Partiden Öğrenmek
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

Aralık 2019 / Partinin Sesi / Sayı: 99

Kolektif ortamlarımızda, yayınlarımızda, eğitim çalışmalarımızda, ezcümle partili faaliyetin olduğu her alanda sıkça duyduğumuz kavramlardan biridir, parti tarzı.
Böyle sıkça duyduğumuz ve yine aynı sıklıkla kullandığımız parti tarzını günlük devrimci yaşamımızın, politik faaliyetlerimizin, yol gösterici gücüne, iradesine dönüştürebilmede başarı düzeyimiz ne? Partinin ve kendi devrimci gelişimimizin sorunlarına çözüm bulmada parti özdeneyimlerinden yeterince öğrenebiliyor muyuz? Öğrendiklerimizi günlük devrimci yaşamda ve politik mücadelede uygulama yeteneği gösterebiliyor muyuz? Politik aklımız ve eylemimiz parti tarzıya uyumlu mu? Kuşkusuz bu sorular çoğaltılabilir. Ancak derdimiz, bu soruları çoğaltmaktan çok, kendi çalışma alanımızda parti tarzını kavramamızda özel bir rol oynayan bir eğitim çalışmasının ortaya çıkardığı sonuçları kolektifle paylaşmaktır.
Örgütsel perspektifler içeren kitabı kolektif çalışmalarda yer alan birçok yoldaş bilir. Bazı yoldaşların birden çok kez okuduğuna da şüphe yoktur. Ancak her yazısını kolektif eğitim ve kavrama konusu haline getirmek, kendi günlük politik-örgütsel faaliyetlerimizde uygulama başarısı göstermek bakımından kitaptan yeterince yararlanamadığımız ve onu adeta bir başucu kitabı kılamadığımız açıktır. Oysa önsözünde ifade edildiği gibi, "bu kitap partili militanların örgütsel çalışmalarında bir nevi kılavuz olması amacıyla derlenmiştir."
Alanımızda bireysel çalışma tarzından kolektif organ çalışması tarzına geçiş sorunlarının yaşandığı bir dönemde, kitap üzerine yaptığımız kolektif eğitim çalışmaları, bu sürecin hızla inşa edilmesinde tamamlayıcı bir rol oynadı. Daha önce biçimsel ve önemsiz gibi görünen bazı ayrıntıların organ çalışmasının olmazsa olmazı olduğunu kendi pratiğimizde deneyimledik.
Nedir bu günlük politik faaliyetlerimizin önemsiz gibi görünen ayrıntıları? Örneğin, düşünmenin devrimci bir eylem olduğunu, bir toplantının zihinsel ön hazırlığının toplantının veriminde ve pratik işlerin uygulanmasında ne kadar belirleyici olduğunu, küçük-büyük demeden yoldaşların yaptığı her görevin bilgisini tekmil benzeri bir yöntemle çalışmadaki diğer yoldaşlara aktarmanın kolektif düşünme, davranma ve çözüm üretmede ne kadar etkili bir yöntem olduğunu, hesap verebilme ve hesap sorabilmenin vasat bir devrimciliği aşmada ne kadar önemli olduğunu kavradık bu eğitim çalışmasında. Tabiri caizse, günlük yaşamımız ve organ çalışmamız adeta ruhuyla buluştu ya da politeknik eğitimin verimli bir örneği oldu.
Örgütsel geçiş sürecinin, yani kurucu aşamının biçimselliği, yerini işlevselliğe bıraktı. Ve bu, kolektif devrimciliği üreten parti tarzının oturmasını sağladı.
İşlediğimiz konular, hem günlük yaşamın devrimci bir tarzda disipline edilmesinde, hem eğitim çalışmalarının sistematikleştirilmesinde, hem de organ çalışmasının nitleliğinin yükseltilip sürekliliğin sağlanmasında düzenleyici bir rol oynadı.
Günlük yaşamın devrimcileştirilmesinden görevlerle kurulan ilişkiye, hazırlıktan planlamaya, uygulamadan denetime, disiplinden eleştiri-özeleştiriye, rapor sisteminden istihbaratın örgütlenmesine, her konunun bir diğeriyle doğrudan bağı olduğunu görüp kavradık.
Kendi alanımız için bu eğitim çalışmasının en önemli kazanımlarından biri de, işleri planlamada daha ileri bir düzeyi yakalamamız oldu. Planlı ve hedefli çalışmanın, günlük yaşamı, mekansal ortamı ve yoldaşlık ilişkilerini görünür biçimde nasıl devrimcileştirdiğini gördük. Görece tecrit bir alanda olmamıza karşın, günlük yaşamın planlı ve amaçlı oluşu, tekdüzeliğin oluşmasının önüne geçti. Zaman ve mekan hep aynı olsa da, her gün bir çalışmaya ve önceden planlanmış devrimci görevlerin yapılmasına ayrıldığı için, kendini tekrar etme monotonluğunun oluşmasına fırsat verilmedi. İşin "sırrı", bakıldığında bire bir aynı gibi görünen işlerin ve bunlara ev sahipliği yapan günlerin hepsinin ayrı ayrı yaşanmasıdır. Çünkü zamanı dolduran mücadelenin çok yönlülüğüdür ve bunu da devrimci irade yönetmektedir. Buna zamanın öznesi olabilmek de diyebiliriz.
Detaylandırılmış bir planlama yapılıp gerekli devrimci disiplin gösterildiğinde, zamanımızın ve devrimci enerjimizin, organ toplantılarından eğitim toplantılarına, denetim toplantılarından ikili görüşmelere, bireysel okuma çalışmalarından kolektif eğitim çalışmalarının ön hazırlığına, sosyal yaşamın görevlerinden doğal veya tanımlanmış devrimci görevlere değin her şeyin yapılmasına yetebileceğini gördük. Yine aynı şekilde, haftalık planlama aşamasında gündemde olmayan ve sonradan çıkan devimci görevler söz konusu olduğunda, planda olanla planda olmayanı birbirinin karşısına koymadan, birkaç planı zamandaş bir biçimde hayata geçirilebileceğimizi pratikte deneyimlemiş olduk. Özcesi, planlı olanlar için zaman ve enerji sorunu yoktur.
Son sözü, kitabın önsözündeki iki cümleye bırakalım. "Bu kitap, deneyimi henüz çok sınırlı olan devrimciler açısından, öncelikle anlama ve öğrenme ihtiyacının karşılanacağı bir eğitim aracı sayılabilir. Ama aynı zamanda, en deneyimli devrimciler açısından da, kendi örgütçü pratiklerini değerlendirme süzgecinden geçirebilecekleri bir özdenetim aracı olarak görülmelidir."


Zagros Serhat

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Partiden Öğrenmek
fc Share on Twitter

 

Aralık 2019 / Partinin Sesi / Sayı: 99

Kolektif ortamlarımızda, yayınlarımızda, eğitim çalışmalarımızda, ezcümle partili faaliyetin olduğu her alanda sıkça duyduğumuz kavramlardan biridir, parti tarzı.
Böyle sıkça duyduğumuz ve yine aynı sıklıkla kullandığımız parti tarzını günlük devrimci yaşamımızın, politik faaliyetlerimizin, yol gösterici gücüne, iradesine dönüştürebilmede başarı düzeyimiz ne? Partinin ve kendi devrimci gelişimimizin sorunlarına çözüm bulmada parti özdeneyimlerinden yeterince öğrenebiliyor muyuz? Öğrendiklerimizi günlük devrimci yaşamda ve politik mücadelede uygulama yeteneği gösterebiliyor muyuz? Politik aklımız ve eylemimiz parti tarzıya uyumlu mu? Kuşkusuz bu sorular çoğaltılabilir. Ancak derdimiz, bu soruları çoğaltmaktan çok, kendi çalışma alanımızda parti tarzını kavramamızda özel bir rol oynayan bir eğitim çalışmasının ortaya çıkardığı sonuçları kolektifle paylaşmaktır.
Örgütsel perspektifler içeren kitabı kolektif çalışmalarda yer alan birçok yoldaş bilir. Bazı yoldaşların birden çok kez okuduğuna da şüphe yoktur. Ancak her yazısını kolektif eğitim ve kavrama konusu haline getirmek, kendi günlük politik-örgütsel faaliyetlerimizde uygulama başarısı göstermek bakımından kitaptan yeterince yararlanamadığımız ve onu adeta bir başucu kitabı kılamadığımız açıktır. Oysa önsözünde ifade edildiği gibi, "bu kitap partili militanların örgütsel çalışmalarında bir nevi kılavuz olması amacıyla derlenmiştir."
Alanımızda bireysel çalışma tarzından kolektif organ çalışması tarzına geçiş sorunlarının yaşandığı bir dönemde, kitap üzerine yaptığımız kolektif eğitim çalışmaları, bu sürecin hızla inşa edilmesinde tamamlayıcı bir rol oynadı. Daha önce biçimsel ve önemsiz gibi görünen bazı ayrıntıların organ çalışmasının olmazsa olmazı olduğunu kendi pratiğimizde deneyimledik.
Nedir bu günlük politik faaliyetlerimizin önemsiz gibi görünen ayrıntıları? Örneğin, düşünmenin devrimci bir eylem olduğunu, bir toplantının zihinsel ön hazırlığının toplantının veriminde ve pratik işlerin uygulanmasında ne kadar belirleyici olduğunu, küçük-büyük demeden yoldaşların yaptığı her görevin bilgisini tekmil benzeri bir yöntemle çalışmadaki diğer yoldaşlara aktarmanın kolektif düşünme, davranma ve çözüm üretmede ne kadar etkili bir yöntem olduğunu, hesap verebilme ve hesap sorabilmenin vasat bir devrimciliği aşmada ne kadar önemli olduğunu kavradık bu eğitim çalışmasında. Tabiri caizse, günlük yaşamımız ve organ çalışmamız adeta ruhuyla buluştu ya da politeknik eğitimin verimli bir örneği oldu.
Örgütsel geçiş sürecinin, yani kurucu aşamının biçimselliği, yerini işlevselliğe bıraktı. Ve bu, kolektif devrimciliği üreten parti tarzının oturmasını sağladı.
İşlediğimiz konular, hem günlük yaşamın devrimci bir tarzda disipline edilmesinde, hem eğitim çalışmalarının sistematikleştirilmesinde, hem de organ çalışmasının nitleliğinin yükseltilip sürekliliğin sağlanmasında düzenleyici bir rol oynadı.
Günlük yaşamın devrimcileştirilmesinden görevlerle kurulan ilişkiye, hazırlıktan planlamaya, uygulamadan denetime, disiplinden eleştiri-özeleştiriye, rapor sisteminden istihbaratın örgütlenmesine, her konunun bir diğeriyle doğrudan bağı olduğunu görüp kavradık.
Kendi alanımız için bu eğitim çalışmasının en önemli kazanımlarından biri de, işleri planlamada daha ileri bir düzeyi yakalamamız oldu. Planlı ve hedefli çalışmanın, günlük yaşamı, mekansal ortamı ve yoldaşlık ilişkilerini görünür biçimde nasıl devrimcileştirdiğini gördük. Görece tecrit bir alanda olmamıza karşın, günlük yaşamın planlı ve amaçlı oluşu, tekdüzeliğin oluşmasının önüne geçti. Zaman ve mekan hep aynı olsa da, her gün bir çalışmaya ve önceden planlanmış devrimci görevlerin yapılmasına ayrıldığı için, kendini tekrar etme monotonluğunun oluşmasına fırsat verilmedi. İşin "sırrı", bakıldığında bire bir aynı gibi görünen işlerin ve bunlara ev sahipliği yapan günlerin hepsinin ayrı ayrı yaşanmasıdır. Çünkü zamanı dolduran mücadelenin çok yönlülüğüdür ve bunu da devrimci irade yönetmektedir. Buna zamanın öznesi olabilmek de diyebiliriz.
Detaylandırılmış bir planlama yapılıp gerekli devrimci disiplin gösterildiğinde, zamanımızın ve devrimci enerjimizin, organ toplantılarından eğitim toplantılarına, denetim toplantılarından ikili görüşmelere, bireysel okuma çalışmalarından kolektif eğitim çalışmalarının ön hazırlığına, sosyal yaşamın görevlerinden doğal veya tanımlanmış devrimci görevlere değin her şeyin yapılmasına yetebileceğini gördük. Yine aynı şekilde, haftalık planlama aşamasında gündemde olmayan ve sonradan çıkan devimci görevler söz konusu olduğunda, planda olanla planda olmayanı birbirinin karşısına koymadan, birkaç planı zamandaş bir biçimde hayata geçirilebileceğimizi pratikte deneyimlemiş olduk. Özcesi, planlı olanlar için zaman ve enerji sorunu yoktur.
Son sözü, kitabın önsözündeki iki cümleye bırakalım. "Bu kitap, deneyimi henüz çok sınırlı olan devrimciler açısından, öncelikle anlama ve öğrenme ihtiyacının karşılanacağı bir eğitim aracı sayılabilir. Ama aynı zamanda, en deneyimli devrimciler açısından da, kendi örgütçü pratiklerini değerlendirme süzgecinden geçirebilecekleri bir özdenetim aracı olarak görülmelidir."


Zagros Serhat