin birleşmesini kararlaştırması tarihsel önemdedir. Program, strateji, temel taktik ve örgütlenme sorunlarının görüşülüp kararlaştırılmasından sonra, Kongre'ye bir süre ara verilir. Ayrı ayrı, TKİH ve TKP/ML Hareketi delegeleri kendi aralarında toplanırlar. Süregelen ve tamamen olgunlaşan komünistlerin birliği mücadelesi ve çalışmasını hedefine ulaştıracak, devrimci proletaryanın öncü kurmayını yaratmak amacıyla örgütlerinin feshine ve birliğin gerçekleştirilmesine karar verirler. Her iki örgütün aldığı fesih kararları Kongre'ye sunulur.

"Tek tek isim okuma yöntemiyle yapılan oylamada yeni örgütün kurulması oy birliği ile kararlaştırılır." (21)

"Her iki örgütün üye ve aday üyeleri, MLKP'nin kurucu üyesi ve aday üyeleri" olarak kabul edilir.

TKP/ML-YİÖ çağrılı delegelik statüsüyle Kongre'de temsil edilir. Kongre, TKP/ML-YİÖ ile birliği, bir ilke sorunu, güncel siyasal bir sorun ve görev ilan eder. Birliğin gerçekleşmesi durumunda TKP/ML-YİÖ üye ve aday üyelerinin de MLKP kurucuları kabul edilmelerini kararlaştırır.

Kongre, komünistlerin birliği için mücadelenin zaferle noktalandığını ilan eder. Komünist hareketin tarihinin bir dönemini kapatırken yeni dönemini açar. "Türk, Kürt ve çeşitli milliyetlerden proletaryanın öncü kurmayını, partiyi yaratmanın en önemli adımı" atılır. Kongre, kendiliğindenci yaklaşımlara karşı mücadele ederek parti kavrayışını geliştirir.

Birlik Kongresi, dünya burjuvazisinin, sosyalizmin öldüğü ve sosyalizm uğruna mücadelenin bittiği yalanına verilmiş komünist ve devrimci bir yanıttır. Kapitalizmin sömürü ve zulüm dünyasına duyulan kahredici öfke ve nefretin, sosyalizmin insani ve özgür dünyasına dinmek bilmez özlemin ifadesidir.

Birlik Kongresi, işbirlikçi tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin iğrenç saltanatına indirilen bir darbe ve faşist diktatörlüğe meydan okuyuştur. Daha büyük mücadeleler ve zaferler için tek yumruk haline gelen komünistler, iktidar mücadelesinde kararlılıklarını ve görüş açılarını ortaya koyarlar.

Kürt ulusunun ulusal demokratik istemlerinin haklı ve meşru olduğunu vurgulayan Kongre, "Bunlar tanınmadan temel hiçbir sorunun çözülemeyeceğine", "eşit, özgür ve gönüllü olması gereken" birliğin, "ancak ve ancak sömürgeci boyunduruğun tümüyle ortadan kaldırılması, Kürt ulusunun kendi geleceğini belirleme, yani devlet kurma hakkının tanınmasıyla olanaklı hale geleceğini" açıklar.

Kongre, "Türk işçilerini, Türk emekçilerini ve Türk gençlerin; faşist sömürgeciliğin aşağılık plan ve isteklerini nefretle reddetmeye ve soykırıma uğrayan Kürt halkının yardımına koşmaya, bu amaçla grevler, gösteriler, boykotlar mitingler yapmaya ve askere gitmemeye" çağırır.

Kürt ulusal kurtuluşçu devrimini selamlayan Kongre, Kürt proletaryası ve emekçilerinin dikkatini "ulusal özgürlük mücadelesini sosyalizm mücadelesiyle" birleştirmeye ve bu uğurda Marksist Leninist Komünist Parti saflarında birleşmeye çağırır.

Kongre; Laz, Gürcü, Abhaz, Çingene, Ermeni, Rum, Arap ve diğer ulusal topluluklar üzerindeki baskıları protesto eder. Bütün ulusal topluluklardan işçi ve emekçilerin demokratik istem ve sosyalist özlemleri uğrunda temelleri atılan MLKP saflarında bir siyasi ordu olarak birleşip mücadeleye atılmalarının önem ve aciliyetini vurgular.

Birlik Kongresi, "tüm ezilenleri, işçi sınıfının önderliğinde çoğunluğun egemenliğine dayanan, sömürünün, işsizliğin, evsizliğin, eğitimsizliğin, hastane kapılarında sürünmenin, ulusal zulüm ve ayrıcalıkların, cinsel baskı ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılacağı, kişiliksizleşmenin, insan kirlenmesinin önleneceği, fuhuşun, dilenciliğin, serseriliğin yok edileceği, doğal ve tarihi çevrenin tahribinin derhal sona erdirileceği, işçi sınıfı demokrasisinin uygulanacağı sosyalist bir topluma geçmek için antiemperyalist demokratik devrim uğruna mücadeleye atılmaya, bu savaşımın öncüsü ve savaş kurmayı olan MLKP-K saflarında birleşmeye" çağırdı. (22)

Kongre, ileri işçilere ve komünistlere şöyle seslenir:

"Yoldaşlar, ileri işçiler,

"TKİH ve TKP/ML Hareketi saflarında örgütlenmiş komünistler bu ülkede yerine getirilemez denilen bir görevi, birliği başardılar. Onu koparıp aldılar ve Marksizm-Leninizm”i rehber alan MLKP-K'yı kurdular. Parti için en büyük adımı attılar. Artık görev sizindir. ‘İşçiler partiye, MLKP-K'ya' şiarını bir gerçeklik haline getirerek kuruluş sürecini hızlandırın. Komünist yapıyı yükseltin, onu yıkılmaz ve yenilmez kılın. ‘Parti, mücadele, zafer' haykırışını bir zafer marşına, sömürü ve zulmün köhne dünyasını yerle bir edecek kızıl top mermilerine dönüştürün." (23)

Köprü Başında

Birlik Kongresi'nin ardından hummalı örgütlenme çalışmaları başlar. Kongre'nin seçip görevlendirdiği Merkez Komitesi, TKİH ve TKP/ML Hareketi'nin bütün kazanımlarını devralır, yeniden düzenleyerek örgütler, yeni bir forma kavuşturur. Ondan fazla ilde kurulan il komiteleri önderliğinde yerel örgütler yukarıdan aşağı inşa edilir, tüm ilişkiler düzenlenir. Ve iki yönlü bir siyasi çalışma seferber edilir: Bir yandan örgütlere, kadro ve taraftarlara Kongre kararları, program ve siyasal çizginin kavratılması, diğer yandan, birliğin ve MLKP'nin kuruluşunun kamuoyuna duyurulması çalışması birlikte yürütülür. Birlik Kongresi'nin kuramsal olarak kurduğu yeni örgüt, devralınan kuvvetlerin örgütlenip, düzenlenmesi ve politik çalışmaya seferber edilmesiyle pratik olarak var edilmeye, devrimci eylemin ateşinde "yaşam iksiri" almaya başlar.

Kongre'nin gençlik güçlerinin ayrı örgütlenmesi kararı duraksamadan uygulanır. 25 Ekim 1994'te kurulan Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ), genç komünistleri hızla örgütler ve mücadeleye seferber eder. Bu dönemde MLKP, yaygın örgütlenmesi, politik mücadeledeki duyarlılık, ataklık ve enerjisiyle dikkat çeker. Emekçi kadınlar arasındaki çalışmalar ve etkinlikler öne çıkan diğer bir mücadele cephesidir.

Tanıtım kampanyası, ilk dönem siyasi çalışmaların odağındadır. Propaganda-ajitasyon çalışması, Dersim'den Hatay'a, Çorlu'dan İzmir'e, yurtdışında belli başlı Avrupa ülkelerinde çok geniş alanda, yaygın biçimde örgütlenir. Yaygınlığıyla olduğu kadar, enerjik ve güçlü oluşuyla da ilerici, devrimci kamuoyunun dikkatini çeker. Parti militanı Erdal Balcı, bir köprü başında, birliği ve partinin kuruluşunu ilan eden pankartı asarken faşist namluların hedefi olur. Kanıyla sular birlik çınarını. Afiş, pul, bildiri, duvar yazılamaları, gezi, piknik, şenlik, değişik çapta kitle toplantıları, seminerler, bombalı pankartlar, demokratik güçlerin etkinliğine katılım, destek ve kendini ifade etme vb. sayısız araç ve yöntemin yaygın ve koordineli kullanımı ile kampanya güçlü biçimde yürütülür. İlerici devrimci çevrelerde, işçi ve emekçilerin, gençliğin ileri kesimlerinde, duyarlı ve diri aydınlar arasında, komünist hareket saflarında birlik mücadelesinin başarısı devrimci bir rüzgara dönüşür.

Kuvvetlerin yeniden düzenlenip örgütlenmesi ve ilk siyasi çalışmalar, siyasi polisin yaygın takip ve baskılarının yanı sıra, bazı önemli iç zorlukları da açığa çıkartır. Kadroların eskiden kopuşu ve yeniden şekillenişi, yeni kimliği içselleştirmeleri ve kaynaşıp bütünleşmeleri hemen ve kolay gerçekleşmez. Keza Birlik Kongresi ve hazırlıklarının getirdiği, bir ölçüde içe kapanma, kadrolar ve taraftarlarda kısmi atalet, edilgenlik ve disiplin zayıflaması, öncelikli yeniden örgütlenme görevleriyle birlikte, siyasal atılımı frenler. Kuvvetlerin siyasal mücadeleye seferber edilmesinde belirgin hantallık ve tutukluk, hatta çekimserlik, bekleyişe girme eğilimleri açığa çıkar. Kararsızlık, yer yer birlikten kaçış ve birlik karşıtlığı biçiminde bozguncu, gerici çaba ve girişimler biçimini alır.

İç ve dış bütün zorlukların üstesinden gelinerek ilerlenecektir.

Birlik mücadelesiyle komünistler yalnızca örgütsel değil, aynı zamanda ideolojik ve siyasal atılım ve sıçrama arayış ve yönelimine girmişlerdir. Birlik mücadelesi ve Kongre, kurumsal olarak bunların bazı unsurlarını belirginleştirmiş, yeni yönelimleri inşa etmiştir. Bu zeminde siyasal önderlik ve mücadele tarzında yeni yönelimlerin belirtileri açığa çıkmaya, uç vermeye başlar.

Politik Atılım

Kendini örgütlemeyi önde tutan parti, elde ettiği kazanım ve başarılara dayanarak siyasal çalışmalarının ivmesini yükseltmeye kilitlenir. İç gerilim artar ve politik atılım isteği büyür. Kuvvetler gerilir. Devrimci kamuoyunun ve sempatizan çevrelerin büyüyen beklentileriyle de devrimci baskılanma belirginleşir.

Ülkücü faşist harekete karşı hazırlanan siyasal kampanya, kadınlar ve gençlik cephesindeki çalışmalar, emekçi semtlerde yoğunlaşan kitle ajitasyonu kendini hissettirir. İşçi direnişlerini örgütleme, İstanbul İşçi Kurultayı hazırlıklarına katılım ve müdahale vb. bütün bunlar siyasal duyarlılığın ve etkinliğin yükselişinin yansımalarıdır. Giderek temposu yükselen bir politik seferberlik geliştirilir.

12 Mart 1995'te kontra çeteleri Gazi Mahallesi'nde kahvehaneleri tarayarak kitle katliamı girişiminde bulunurlar. Toplumsal sorun ve çelişkilerin fazlasıyla üst üste yığıldığı, devrimci etki ve çalışmanın sürekli ve az çok örgütlü bulunduğu Gazi Mahallesi'nde, kontra çetelerinin katliam girişimi işçi ve emekçilerin, yoksulların, işsizlerin, gençlerin, antifaşist öfkesini patlatır. Direnme, kendini savunma, hesap sorma hakkını kullanan emekçiler baş kaldırır: Hedef karakoldur. Binler, işkence ve zulüm merkezi karakola yürür. Polis kitlelere ateş açar, çok sayıda ölü ve yaralı vardır. Barikatlar kurulur, sokak çarpışmaları yaşanır. Harekete geçen yığınları zapt etmeye sıkıyönetim ilanı da yetmez. 12 Mart'ta başlayıp birkaç gün süren Gazi başkaldırısı, diğer emekçi semtlere de sıçrama ve yayılma eğilimi gösterir. Gazi ayaklanması yeni bir durumdur ve antifaşist mücadelede yeni bir dönemi başlatır.

MLKP'nin çelik mavisi silueti Gazi barikatlarının alevleri arasından yükselir. Parti, Gazi'de tutuşan isyan ateşini hem güçlendirmeye, hem de başka alanlara yaymaya çalışır. Patlak veren Gazi başkaldırısının örgütlülük ve pratik önderlik düzeyini yükseltmek, harekete katılan ilerici, devrimci güçler arasındaki ilişkileri düzenlemek, değişik reformist çevre ve odakların, hareketi yatıştırma, ateşi söndürme ve teslimiyeti örgütleme çabalarını etkisizleştirmek, harekete katılan kitlelerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek, askeri savunma olanaklarının güçlendirilmesi, milisin örgütlenmesi vb. kilitlenilen görevlerin bir bölümünü oluşturur.

Parti, yaşadığı zihniyet devrimini, kazandığı devrimci irade ve iktidar perspektifini yansıtır biçimde, ayaklanmayı yaymayı esas alan bir rota çizer, ancak sarsılsa da kadro ve örgütlerde egemenliğini sürdüren eski politik önderlik ve politik mücadele tarzı pratikleştirilmesini frenleyici olur. Gazi başkaldırısının örgütlülük düzeyini ve dayanma gücünü geliştirip yükselterek daha uzun süre ayakta tutmak, yığınların kendi güç ve direniş olanaklarını görmesi ve faşist rejimin deşifrasyonu bakımından oldukça önemlidir. Fakat hareket İstanbul'un diğer alanları başta gelmek üzere, bütün ülkeye yayılmalıdır. Kontra katliamlarını ve Gazi katliamını protesto etmek, hesap sormak, ayağa kalkan Gazi emekçileriyle dayanışmak, faşist rejimden hesap sormak için protesto ve gösteriler her alanda olabildiğince geliştirilmelidir. Gazi emekçilerinin ölümü hiçe sayan başkaldırısı her alanda yeni direniş ateşlerinin tutuşturulması, barikatlar, gösteri ve protestolarla selamlanmalıdır. İşçiler ve emekçiler başta gelmek üzere, MLKP, tüm ezilen ve sömürülenleri faşist rejime karşı Genel Grev Genel Direniş çizgisine yöneltmeye kilitlenir:

"İşçi sınıfımızı, emekçi memurları, gençliğimizi, kadınlarımızı, kent yoksullarını, İstanbul'daki faşist tertip ve katliamlara karşı Genel Grev, Genel Direniş bayrağı altında faşizme karşı direnmeye ve başkaldırmaya çağırıyoruz. Susmak suçtur, gün susmak değil, daha birleşik, kitlesel, militan büyük çaplı eylemlerle faşizme haddini bildirme günüdür.

"Genel Grev Genel Direniş İçin İleri." (24)

18 Mart 1995 akşamı, Bağcılar 100. Yıl Kemalpaşa Karakolu'na roketli saldırı düzenlenir. MLKP, "Gazi, Ümraniye katliamını yapan polisler", "bu işkenceci polis şefleri görevden alınıp yargılanmadıkları koşullarda bu katil sürülerine yönelik eylemlerin sürdürüleceği" bunu, "tamamen meşru, ahlaki ve zorunlu bir tavır olarak kabul ettiğini" kamuoyuna duyurur. (25)

"Provokatörler" ve başkaldırının "ele başları" bulunmalı, bütün ezilen ve sömürülenlere haddini bildirecek şekilde yargılanmalıdır! Gerçekleştirdiği katliamla yetinmeyen diktatörlük daha çok kan istemekte ve intikam peşinde koşmaktadır. Siyasi polisin MLKP'ye odaklanan takibat ve saldırıları tırmanışa geçer. Birlik Kongresi delegelerinden Hasan OCAK, 21 Mart'ta siyasi polis tarafından kaçırılır. Gözaltı, işkence ve tutuklama saldırısı genişleyerek sürer. Emperyalizmin geliştirdiği ve bütün ülkelerdeki uşaklarına empoze ettiği yurtsever, devrimci, komünist militanları, önderleri, sevilen saygın halk önderlerini "kaybetme" politikasının hedefi olur Gazi komutanı.

Özellikle ‘90'lı yıllarda tırmandırılan sokak infazları, faili devlet cinayetleri ve kaybetme saldırıları ile sömürgeci faşist rejim yüzlerce ve binlerce yurtsever, devrimci ve komünisti imha etmiştir. Parti, diktatörlüğün korku dalgaları yayarak devrimci güçleri yıldırmayı, emekçi yığınları teslim almayı hedefleyen kaybetme politikasına karşı gözü pek ve direngen bir mücadele geliştirir. Parti; Onur Üyesi Hüseyin Toraman'ın 27 Ekim 1991'de kaçırılıp kaybedilmesine karşı yürütülen mücadelenin deneylerine sahiptir. Fakat çok daha kapsamlı, güçlü ve inatçı bir çıkış gerekmektedir.

Ocak ailesinin onurlu ve baş eğmez direngen tutumu, parti güçlerinin inatçı seferberliğiyle birleşir. Parti, silahlı ve silahlı olmayan mücadele biçimlerini birlikte kullanır, tüm kuvvetleri aynı hedefe yöneltir. İşgaller, açlık grevleri, basın açıklamaları, gösteri ve protestolar; ilerici, demokrat kişi ve kuruluşları, insan hakları örgütlerini, yöresel demokratik örgütlenmeleri de harekete geçirir. "Susma sustukça sıra sana gelecek" şiarı geniş yığınların ve sonraki tüm süreçlerde faşist rejimle çatışan güçlerin elinde, hareketsiz yığınları mücadeleye çağıran bir çığlığa dönüşür.

Polis teşkilatı, İçişleri Bakanlığı, İnsan Hakları Bakanlığı, Büyük Millet Meclisi, Başbakan, Cumhurbaşkanı kaybetme politikasına karşı mücadelenin muhataplarıdır.

İlerici, antifaşist güçlerin moral ve kararlılığı gün geçtikçe yükselir. "Kayıplar Kampanyası" çok değişik çevrelere mal olur. Hareketin baskısı burjuva medyayı da etkiler. "Kayıplar sorunu" ve diktatörlüğün "kaybetme" politikası, siyasi gündemin merkezine oturur. Faşist rejim gitgide teşhir olur, sorumlular köşeye sıkışır. Faşizme karşı direnişin sembolü haline gelen Kayıp Anaları'nın, Galatasaray'daki Cumartesi oturumlarının temeli atılır. Gazi başkaldırısının, kayıpların ve MLKP isminin sembolü haline gelir Gazi Komutanı. Mücadele, kaybedilenlerin listesini gözler önüne sermiş, rejimi teşhir edip köşeye sıkıştırmış, ağır işkencelerle 26 Mart 1995'te katledilen Hasan Ocak'ın cansız bedeni bulunmuştur.

Hasan'ı sonsuzluğa uğurlama töreni kitleselliğiyle de görkemli antifaşist bir gösteriye dönüşür. Sıra katillerin bulunması ve hesap sorulmasındadır. On binlerin haykırdığı "kaybedenlerin listesini istiyoruz" sloganı, antifaşist yığınların hesap sorma yönelim ve istemini yansıtır.

Parti, 1 Mayıs 1995'i, Gazi başkaldırısının yarattığı coşku ve öfke, başarılı bir siyasal saldırıya dönüştürülen kayıplar kampanyası atmosferinde karşılar. İşçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü 1 Mayıs, bütün alanlarda partinin kendini ortaya koyacağı, kazanılmış komünistlerin birliği mücadelesinin politik olarak test edileceği ‘an'dır. Parti, Gazi başkaldırısı, süren kayıplar kampanyası, İstanbul İşçi Kurultayı gibi güncel görevlere politik seferberlik temelinde alışılagelenden farklı bir tarzda hazırlanır 1 Mayıs'a.

Görkemli, coşkulu, militan ve kitlesel 1 Mayıs kutlamaları, antifaşist yığınlar arasında devrimci komünist etkinin büyüdüğüne tanıklık eder. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana diğer alanlar ve Avrupa ülkelerinde binler partinin bayrağı altında "İşçiler partiye MLKP'ye" şiarını yükseltirler. Birlik mücadelesinin zaferi siyasal bakımdan da önemli ve anlamlı sonuçlar vermiştir. Bunun bir yanı, yığınlar arasında yayılan sevgi ve sempati, diğer yanı, siyasi kararlılık ve büyüyen mücadele arzusudur. Politik önderlik ve mücadele tarzının, devrimci gelişmenin ihtiyaçlarını yanıtlama yönünde yenilenerek gelişmekte oluşu daha da önemli bir kazanımdır. 1 Mayıs kutlamaları, partinin devrimci hareket içinde önde gelen güçlerden biri olduğunu açığa çıkartır.

Parti, emekçi kadınlar arasında devrimci çalışmanın örgütlenmesinde belirgin biçimde öne çıkar. ‘95 Mayıs'ında toplanan Analar Kurultayı, kadınlar cephesinde elde edilen önemli bir kazanımdır. Kürdistan ve Türkiye'nin değişik kentlerinden gelen güçlerle zulme ve zorbalığa karşı kadınların özgürlük çığlığı olur.

Birlik Kongresi'nden sonra, atomize edilip düzenlenerek, yeniden örgütlenen kuvvetler, siyasal mücadelenin ateşi içinde partileşirler. MLKP; işçi sınıfının, gençliğin, emekçi kadınların, emekçi memurların ve varoşlara yığılmış kent yoksullarının mücadelesinin ön saflarında, kapitalizme ve faşist diktatörlüğe karşı özgürlük ve sosyalizm savaşımının ileri hatlarında mevzilenir. 1995 ilk yazında öncü parti kazanılmıştır.

Partinin İlanına Doğru

Birlik, siyasi bakımdan da test edilmiştir. Politik önderlik ve mücadele tarzında bir sıçrama yaşanmakta, MLKP'yi kuran örgütlerin düzeyi aşılmaktadır. Kendi tarihi koşulları içerisinde oluşmuş ve kendi sınırlarına gelmiş eski tarzdan kopuş ve yeni tarza sıçrayış gerçekleşmektedir. Siyasi atılımın ardından parti, siyasi başarılarını incelemek, sindirmek, maddi bir güce dönüştürmek, aynı zamanda kendi gelişimini çözümlemek, aydınlatmak ve gelişiminin sorunlarını çözmek ister. Birkaç aylık süre için parti bir ölçüde kendine döner, bakışını, dikkatini kendine çevirir.

Siyasi atılımın hızı ve temposu, bazı örgütlerin dağılmasını, kimi alanlarda disiplin ve işlerliğin bozulmasını, kimi kadroların sürece uyum sağlayamayarak geri düşmesini vb. getirmiştir. Siyasi polisin yoğunlaşan saldırıları, gözaltı ve tutuklamalar, kadro kayıpları bazı boşluklar yaratmıştır. Diğer yandan aynı süreçte partinin siyasal etkisi ve saygınlığı misliyle artmış, partiye doğru bir yönelim oluşmuş, kurulan geniş ve yaygın ilişkilerin düzenlenmesi, mücadelenin öne çıkardığı yeni savaşçıların örgütlenip kadrolaştırılmaları acil çözüm bekleyen sorun ve görevler olarak kendini dayatmıştır. Durum, parti çalışmasının daha sağlam örgütsel bir temele dayandırılarak, politik çalışmanın alanının genişletilmesi, düzeyinin yükseltilmesi ve yeni politik hamle ve atılımlar için örgüt ve kadro çalışmasını yoğunlaştırmayı gerektirmektedir. Parti tam zamanında bu acil sorun ve görevlere yönelir.

Fakat parti, aynı zamanda bu acil görevlere kilitlenmeyi etkileyen kendi gelişiminin çok acil sorunlarıyla da uğraşmak zorundadır. Her şeyden önce, artık MLKP gerçeğine dayanan, yani MLKP pratiğinin çıkardığı verilere dayalı olarak temel kadroların çözümlenmesi ve yeniden konumlandırılması hem olanaklı hem de gereklidir. Çünkü, başlangıçta olanaklı olan tek şey yapılmış, kadro düzenlenmesinde gruplar döneminin verileri ve kadro değerlendirmeleri esas alınmıştır. MLKP-K'yı MLKP yapan devrimci pratik, bunu tamamen geçersiz hale getirmiştir. Artık MLKP, tüm kadrolarını kendi pratiği içinde çözümleme olanağına sahiptir.

Ana güçler MLKP'lileşme yoluna girmiş olmakla birlikte, saflarda eskiden kopmakta kararsızlık gösteren, MLKP'lileşemeyen, birliği özümsemeyen kadroların varlığı ve bunların yarattığı sorunlar, diğer önemli bir gerçek, partinin gelişiminin bu dönemin özgün çarpıcı sorunu olarak açığa çıkmıştır. Parti, bir yandan gerçekleştirdiği siyasi atılımın ortaya çıkardığı, diğer yandan da kendi iç gelişiminin sonucu olan görevleri hallederek ve sorunlarını çözerek ilerler, gelişir.

Bu koşullar altında çıkan "istifacılar" sorunu, birliğin özümsenemeyişinin görüngülerinden birisidir. "Dengeci", "idareci" kadro politikası izlendiği gerekçesiyle "istifa eden", ama gerçekte kendilerini parti safları dışına atan iki yönetici, tasfiyeci eylemleriyle önderliği ve partiyi krize sürüklemeye çalışmışlardır. Kendilerini partiden tasfiye etme yoluna sapanlar, her şeyden önce MLKP-K'nın kadro politikasının bir ölçüde eskinin devamı olmasının kaçınılmazlığını anlayamamışlardır. Birlik mücadelesinin kazanımı olan MLKP-K, ancak kendi pratiği zemininde özgün kadro politikasını geliştirebilirdi. Kadrolara ilişkin eski veri ve değerlendirmelerin başlangıç kabul edilmesi gerekli ve zorunludur. "MLKP-K'nın inşasının bu ilk döneminin özel ve özgün koşullarını ve sorunlarını anlama, bunları çözme yeteneği gösteremeyenler, bizzat bu dönemin sorunlarının bir parçası haline gelmişlerdir." (26) "İstifacılar", geliştirilen siyasi atılımdaki değerli katkılarına karşın MLKP'lileşememişlerdir. "Kongreden başlayan yabancılaşmanın ürettiği tasfiyecilik kendini, önderlik çalışmalarında ‘boykotçu', ‘dayatmacı' tutumlarda gösterdiği gibi, sorumluluk alanlarında organların işletilmemesi, bazı çalışma alanlarının ihmali ve parti hukukunun ihlali vb. biçimlerde de göstermiştir. ‘Tasfiyeci istifa' eyleminin siyasi arka planında, MLKP-K ile ilişkilerindeki kararsızlık durmaktadır. İdeolojik açıdan ise aydın bireyciliğinin tezahüründen başka bir şey olmayan, kadro ve örgütlere güvensizlik esastır. Onlar, MLKP-K'nın sahip olduğu potansiyeli görseler bile kavrayamamışlardır; yönetici kadrolara karşı peşin hükümlerini, önyargılarını, antipatilerini kontrol altında tutmayı, yenmeyi başaramamışlardır, duygu ve eğilimlerine teslim olmuşlardır." (27) Bu kadrolar, içerisine sürüklendikleri yabancılaşmayı yeni sorunların kendileri için tatmin edici olmayan çözümleri karşısında yeniden üretmişlerdir. Memnuniyetsizlik, kendi görüş açılarından durumun değişebileceğine dair umutsuzluğa dönüşmüştür. "MLKP-K'dan kopuşu somutlaştıran tasfiyeci ‘istifa' eylemi bu umutsuzluğun, çözümsüzlüğün şimdilik doruk noktasını ifade etmektedir."

"İstifacılar sorunu", birliği içerden test eden niteliği nedeniyle oldukça önemlidir. "Birlik", bu sınavdan sadece başarıyla çıkmamış, aynı zamanda güç almış, çeliğine su vermiştir. Parti hukukunu ve parti tarzını yerleştirmenin bir aracına dönüştürülmüştür. İstifacıları hiçbir partili izlemez. Onlar da izlenmeleri yönünde istek ve çaba göstermezler. Bu bir yandan parti programı, tüzüğü ve çizgisi temelinde güçlü irade birliğini, Birlik Devrimi'nin özümsendiğini, diğer yandan da tasfiyeci istifa
tutumunun, aktörlerinin kafasında bile politik-ahlaki meşruluk kazanamadığını gösterir.

Tüm verilerin gösterdiği gibi örgütsel yaşamda yeni bir dönem başlamıştır. Konferansımız bir yönüyle gruplar dünyasıyla son bağı temsil eden "Kuruluş" nitelemesinin ömrünü doldurduğunu ilan ederek MLKP önderliğinin "yeni dönem" analizini de kesinleştirmiştir. (28)

Genelde tek tek kadroların eskiden kopuşmakta, kendini yeniden şekillendirmede zorlanmaları biçiminde açığa çıkan MLKP'lileşememe olgusu, yurtdışı örgütlerinde daha farklı bir nitelik ve biçimde tezahür eder. "Bir dönemin sona" erdiğini ilan eden saptama ve çözümlemeler ile geliştirilen çizgide MLKP'lileşemeyen kadrolara karşı başlatılan zorlayıcı ve dönüştürücü mücadele, birliğe boyun eğmiş, ama asla benimseyip içselleştirmeye yönelmemiş, bundan da öte muhtemel bir başarısızlık üzerine hesaplarla pusuya yatmış, hoşnutsuzluk ve memnuniyetsizlik üreterek bozgunculuk yaymayı iş edinmiş, çürümekte olan parti aleyhtarı unsurların üzerine gidilir, yurtdışı örgütlerinde birikmiş cerahat patlatılır. Önderliğin hücum işareti, yurtdışı örgütlerinin çürümeye karşı, devrimci ayağa kalkışını başlatır. Yurtdışı örgütleri ve kadrolar, oportünist çürümeye karşı geliştirdikleri büyük mücadele içerisinde partiyi devrimci temelde kurarlar. Mücadele, Konferans ve sonrasında sürer ve başarıya ulaşır.

1. Konferans ve parti ilanı hazırlığı görevlerinin bir boyutunu TKP/ML-YİÖ ile birlik çalışmaları oluşturur. Yürütülen tartışmalar ve süregelen çalışmaların olgunlaştırılması ve amacına ulaştırılması hedeflenmektedir.

Parti tarzının, politik önderlik ve mücadele tarzının devrimci pratik içinde açığa çıkan unsurlarının belirginleştirilmesi, düşünsel bakımdan işlenerek aydınlatılması, partinin teorik, ideolojik, siyasi ve örgütsel çalışmaların başlıca cephelerinde ve belli başlı alanlarında kat edilen mesafenin, elde edilen başarı ve ilerlemelerin, eksik ve kusurların, başarısızlıkların incelenmesi Konferans hazırlıklarının ve partileşmenin ilerletilmesinin gerekleri olarak ele alınır. Ön değerlendirmelerin oluşturduğu zeminde tartışılır.

TKP/ML-YIÖ İle Birlik Çalışmaları

TKP/ML-YİÖ, ‘89'da başlayan komünistlerin birliği mücadelesine ilgi ve yakınlık duyar. TKP/ML-YİÖ'nün ve muhataplarının birbirine yaklaşımı zamanla gelişir. Bununla birlikte, gerek kendisinin somut birlik mücadelesine doğrudan katılma yönündeki çabaları, gerekse de birlik mücadelesi yürüten örgütlerin onu birlik mücadelesine katma çabaları zayıf ve sınırlı kalmıştır. Aşağı yukarı zamandaş bir gelişme yaşanır. TKP/ML-YİÖ'nün komünist harekete ilişkin değerlendirmelerini ve birlik sorununa yaklaşımlarını geliştirme çabasına girer. Diğer yandan birlik mücadelesi yürüten örgütler TKP/ML-YİÖ'ye ilişkin değerlendirmelerini tartışırlar.

BODT'den sonra, daha yakın ve düzenli ilişkilere yönelinir. Birlik Planı, BK gündemine ilişkin tartışma ve hazırlıklar, çıkan sorunlar vb. konularda TKP/ML-YİÖ bilgilendirilir. TKP/ML-YİÖ'nün BK öncesinde yürütülen birlik çalışmalarına katılma istemine karşın, TKİH ve TKP/ML Hareketi, "Birlik Kongresi hedefine bağlı yürütülen birlik çalışmasına katılmasını olanaklı kılacak ortak bir irade oluşturamadıkları için", "TKP/ML-YİÖ ile birlik sorunu Birlik Kongresi sonrasına" (29) bırakılır. Fakat, TKP/ML-YİÖ ile birlik, çözülmek üzere ele alınması gereken güncel politik bir sorun olarak değerlendirilir.

TKP/ML-YİÖ, süregelen birlik çalışmalarının BK'de başarıyla sonuçlandırılmasını onaylar. TKP/ML-YİÖ ile 3. Konferans hazırlıklarına bağlı olarak, "devrimin tipi", "iktidarın özü" ve komünist hareketin geçmişine ilişkin görüş ayrılıkları bulunan önemli sorunlar, kendi formlarında hem esas, içerik bakımından hem de birlik sorunu bakımından tartışılır. Olanaklı olduğu ölçüde ortak çalışmaların ve eylem birliklerinin içinde yakınlaşmanın geliştirilmesi yönelimi, ilişkilerin diğer boyutudur.

Yürütülen tartışmalar, görüş ayrılıklarının aşılması yönünde katkılar sağlar. Fakat ayrılıklar giderilemez. TKP/MLYİÖ 3. Konferansı, "demokratik devrim ve onun akabinde gerçekleşecek iktidarın özü sorununda var olan ayrılığın ilkesel olduğunu, ancak bunun aynı parti içinde olmaya engel teşkil etmediği" (30) ve keza İ. Kaypakkaya ve TKP/ML'nin değerlendirilmesine ilişkin ayrılıkların birleşme önünde engel teşkil etmediği sonucuna ulaşır.

"3. Konferans, grupçuluğun miadını doldurduğu ve işlevini yitirdiği düşüncesinden hareketle olgunlaştırma mücadelesi verdiği ilkeli birliği gerçekleştirme çabasını MLKP-K ile birleşme kararı olarak taçlandırdığını" (31) ilan eder. 1995 yazı, TKP/ML-YİÖ ile MLKP-K'nın birleşmesine tanıklık edecektir.

Parti ve Birlik Konferansı

Birlik mücadelesinin zaferine politik atılımla verilen su, birlik devrimini çiçeklendirir. Yükselen öncü parti MLKP'de somutlaşır. Geçmişin biçimsel olarak yaşayan bazı uzantılarından kopuşulması, kazanımların özümsenmesi, sorunların geniş bir parti platformunda halledilmesi, yeni hedeflerin belirlenmesi, kazanılan parti gerçeğinin teyit ve ilanı ve TKP/MLYİÖ ile birlik sorununun çözümü, Konferans'ın toplanmasını gerektiren ve Konferans'ın gündemini belirleyen ve parti tarihindeki yerini açığa çıkaran sorun ve görevlerdir.

1995 yazında toplanan 1. Konferans'ta tüm parti örgütleri temsil edilir. TKP/ML-YİÖ ise sayısını kendisinin belirlediği ve seçtiği delegeleriyle 1. Konferans'a katılır.

Konferans, TKP/ML-YİÖ ile birlik sorununu öncelikle ele alır. Amaç, olgunlaşmış bu sorunun halledilerek gündemdeki diğer sorunların aynı örgütte birleşmiş komünistlerin ruh haliyle tartışılması ve kararlaştırılmasıdır. Demokratik devrimle kurulacak iktidarın niteliği ve ‘71'den MZD'nin mahkum ve reddedildiği ‘79'a değin uzanan dönemde bazı örgütlerin ideolojik niteliği, sorunları ve birlik sürecine dair değerlendirmeler tartışılır. Bundan sonra TKP/ML-YİÖ delegeleri iç değerlendirme için ayrıca toplanırlar. Oy birliği ile TKP/MLYİÖ'nün feshine ve MLKP-K ile birleşmeye karar verirler. Konferans, komünistlerin birliği uğruna yürütülen mücadeleye yeni bir başarı halkası ekler.

Konferans, parti sorununu hem teorik/düşünsel boyutu hem de MLKP'nin ideolojik, politik ve örgütsel varlığının gelişimi gerçekliği zemininde ele alır. Parti anlayışı, Birlik Kongresi'nde görüşülmüş, gruplar döneminde egemen düşünsel, teorik yaklaşımlar bazı yönleriyle eleştiri ve tartışma konusu olmuştur. Konferans, BK'nin bıraktığı yerden sorunu ele alır, öncü örgütlenmenin değişik düzeyleri olarak "çevre, örgüt, parti" ekseninde, Marksizm’in parti öğretisini tartışır, bu ışık altında MLKP gerçekliğini değerlendirir ve şu sonuca ulaşır:

"MLKP bir partidir", çünkü;

"1) Marksist-Leninist teorik temelleri sağlamca kurulmuş, burjuva ve küçük burjuva ideolojilerle her açıdan hesaplaşabilir bir düzeye ulaşmıştır.

2) Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ın toplumsal maddi gerçeğinin Marksist-Leninist analizine dayanan bir devrim stratejisine ve bunun ifadesi olan bir programa sahiptir.

3) Deneyli bir önderlik gerçekliği ve potansiyeli taşımakta, yerel merkezler ile bağlı örgütlerden oluşan bir teşkilatlanma düzeyine ulaşmış bulunmakta ve nihayet örgütsel işleyiş kolektif iradenin eseri olan bir tüzük aracılığıyla, her mensubunu bağlayan bir disiplin etrafında yürümektedir." (32)

Konferans, ülkemizde "partileşme sürecinin önündeki bir görev olarak grupların birliği yolundan komünist kadroları bir araya getirmenin", bu yolda hemen ve doğrudan elde edilebileceklerin en fazlasının başarıldığını vurgular. Konferans, geliştirdiği parti anlayışı ile gruplar döneminden bir kopuşu gerçekleştirmiştir. Partiyi kurmanın iradi niteliğini, "parti işçi hareketiyle sosyalist hareketin birliğidir" formülünün arkasına sığınarak, onun soyut, mekanik ve mükemmeliyetçi yorumuna dayanarak reddeden, partinin kuruluşunu belirsiz bir geleceğe bırakan kendiliğindenci yaklaşımları mahkum eder. Bu yaklaşımın "oluşmasında ‘70'li yılların sonunda doruğa ulaşan grupçuluğun özel bir rol oynadığını" "vurgular". (33) Konferans, partinin önünde duran işçi sınıfı hareketine dayanma, işçi sınıfı hareketine bağlanma görevinin "vazgeçilmez olduğunu", "bu başarılmadan" "devrimin önderi olmanın" ve "sosyalizme yürümenin" olanaksızlığını kuvvetle vurgulamıştır. Konferans şu sonuca ulaşır:

"MLKP-K, ideolojik, siyasi, örgütsel nitelik ve düzeyiyle bir partinin olmazsa olmaz özelliklerini kazanmış, özgül bir süreç olarak bütünleşme ve kaynaşma görevini başarmıştır." (34) Geçmişin bir kalıntısı, geçmişten geleceğe yürürken geçilen köprüyü -geçiş dönemi gerçekliğini- yansıtan "Kuruluş" ekinin sürecin tamamlanmasıyla gereksiz hale geldiğini saptar ve "K" ekinin partinin isminden çıkartılmasını kararlaştırır.

1. Konferans tarihteki yerini, "parti ve birlik" tanımıyla belirlemiştir. Konferans'ın bütün çalışma alanları ve çalışmaların bütün cephelerindeki gelişmeleri, sorun ve görevleri, dersleri özel bir ağırlık vererek ele alması, esasen "parti ve birlik" gerçeğinin çok pratik ve somut görünümünden başka bir şey değildir. "Parti tarzı" "esas olarak pratiğe, günlük politik faaliyet ve onun gereksinimlerine aittir." Diğer bir ifade ile "içe, örgüt içi sorunlara dönük" tarzdan kopulmuştur.

Konferans, parti yaşantısında ortaya çıkan, partinin gelişimi bakımından önemli ve anlamlı bir sorun olarak, yurtdışı örgütlerinde yuvalanarak partiye karşı "hizip taslağı oluşturmaya çalışan üç beş kafadarın" bozguncu, yıkıcı faaliyetleri üzerinde ciddiyetle durur. Konferans, bu paçavraların tüzüğü ihlal eden, partinin maneviyatını bozmaya yönelik bir dizi tutumu karşısında önderliğin "yarı-iradesiz, meseleyi sürece yayan ve suçlara seyirci kalan bir tavır sergilemesini, yerleştirilmeye çalışılan parti gelenekleri"ne, "tüzüğün içerik ve ruhuna" aykırı pratikler olarak eleştirip "mahkum" ederek, parti önderliğinin hangi yönde geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

Konferans, yurtdışı örgütlerinde açığa çıkan oportünist çürümeye karşı mücadelede çok önemli bir rol oynar. Konferans'ın güçlü devrimci atmosferi, önderlik etrafında çelik bir yumruk gibi birleşmiş, birlik devriminin zaferi ve politik atılımın başarılarıyla parti gerçeğinin manevi gücü, yurtdışı örgütünden Konferans'a katılan delegeyi derinden etkiler, içine girdiği önemli ölçüde bilinen ya da tahmin edilen tüzük dışı ilişkileri açıklamaya iter. Kendisi devrimci iyi niyetinin kurbanı olan, ama oportünist çürümeden de etkilenen ve bir ölçüde hizipçi ilişkiler içine giren bu kadronun açıklamaları, partinin başarısızlığına bel bağlayan, birlik devrimi karşısında iyiden iyiye gericileşen, daha sonra düpedüz ihbarcılık yapacak denli gözü dönen megalomanın etrafına topladığı üç beş kişilik ahbap çavuş topluluğunun yaşadığı çürümeyi tüm boyutlarıyla açığa çıkartır. Konferans, yurtdışı örgütünün ortamını baştan başa zehirleyen ve birlik devrimini lekelemeye çalışan bir avuç süprüntünün oluşturduğu hizip taslağına karşı devrimci hücuma güç katmıştır. Konferansı izleyen birkaç aylık döneme yayılan bu mücadele içinde yurtdışı örgütleri ayağa kalkar, devrimcilik bakımından yenilenir; devrimci bir ortama, gerçek bir parti ortamına ve parti birliğine ulaşır.

Önderlik İleri Sıçrayamayınca

Parti öncesi dönemin siyasal mücadele anlayışı ve tarzı, devrimci kendiliğindenciliğin yıkılıp dağıtılması ve özsel olarak parti tarzının belirmesinde somutlaşan zihniyet sıçraması, birlik devriminin özü ve özetidir.

Partinin kuruluşunun başarılması gerçekliğinden bakıldığında birlik mücadelesi parti için kapsamlı bir hazırlık çalışması olarak özel anlam kazanır. Kuruluş sürecinde devrimci eylemin yarattığı gerçeklik, devrimci kendiliğindenciliğin yıkılışı ve parti tarzının belirmesi, düşünsel ve ideolojik yönden birlik mücadelesi sürecinde parti öncellerinin ve devrimci hareketin politik önderlik anlayışı ve tarzının devrimci eleştirisiyle hazırlanmıştır. Fakat kuruluş döneminde parti, kendine, siyasal mücadele anlayış ve tarzında yaşadığı sıçramayı, teorik bakımdan sindirme ve örgütsel sonuçlarına götürme fırsatını yaratamamıştır.

Birlik mücadelesinin zaferi, birlik devrimi ve partinin kuruluşu yeni bir gerçeklik olarak belirmiş, ancak bu yeni gerçeklik içerisinde parti öncellerinin belirlediği önderliğin kadro yapısı eskinin dolaysız devamı olarak kalmıştır. Parti, birlik devriminin eseri yeni bir şeydir, oysa parti önderliğinin kadro yapısı öncellerinin belirlediği eskiye ait ve aşılmış bir şey. Esasen önderliğin kadro yapısının öncelleri tarafından belirlenmiş olmasında bir terslik de yoktur. Birlik devrimine önderlik eden de bu kadrodur. Zaten bu, ilk anda dolaysız biçimde parti ile önderliğinin uyumsuz olduğu anlamına da gelmez, ama yine de bütün diğerleri gibi, önderlik kadrolarının da birlik devrimi ve parti gerçeğini ne kadar algılayabildikleri ve keza partiye sıçrayışı, konumları gereği parti önderliğine sıçrayış olarak kendilerinde başarıp başaramadıkları gibi temel bir sorun vardır. Daha önemlisi ise organ olarak parti önderliğinin, partinin yaşamakta olduğu birlik devriminin zihniyetiyle kendini yeniden yapılandıramamış, önderlik tarzı ve partinin yönetiminde birlik devriminin düzeyine sıçrayamamış ve belki de daha doğrusu kendisine bunları gerçekleştirebilecek fırsatı yaratamamış olmasıdır.

Ortaya çıkan parti gerçeğine, büyüyen, kapsamlılaşan ve sertleşen politik mücadelenin gereklerine yanıt verebilen bir önderlik tarz ve yapılanmasının inşa edilememesi kuruluş döneminin temel bir gerçeğidir. ‘95/‘97 sürecinde uygulanan karşıdevrimci, antikomünist savaş çizgisinin gösterdiği gibi, düşman, MLKP gerçeğinin gücünü ve yaratabileceği niteliksel gelişmeleri ve keza oluşturduğu güncel ve potansiyel tehlikeyi MLKP önderliğinden daha önce analiz etmiş ve kavramıştır. Oysa kuruluş döneminin önderliği, yükselen MLKP gerçeğine karşın, yapılanışı, önderlik tarz ve anlayışıyla baskın biçimde partiyi öncelleri gibi yönetmeye çalışarak, parti gerçeğinin gerisinde ya da öncelleri düzeyinde kalmıştır. Birlik mücadelesi ve birlik devrimi, büyük bir ileri sıçrayış ve bir büyük politik hamledir. Ama önderlik, yükselen savaş partisi gerçekliğini kavrama ve önderlik tarz ve anlayışını, önderlik yapılanmasını buna göre şekillendirme düzeyine sıçrayamayınca inisiyatifin düşmanın eline geçmesini de önleyemez. Öncellerinden devraldığı ilkellik, amatörlük düşmanın işini kolaylaştırır.

Yükselen parti gerçekliği, parti öncesi dönemin, parti öncellerinin devrimci kendiliğindencilikle sakatlanmış önderlik anlayış ve tarzının yıkımı ve yenilgisi demektir. Yeni, parti düzeyine tekabül eden önderlik anlayış ve tarzı bütünden bakıldığında parti gerçekliğinde sürgün etmiştir. Fakat bütünde beliren bu yeni nitelik düzey esasen bütünü oluşturucu parçaların her birinde -kadrolar ve önderlik dahil organlar- eşitsiz olmakla birlikte, en genelde içselleşmiş ve gelişmiş değildir. Siyasi polis birlik mücadelesini büyük bir ilgiyle izlemiş ve daha sonra açığa çıkartıldığı gibi, ideolojik siyasi tasfiyeciliği kapsayan bir strateji oluşturmuştur.

Yarattığı tehdidin büyüklüğünü algılayan siyasi polis, daha oluşumunu tamamlayamadan MLKP'yi ezmeye, kötürümleştirmeye yönelir. ‘95/‘97 sürecinde ağır darbeler indirir. Zindanlarda MLKP tutsaklarının sayısı büyük bir hızla artar. Kendini ve partiyi siyasi polisin saldırılarından korumakta başarısız kalan önderlik, alınan darbelerin ve verilen kayıpların da etkisiyle giderek partiye hakimiyetini yitirmeye ve bocalamaya başlar. Parti örgütlerinin artan politik ve örgütsel beklentileri, polis saldırılarının etkileri vb, koşulların yoğunlaşan ve süren basıncı partinin devrimci iradesini kemirmektedir. Bu koşullar altında İstanbul İl Komitesi'nin istifası partinin iradesinin zorlandığının çarpıcı bir göstergesidir. Süregelen saldırılar ve verilen kayıplar sonucunda en nihayetinde parti önderliği büyük ölçüde tasfiye olur. Kolektif önderliği çökertilen Parti, en başta verdiği kayıplar nedeniyle II. Kongre öncesinde bir örgütsel kaos tehlikesiyle de karşı karşıya gelir. Partinin verdiği kayıpların daha derin etkileri ise ileride açığa çıkacaktır.

Parti Tarzının Bazı Çizgileri

Birlik Kongresi'nin kararlaştırdığı program, strateji ve taktiklere, keza bunların üzerine inşa edildiği teorik/ideolojik zemine karşın, partiyi parti yapan onun kendini var ediş eylemidir. En nihayetinde teorik/ideolojik temele, program, strateji ve taktiklere, örgütsel perspektif ve planlara hayatiyet ve anlam kazandıran, ete kemiğe büründüren, kan ve can veren her partinin kendini var ediş tarzıdır. Herhangi bir partinin tarihi, özünde kendini var edişi ve varlığını üretme tarzından başka bir şey değildir. Daima hazır bulunan ve fakat mutlak ve değişmez de olmayan verili koşullar altında cereyan eden kendini var ediş eylemi, kendi tercih ve yönelimleri, iradesi ancak verili koşulların olanakları çerçevesinde işler.

MLKP, kendini işçi sınıfı, emekçi memurlar, gençlik, emekçi kadınlar ve varoşlarda yığılmış kent yoksulları arasında konumlandırır. Sosyalizmi hedefler. Söz konusu kesimlerin bütün sorun ve taleplerine müdahale etmeye yönelir. O, politik eyleminin ve politik rotasının odağına politik özgürlük talep ve sorununun çözümünü koyar. İşçi sınıfının, emekçi memurların, gençliğin ve kent yoksullarının bütün mücadelelerinde yer alır. Kürt ulusal kurtuluş mücadelesine katılır, destek verir; ulusal kurtuluşçu devrimi Batı'dan devrimci işçi emekçi hareketini, ikinci devrimci cepheyi geliştirerek yanıtlamaya kilitlenir. "Sol"dan ezilen ulus milliyetçiliğine ödün vermekle, burjuvazi tarafından ise bölücülükle damgalanmak pahasına proleter enternasyonalist duruşuyla, o aykırıdır. Diğer yandan devrimci harekette oldukça da köklü olan ulusal nihilizmden kopmaya, antiemperyalist, antikapitalist bir yurtseverliği kurmaya yönelir. MLKP; ezilen, sömürülen toplumsal güçlerin savaşımının en ileri saflarında mevzilenmesiyle, politik refleksleri ve ileri görüşlülüğü ile, "öncü" parti olarak belirir. "Öncü"lük, parti tarzının karakterize edici ve kuşkusuz partiyle birlikte gelişip olgunlaşacak temel bir çizgisidir.

Parti tarzının belirgin çizgisi "devrimci atılım ruhu", başarılan politik atılımın ateşinde tomurcuğu patlayan, çiçeğe ve meyveye duran "birlik devrimi"nin eseridir. Politik atılım, birlik devrimini somutlaştırır. Eskiden kopuşma, MLKP'lileşme, partinin gelişen ve gelecek yönelimini belirleyen gerçeğidir. Politik atılım, yalnızca "birlik devrimi"ni somutlaştırmaz, aynı zamanda ona güç ve enerji verir, ileri iter, alanını genişletir. Derinleşmesinin önünü açar, perspektif ve iddiasını büyütür. MLKP'yi kuran öncellerinin somutunda eski yapıların örgütsel atomizasyonu ve MLKP'nin kuruluşundan ibaret değildir birlik devrimi. Hemen her şey az çok değişir, dönüşüme uğrar, kopuşlar ve sıçramalarla politik mücadelenin ateşinde sentezlenerek, hem içerik ve hem de form olarak yeniden şekillenir. Birlik devrimi, kendi tarihi koşulları içinde oluşmuş ve kendi sınırlarına gelmiş özgün devrimci tarza damgasını vuran zihniyeti ve düşünce kalıplarını parçalar, yeni tarzın önünü açıp temellerini atar, özsel bakımdan geliştirilmek üzere kurar ya da açığa çıkartır.

Kendini var ediş tarzı incelendiğinde daha tarihinin bu kesitinde, her somut durum ve soruna, somut durumların somut politikalarını geliştirme, her somut talep, sorun, çelişki ve çatışmayı yayma, genelleştirme, derinleştirme, kapitalizmi yıkma hedefine yönelterek büyütme perspektif ve çabası dikkat çeker. O dönemin, liseli gençlik mücadelesinde, emekçi kadın çalışmasında, tekil işçi direnişleri ve İstanbul İşçi Kurultayı çalışmalarında, Gazi başkaldırısı ve kaybetme politikasına karşı savaşımda bunlar vardır. Somut durumların politikasını yapma çabası ve yönelimi, onu güncelle bağlı ve dinamik kılar. İyiden iyiye kısır, ufuksuz bir kendi kendini tekrara dönüşen, doğası gereği kendine dönük, kendini amaçlaştıran eski tarzla çatışma ve kopuşma içindedir. Somut durumların çok somut politikalarını yapma yerine ilkeleri, teorinin saf gerçeklerini ya da programatik doğruları geçiren, ikame eden süregelen egemen yaklaşıma devrimci bir meydan okumadır. "Özel günlere" sıkıştırılmış, indirgenmiş devrimcilik açık ideolojik savaşımın konusu olur.

Daha yakından bakıldığında, somut sorunlar içinde önem ve öncelik ayrımlarını gözetme, öncelikli sorunlara dikkat ve çaba yoğunlaşması rahatlıkla ayırt edilebilir. Ama politik çalışma bir bütündür. Öncelikler üzerinde dikkat ve çaba yoğunlaştırması tek yanlılığa, diğer görevlerin ihmaline dönüştürülmemelidir. Bu ise, aynı süreçte birçok görevi birlikte yürütebilme yeteneğini gerektirir.

Politik durumun daima karmaşık, sayısız sorun, çelişki ve çatışmayı birlikte, iç içe barındıran ve öncünün önüne bir dizi görevi birden süren nesnel doğasının öncünün iradesini sınırlandırıcı ve koşullandırıcı niteliği yadsınamaz. MLKP'yi şekillendiren devrimci pratik, parti çalışmasının/eyleminin birkaç ay gibi sürelerle çok belirli bazı sorun ve talepler ya da öne çıkan çelişki ve çatışmalara teksif edilmesi, yoğunlaştırılması gerektiğini açığa çıkartır. Her durumda bunun gerekleri anlaşılıp devrimci tarzda yanıtlanarak üstesinden gelinemezse, ne "öncü" olunabilir ne de "önder". Fakat o dönemin ana sorunu üzerine yoğunlaşma, parti çalışmasının tek konusu haline de getirilemez. Öncü daima, aynı zamanda, bir dizi görev ve sorunla değişen yoğunluklarla uğraşır. Normal, rutin parti çalışması koşullarında bir dizi sorun ve görevlerle uğraşmak, olması gerekendir. Özel çatışma anları ise, bir yandan üzerine fırtına kopan soruna özel yoğunlaşmayı, ama aynı zamanda ihmal edilemez diğer görevleri yürütebilmeyi gerektirir ki bu, politik önderlik, kuvvetlere hakimiyet ve yönetim sanatında ustalaşma işidir.

Açığa çıkartılan devrimci tarzın, diğer bir belirgin çizgisi ise hazır kuvvetlerin "öncü müdahale", "öncü çıkış"lar biçiminde hareketidir. Kitle ajitasyonu ve örgütlenme seferberliğinin ötesinde, eldeki hazır kuvvetler, uygun "an"larda, kitle hareketinin ateşleyicisi, sürükleyici motoru olarak değerlendirilir. Faşist diktatörlüğün kaybetme politikasına karşı talepleri, hedefleri doğru çözümleme temelinde komünist öncü, hazır kuvvetlerini "an"a uygun düşen araç, yöntem ve mücadele biçimleriyle ileri sürmüş, geniş ilerici, devrimci çevrelerin ötesinde liberal demokrat çevrelerde de etki yaratmış, toplumda birikmiş hoşnutsuzluğu açığa çıkartarak, etkili bir politik baskı gücüne dönüştürmüştür. Tarzın iradiliği, aynı zamanda öncünün işte bu katalizörlük rolünü de kapsar.

"Öncü müdahale" veya "öncü çıkışlar", partinin kendini yığınların yerine koyması ve yığınların adına ve yığınlardan kopuk biçimde savaşması değildir. Parti, öncü çıkışlar biçiminde hazır kuvvetlerini kullanarak sorunlara müdahale ederken de dikkatinin odağında kitleler vardır. Öncü müdahale, bütün unsurlarıyla yığınların harekete geçirilmesi ve kazanılması üzerine kurulmuştur. Bu amaçtan uzaklaşıldığında öncü müdahale yozlaşır, katalizörlük rolünü oynayamaz.

MLKP'nin kendini var edişi incelendiğinde görülmektedir ki, kendini yasadışı temelde gizli örgütlerken, aynı zamanda açık ve yasal mücadele olanaklarının geniş kullanımı hedefi gözetilmiştir. Açık ve gizli çalışma yöntemleri, yasal ve yasadışı, barışçı ve silahlı mücadele ve örgüt biçimleri, onun pratiğinde dikkate değer bir zenginlik oluşturur. MLKP'nin devrimci pratiği kitle hareketiyle silahlı mücadele biçimlerinin bütünleyici bağıntısını arar. Silahlı mücadele biçimlerinin kullanılma tarzında, devletin güvenlik güçleriyle düelloyu getirecek yönelimlerden tamamen iradi tarzda kaçınılır. Fakat bunun silahlı mücadele biçimlerinin kullanılmasının pratikte reddedilmesine, dönüşmesine de izin verilmez. O halde asıl olan, parti stratejisinin öngörüleriyle güncel durumun devrimci yönde itilmesinin gerekleri arasındaki bağıntının açığa çıkartılıp, pratik olarak yanıtlanmasıdır. Prensip olarak bütün, en değişik mücadele biçimlerinin benimsenmesi, onları kullanmak üzere somut hazırlık, pratik olarak her somut durumda en uygun mücadele biçimlerinin kombinezonu başarılmalıdır. MLKP'nin devrimci pratiğinin dilidir bu.

"Birleştiricilik", yalnızca birlik mücadelesi ve birlik devriminin doğal bir uzantısı ve kazanımı olarak değil, aynı zamanda politik perspektif ve yönelimlerin de bir sonucu olarak, parti tarzının özsel ve tanımlayıcı unsurlarından birisi olarak belirir. Esasen bu "önderlik" iddiasının çok pratik ve anlamlı bir görüngüsüdür. Komünistlerin tek bir öncü parti olarak birleştirilmesi, ileri, öncü vb. işçilerin işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin en yaşamsal çıkarlarını savunma temelinde birliği, işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin faşizme ve kapitalizme karşı mücadele birliği, özgürlüğü savunan güçlerin faşizme karşı mücadelede birliği... "birleştiricilik", görece dar yaklaşımların ve bencil çıkarların, her renkten mezhepçi zihniyetlerin aşılmasını gerektirir. Birlik Kongresi, kitlelere yönelimin özünü, ruhunu formüle etmiştir: Birlikte çalışma, ortak mücadele içinde dönüştürme. Devrim de parti de ancak parti gibi düşünmeyen büyük yığınların çok pratik olarak devrimcileştirilmesi yolundan gelişebilir.

Devrimci harekete egemen eski tarzdan kopuşma çabası, yeni tarzın isterse "zihniyetin" diyelim, çok belirgin çizgilerinden birisi olarak tarihe, devrimci kazanımlara ve devrimci yapılara yaklaşımda belirginleşir. Öznesinin örgütsel kimliğinden ayrı olarak, bu anlamda öznesi/yapıcısı kim olursa olsun, devrimci bakımdan anlamlı her değer, her kazanım çok bilinçli biçimde benimsenir, özümlenir, savunulur. Devrimci örgütlerin imha edilen savaşçılarının anısına propaganda ajitasyon çalışması ya da uğurlama törenlerine katılma biçimlerinde kendi güçlerini ortaya koyar. Mezhepçi zihniyet özünde karamsardır, her şeyi kendinden ibaret görür. Pek rahatlıkla "biz susunca da konuşuruz, oysa biz susunca herkes susar" der. Parti tarzı önyargısız ve komplekssizdir; tarihe ait ya da güncel, devrimci olan her şeye kendi ağırlığınca bir anlam, bir önem biçer; düşünsel ve pratik olarak değer verir. Devrimci harekette egemen eski tarzın idealist sapkınlıklarından bilinçli bir kopuş ve politikada materyalist diyalektiği geliştirme çizgisinde yürür.