ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜMÜZDE BİR ADIM DAHA ÖNE
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Geride bıraktığımız yakın süreç, partimizin tüm kuvvetleriyle birlikte, ateşli, coşkulu, iradi, savaşma ve kazanma kararlılığının her anlamda pekiştirildiği bir süreç oldu.

Onuncu yılında büyük bir coşkuyla süren bu yürüyüş, Türkiye ve Kürdistan işçi-emekçi yığınlarına gelecekten yana umudu taşımanın adı olduğu kadar partimizi, kitlelerin zihninde meşrulaştırmanın, sosyalizm rüzgarını yaymanın da adı oldu.

Geleceği örme yürüyüşümüz, kendi sınırlarını aşan, yetmezliklerimize, bizi kör karanlıklara çeken prangalarımıza karşı savaşma gücünü bilediğimiz ve çıtayı yükselttiğimiz bir mücadele dönemi olarak devam ediyor.

Siyasal gelişmede belirgin bir düzey yakalayan Kürdistan çalışmamızın, sıçramalı bir gelişim yaşayabilmesi için, her alanda olduğu gibi, özellikle kadın çalışmasında da belirgin bir mesafe kat etmesine ihtiyaç var.

Ülkemizin ve Ortadoğu'nun gündemindeki önemli politik, ideolojik ve örgütsel sorunlara her alanda önderleşme iddiasındaki bir partinin tarzıyla yaklaşmak, bunun gereklerini yerine getirmek Kürdistan parti örgütümüzün varlık nedeni ise, sosyalist yurtsever kadınların da kendini buna göre örgütlemesi bir zorunluluktur.

Prangaları kırmak!

Sosyalizmde hedef insanın kurtuluşu ve bundan bağımsız olmayan kadının kurtuluşudur. Bu zorunluluğu kavratmak sosyalist yurtsever kadının görevidir. Zorunluluğun kavranıp kavratılması eyleminde amaç, hedef kitlemiz olan, yoksul, işçi-emekçi-genç Kürt kadının nesne değil, işin öznesi olduğudur. Kadınlar işin öznesi olduğu sürece, değişip değiştirebilir, yeniyi üretme eylemi içinde yer alabilir.

Ulusal özgürlük mücadelesi, Kürt toplumsal yapısı içinde en çok kadını özgürleştirmiş, evinin o "kutsal" eşiğinden çıkarıp kendisi ve ulusunun özgürlüğü için savaşma gücü ve bilinci sağlamıştır. Bu değişimi yaşayan kadın, savaşımın her alanında var olmaya başlamıştır. Faşizmin her türlü işkencesine, tecavüzüne göğüs germiş ve saldırılara rağmen ulusal savaşımın temel gücü olarak, sokakta, feda eyleminde, omuzda silah dağda, yerini almaktan geride kalmamıştır.

Halkımız yıllardır sömürgeci faşist diktatörlük tarafından vahşetin ve zulmün cenderesi altında tutularak özgürlük düşünden vazgeçirilmeye çalışılıyor. Sömürgecilik bu hedefini yerine getirmek için hiçbir yöntemden vazgeçmedi, başarılı olamadığında suyu bulandırmaya çalıştı. Kürdistan topraklarında on yıllarca süren ulusal özgürlük savaşının, tamamlanamadan yenilgiyle sonuçlanması, tahribatlar yarattı. Bununla birlikte sömürgecilik, çürütme, yozlaştırma, düşkünleştirme politikalarını halkımızın; özelde gençliğin ve kadınlarımızın üzerinde yoğunlaştırıyor, bugün ve gelecek için planlar yapıyor. Sömürgeci faşist diktatörlük biliyor ki, gençlik ve kadınlar bir savaşımı başarıya götüren temel dinamiklerdir. Ve yine biliyor ki; onurunu yitiren kişi ne ulusal, ne sınıfsal mücadele içinde yer alamaz, savaşma gücü bulamaz.

Gücüne güvenmek!

Yenilgi koşullarında çalışmalarımızı derinleştirmeye çalışıyoruz ve gittiğimiz her kapıdan emekçi halkımızın destek ve sempatisiyle dönüyoruz. Halkımız ulaştığı bilinç düzeyi ve birikimiyle yarattığı değerleri sahipleniyor, ona sahip çıkanlara destek veriyor. Bu süreçlerin toplamında kadınlarımız işin başlıca öznesi olmuşlardır. Bu dönemin bir emek süreci olduğunu unutmamak gerekir. Tüm bu yoğunluklu çalışmalar içerisinde biz sosyalist yurtsever kadınlar da değişen, değiştiren bir duruş sergiledik.

Etkin bireyler haline gelebilmek için, yaşamın üretiminde ve yönetiminde daha fazla aktif olmalıyız. Bu geleceğin kadınını yaratmak için zorunluluktur. Bugünden kadını değiştirmek, ve kadının kurtuluş mücadelesini büyütmek sosyalist toplumun inşasında temel köşe taşıdır. Bu aynı zamanda gelecek eşit toplumu kurmaktır. Kapitalizmin yarattığı, pasif, edilgen, soru sormayan, içe kapanık, iddialardan uzak, kadın tipini böyle aşabiliriz.

Kendini aşmak geri olandan kopuşmak

Hedefe varabilmek için önce hedefi netleştirmek ve ona ulaşmanın gereklerini yerine getirmek gerekir. Marks'ın dediği gibi "bizi harekete geçiren daima arzu ve umuttur". Hayatın neresinde yer alırsanız alın istemeden, arzulamadan, amacınıza ulaşmanız, onu elde etmeniz imkansızdır. Bu devrimci birey bakımından da geçerli ve olmazsa olmaz olandır.

Hedefiniz ne? Ya da gelecekten yana umutlarınız neler?

Zulmün, zorbalığın, vahşetin, sömürünün, sefaletin, açlığın saltanatına son vermek mi!

Yüzyılların yarattığı zincirleri kopartmak mı?

Toplumsal ilişkilerde değişen, değiştikçe üreten, dönüştüren bir kadın olmak mı? Eşit, adil onurlu bir yaşam kurmak mı?

Özcesi, dünyayı değiştirmek mi hedefiniz?

Evetse cevabınız, öncelikle kendinizden başlayarak bu eylemi gerçekleştirmelisiniz.

Örgütlülük düzeyini yükseltelim

"Kadının özgür olmadığı bir toplum özgür değildir" sözünü içselleştirerek, Kürdistan topraklarında demokratik ve sosyalist yurtsever kadın çalışmasının büyütülüp genişletilmesi yönünde, enerjimizi toparlayıp ileri çıkmalıyız. "Bu kadar yoğun işin içinde bir de kadın çalışması mı örgütleyeceğiz" gibi itirazlar duyar gibiyiz. Bu, kadın çalışmasının önemini anlayamamak olur ancak. Partinin Kürdistan topraklarında umut haline gelebilmesi, gelişmesi, büyümesi kitlesini arayan partiden kitlenin aradığı parti haline gelebilmesi için, olağanın üstünde enerjimize ihtiyaç duymaktadır. Bunu yaratabilmek, öncelikle misafir konuk ruh halinden çıkıp, işin sahipleri olarak alanlarımızda derinleşmeyi gerektirir. Sorunların tespiti, politik gelişmelere duyarlılık ve buna bağlı olarak politika üretmek, elimizdeki bir dizi aracı hakkıyla değerlendirmek ilk yapılması gerekenler olarak duruyor. Bulunduğumuz alanda, her çalışma biriminde, onun gereklerine uygun konumlanmak esastır.

Alanın özgünlüklerini bilmenin yanında, Kürt kadınının tarihsel -toplumsal gelişmede ki yerini anlamak gelişim çizgisini iyi analiz etmek gerekir.

Hali hazırda var olan, yada kurulaacak, dolaylı-dolaysız örgütler partinin kendini kitleler içinde büyütme ya da yeni alanlara açılması perspektifine bağlı olarak köprü işlevi olacaktır. Bu nedenle partinin emekçi kadınlar içindeki etkinliğinin güvencesi, çalışmanın istikrarı ve partiye taze kan akışının sağlanması bakımından da anlamlı ve önemlidir.

Demokratik kadın çalışması komünist kadın çalışmasının bir kitle örgütlenme biçimidir. Kanalların ayrılığı büyümek ve genişlemek içindir. İki ayrı kanalda yürüyen çalışma birbirini geliştirmeye hizmet etmeli. Tam da bu nedenle demokratik kadın çalışmasının derinleştirilmesine ihtiyaç vardır. Burada biçimsel, işlevsiz, oluşturulan komisyonlardan, tabela örgütlerinden bahsetmiyoruz. Tamamen işlevli, amacına uygun kurum ve örgütler kurmak ve varolanları işlevli hale getirmek yapılması gerekendir. Bu konuda kendi pratiklerimizi sorgulayalım. Bu konuda birkaç sorumuz olacak; Mardinli NÇ'nin yaşadığı tecavüz karşısında tutumumuz ne oldu? ya da Van Özalp ilçesinde eşi tarafından vahşice yakılan 7 aylık hamile Nazime Alır'a yapılanlar sizin gündeminizde nasıl yer aldı. Amed'de saldırıya uğrayan analarımızın saçlarından sürüklenerek, taciz edilmeleri sizde nasıl bir eylemli tepki yarattı? Halkımızın bir sözü 'ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz 'der sizce de öyle değil mi? Pratiğimiz herkesin malumu olan ve partimizin Kürdistan'da ki siyasal hedefleri ve rolüyle örtüşmemektedir. Bunu değiştirebilmek elimizde. Tekrara düşme adına da olsa söylemek gerekiyor ki, ilk adım olarak işlevli örgüt ve kurumlar oluşturmakla başlayabiliriz. Demokratik kadın çalışması en geniş kadın kitlesine ulaşıp, sorunları karşısında etkin politikalar üretip, kadının kendi yaşamı için söz söyleyip ileri çıkmasında rol oynayacaktır. Demokratik kadın çalışması aynı zamanda sosyalist yurtsever komünist kadın çalışması için enerji açığa çıkaracaktır. Bu enerjiyi alabilmek için mevcut demokratik kadın çalışmasının geliştirilmesi zorunluluktur. Ne var ki, hali hazırda adeta bitkisel hayata giren alanlarımızdaki demokratik kadın çalışmasının geldiği yer en başta biz kadınların sorumluluğunda değil mi? İşe önce kendi alanlarımızdaki demokratik kadın çalışmasını yeniden ayağa kaldırarak başlamak zorundayız.

Kimseden icazet beklemeden birkaç adım birden öne çıkıp özgürlüğümüz için gerekli koşuya başlayalım. Öyle ise, büyük bir aşkla, tutkuyla, heyecanla sarılalım özgürlük mücadelemize. Kürt kadınının özgürleşmesinde Zilan, Berivan, Sema, Beritan, Helin'lerden devraldığımız mirasla, özgür Kürt kadınını yaratma mücadelesini büyütelim.

Yüzleşmeye çağrı!

Parti emekçiliğinde ve savaş siperlerinin en önünde ye aldığımız kadar, politika üretiminde de en önde yer alalım. 3. kongreden bu yana gelinen süreçte, partimiz kendi engellerine savaş açmış durumda. Bu savaşın olumlu kazanımlarıyla birlikte yürüyoruz. Partimiz, tüm kolektif bireylere 'kendinizi aşın' çağrısında bulunuyor. Partimizin bu çağrısı sosyalist yurtsever kadınlar açısından da bir talimattır. Bu da kendimize aynada bakmak yani yüzleşmekle sağlanır. Geri yanlarımızla, zaaflarımızla, açmazlarımızla yüzleşmek ve onlara savaş açmaktır. Yenilenmenin ilk adımı budur. Savaşı kazanmamızın güvencesi ise, kararlılık ve iradede somutlaşır. Komünist özgür kadın olmak için, devrimciliği belli anlarda, alanlarda sınırlandırmadan tüm yaşamımızda, hayata geçirme mücadelesini süreklileştirmekle mümkündür. Her birey her devrimci kadın kendisinden başlayarak devrimi yaratmak zorundadır. Parti kolektifini bir orkestra gibi düşünürsek, bu orkestranın ses uyumu esastır. Bu ses uyumunun devamında ise, her birimize her bireye büyük ve tarihsel görev düşüyor.

 

 

Arşiv

 

2017
Eylül
2010
Mayıs Ocak
2008
Ocak
2005
Aralık
2004
Ekim Ağustos
Mart
2003
Ekim Temmuz
2002
Ocak
1998
Ekim

 

ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜMÜZDE BİR ADIM DAHA ÖNE
fc Share on Twitter
 

Geride bıraktığımız yakın süreç, partimizin tüm kuvvetleriyle birlikte, ateşli, coşkulu, iradi, savaşma ve kazanma kararlılığının her anlamda pekiştirildiği bir süreç oldu.

Onuncu yılında büyük bir coşkuyla süren bu yürüyüş, Türkiye ve Kürdistan işçi-emekçi yığınlarına gelecekten yana umudu taşımanın adı olduğu kadar partimizi, kitlelerin zihninde meşrulaştırmanın, sosyalizm rüzgarını yaymanın da adı oldu.

Geleceği örme yürüyüşümüz, kendi sınırlarını aşan, yetmezliklerimize, bizi kör karanlıklara çeken prangalarımıza karşı savaşma gücünü bilediğimiz ve çıtayı yükselttiğimiz bir mücadele dönemi olarak devam ediyor.

Siyasal gelişmede belirgin bir düzey yakalayan Kürdistan çalışmamızın, sıçramalı bir gelişim yaşayabilmesi için, her alanda olduğu gibi, özellikle kadın çalışmasında da belirgin bir mesafe kat etmesine ihtiyaç var.

Ülkemizin ve Ortadoğu'nun gündemindeki önemli politik, ideolojik ve örgütsel sorunlara her alanda önderleşme iddiasındaki bir partinin tarzıyla yaklaşmak, bunun gereklerini yerine getirmek Kürdistan parti örgütümüzün varlık nedeni ise, sosyalist yurtsever kadınların da kendini buna göre örgütlemesi bir zorunluluktur.

Prangaları kırmak!

Sosyalizmde hedef insanın kurtuluşu ve bundan bağımsız olmayan kadının kurtuluşudur. Bu zorunluluğu kavratmak sosyalist yurtsever kadının görevidir. Zorunluluğun kavranıp kavratılması eyleminde amaç, hedef kitlemiz olan, yoksul, işçi-emekçi-genç Kürt kadının nesne değil, işin öznesi olduğudur. Kadınlar işin öznesi olduğu sürece, değişip değiştirebilir, yeniyi üretme eylemi içinde yer alabilir.

Ulusal özgürlük mücadelesi, Kürt toplumsal yapısı içinde en çok kadını özgürleştirmiş, evinin o "kutsal" eşiğinden çıkarıp kendisi ve ulusunun özgürlüğü için savaşma gücü ve bilinci sağlamıştır. Bu değişimi yaşayan kadın, savaşımın her alanında var olmaya başlamıştır. Faşizmin her türlü işkencesine, tecavüzüne göğüs germiş ve saldırılara rağmen ulusal savaşımın temel gücü olarak, sokakta, feda eyleminde, omuzda silah dağda, yerini almaktan geride kalmamıştır.

Halkımız yıllardır sömürgeci faşist diktatörlük tarafından vahşetin ve zulmün cenderesi altında tutularak özgürlük düşünden vazgeçirilmeye çalışılıyor. Sömürgecilik bu hedefini yerine getirmek için hiçbir yöntemden vazgeçmedi, başarılı olamadığında suyu bulandırmaya çalıştı. Kürdistan topraklarında on yıllarca süren ulusal özgürlük savaşının, tamamlanamadan yenilgiyle sonuçlanması, tahribatlar yarattı. Bununla birlikte sömürgecilik, çürütme, yozlaştırma, düşkünleştirme politikalarını halkımızın; özelde gençliğin ve kadınlarımızın üzerinde yoğunlaştırıyor, bugün ve gelecek için planlar yapıyor. Sömürgeci faşist diktatörlük biliyor ki, gençlik ve kadınlar bir savaşımı başarıya götüren temel dinamiklerdir. Ve yine biliyor ki; onurunu yitiren kişi ne ulusal, ne sınıfsal mücadele içinde yer alamaz, savaşma gücü bulamaz.

Gücüne güvenmek!

Yenilgi koşullarında çalışmalarımızı derinleştirmeye çalışıyoruz ve gittiğimiz her kapıdan emekçi halkımızın destek ve sempatisiyle dönüyoruz. Halkımız ulaştığı bilinç düzeyi ve birikimiyle yarattığı değerleri sahipleniyor, ona sahip çıkanlara destek veriyor. Bu süreçlerin toplamında kadınlarımız işin başlıca öznesi olmuşlardır. Bu dönemin bir emek süreci olduğunu unutmamak gerekir. Tüm bu yoğunluklu çalışmalar içerisinde biz sosyalist yurtsever kadınlar da değişen, değiştiren bir duruş sergiledik.

Etkin bireyler haline gelebilmek için, yaşamın üretiminde ve yönetiminde daha fazla aktif olmalıyız. Bu geleceğin kadınını yaratmak için zorunluluktur. Bugünden kadını değiştirmek, ve kadının kurtuluş mücadelesini büyütmek sosyalist toplumun inşasında temel köşe taşıdır. Bu aynı zamanda gelecek eşit toplumu kurmaktır. Kapitalizmin yarattığı, pasif, edilgen, soru sormayan, içe kapanık, iddialardan uzak, kadın tipini böyle aşabiliriz.

Kendini aşmak geri olandan kopuşmak

Hedefe varabilmek için önce hedefi netleştirmek ve ona ulaşmanın gereklerini yerine getirmek gerekir. Marks'ın dediği gibi "bizi harekete geçiren daima arzu ve umuttur". Hayatın neresinde yer alırsanız alın istemeden, arzulamadan, amacınıza ulaşmanız, onu elde etmeniz imkansızdır. Bu devrimci birey bakımından da geçerli ve olmazsa olmaz olandır.

Hedefiniz ne? Ya da gelecekten yana umutlarınız neler?

Zulmün, zorbalığın, vahşetin, sömürünün, sefaletin, açlığın saltanatına son vermek mi!

Yüzyılların yarattığı zincirleri kopartmak mı?

Toplumsal ilişkilerde değişen, değiştikçe üreten, dönüştüren bir kadın olmak mı? Eşit, adil onurlu bir yaşam kurmak mı?

Özcesi, dünyayı değiştirmek mi hedefiniz?

Evetse cevabınız, öncelikle kendinizden başlayarak bu eylemi gerçekleştirmelisiniz.

Örgütlülük düzeyini yükseltelim

"Kadının özgür olmadığı bir toplum özgür değildir" sözünü içselleştirerek, Kürdistan topraklarında demokratik ve sosyalist yurtsever kadın çalışmasının büyütülüp genişletilmesi yönünde, enerjimizi toparlayıp ileri çıkmalıyız. "Bu kadar yoğun işin içinde bir de kadın çalışması mı örgütleyeceğiz" gibi itirazlar duyar gibiyiz. Bu, kadın çalışmasının önemini anlayamamak olur ancak. Partinin Kürdistan topraklarında umut haline gelebilmesi, gelişmesi, büyümesi kitlesini arayan partiden kitlenin aradığı parti haline gelebilmesi için, olağanın üstünde enerjimize ihtiyaç duymaktadır. Bunu yaratabilmek, öncelikle misafir konuk ruh halinden çıkıp, işin sahipleri olarak alanlarımızda derinleşmeyi gerektirir. Sorunların tespiti, politik gelişmelere duyarlılık ve buna bağlı olarak politika üretmek, elimizdeki bir dizi aracı hakkıyla değerlendirmek ilk yapılması gerekenler olarak duruyor. Bulunduğumuz alanda, her çalışma biriminde, onun gereklerine uygun konumlanmak esastır.

Alanın özgünlüklerini bilmenin yanında, Kürt kadınının tarihsel -toplumsal gelişmede ki yerini anlamak gelişim çizgisini iyi analiz etmek gerekir.

Hali hazırda var olan, yada kurulaacak, dolaylı-dolaysız örgütler partinin kendini kitleler içinde büyütme ya da yeni alanlara açılması perspektifine bağlı olarak köprü işlevi olacaktır. Bu nedenle partinin emekçi kadınlar içindeki etkinliğinin güvencesi, çalışmanın istikrarı ve partiye taze kan akışının sağlanması bakımından da anlamlı ve önemlidir.

Demokratik kadın çalışması komünist kadın çalışmasının bir kitle örgütlenme biçimidir. Kanalların ayrılığı büyümek ve genişlemek içindir. İki ayrı kanalda yürüyen çalışma birbirini geliştirmeye hizmet etmeli. Tam da bu nedenle demokratik kadın çalışmasının derinleştirilmesine ihtiyaç vardır. Burada biçimsel, işlevsiz, oluşturulan komisyonlardan, tabela örgütlerinden bahsetmiyoruz. Tamamen işlevli, amacına uygun kurum ve örgütler kurmak ve varolanları işlevli hale getirmek yapılması gerekendir. Bu konuda kendi pratiklerimizi sorgulayalım. Bu konuda birkaç sorumuz olacak; Mardinli NÇ'nin yaşadığı tecavüz karşısında tutumumuz ne oldu? ya da Van Özalp ilçesinde eşi tarafından vahşice yakılan 7 aylık hamile Nazime Alır'a yapılanlar sizin gündeminizde nasıl yer aldı. Amed'de saldırıya uğrayan analarımızın saçlarından sürüklenerek, taciz edilmeleri sizde nasıl bir eylemli tepki yarattı? Halkımızın bir sözü 'ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz 'der sizce de öyle değil mi? Pratiğimiz herkesin malumu olan ve partimizin Kürdistan'da ki siyasal hedefleri ve rolüyle örtüşmemektedir. Bunu değiştirebilmek elimizde. Tekrara düşme adına da olsa söylemek gerekiyor ki, ilk adım olarak işlevli örgüt ve kurumlar oluşturmakla başlayabiliriz. Demokratik kadın çalışması en geniş kadın kitlesine ulaşıp, sorunları karşısında etkin politikalar üretip, kadının kendi yaşamı için söz söyleyip ileri çıkmasında rol oynayacaktır. Demokratik kadın çalışması aynı zamanda sosyalist yurtsever komünist kadın çalışması için enerji açığa çıkaracaktır. Bu enerjiyi alabilmek için mevcut demokratik kadın çalışmasının geliştirilmesi zorunluluktur. Ne var ki, hali hazırda adeta bitkisel hayata giren alanlarımızdaki demokratik kadın çalışmasının geldiği yer en başta biz kadınların sorumluluğunda değil mi? İşe önce kendi alanlarımızdaki demokratik kadın çalışmasını yeniden ayağa kaldırarak başlamak zorundayız.

Kimseden icazet beklemeden birkaç adım birden öne çıkıp özgürlüğümüz için gerekli koşuya başlayalım. Öyle ise, büyük bir aşkla, tutkuyla, heyecanla sarılalım özgürlük mücadelemize. Kürt kadınının özgürleşmesinde Zilan, Berivan, Sema, Beritan, Helin'lerden devraldığımız mirasla, özgür Kürt kadınını yaratma mücadelesini büyütelim.

Yüzleşmeye çağrı!

Parti emekçiliğinde ve savaş siperlerinin en önünde ye aldığımız kadar, politika üretiminde de en önde yer alalım. 3. kongreden bu yana gelinen süreçte, partimiz kendi engellerine savaş açmış durumda. Bu savaşın olumlu kazanımlarıyla birlikte yürüyoruz. Partimiz, tüm kolektif bireylere 'kendinizi aşın' çağrısında bulunuyor. Partimizin bu çağrısı sosyalist yurtsever kadınlar açısından da bir talimattır. Bu da kendimize aynada bakmak yani yüzleşmekle sağlanır. Geri yanlarımızla, zaaflarımızla, açmazlarımızla yüzleşmek ve onlara savaş açmaktır. Yenilenmenin ilk adımı budur. Savaşı kazanmamızın güvencesi ise, kararlılık ve iradede somutlaşır. Komünist özgür kadın olmak için, devrimciliği belli anlarda, alanlarda sınırlandırmadan tüm yaşamımızda, hayata geçirme mücadelesini süreklileştirmekle mümkündür. Her birey her devrimci kadın kendisinden başlayarak devrimi yaratmak zorundadır. Parti kolektifini bir orkestra gibi düşünürsek, bu orkestranın ses uyumu esastır. Bu ses uyumunun devamında ise, her birimize her bireye büyük ve tarihsel görev düşüyor.