01 Ocak 2009 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 77 Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP), 14 Aralık’ta İstanbul Tuzla’da “İş Cinayetleri, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Konferansı” adıyla bir konferans düzenledi. Konferansa İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Bursa, Zonguldak, Adana, Antakya ve Antep’ten ve tersane, tekstil, yapı, kot taşlama, maden, metal, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi çok sayıda sektörden 250 işçi ve emekçi katılarak, Tekstil-Sen, Limter-İş, Eğitim-Sen gibi sendikalar ve ESP’yle birlikte sorunlarını ve taleplerini tartıştılar. Konferans salonunda, 1999 yılında işkenceyle katledilen işçi önderi Süleyman Yeter ve konferanstan kısa süre önce iş cinayeti sonucu yaşamını yitiren Erdal İnceyol’un fotoğrafları ile çeşitli pankart ve resimler asıldı. ESP temsilcisi, yaptığı konuşmada, Erdal İnceyol’un ölümüyle birlikte Tuzla tersanelerinde iş cinayetleri sonucu yaşamını yitiren işçilerin sayısının 115’e çıktığını vurguladı ve süregiden ekonomik krizin sonucunda iş cinayetlerinde artış olabileceğini belirtti. Konferansı örgütleme nedeni olarak ise, ESP’nin, iş cinayetlerine karşı mücadelede sendikaların yalnız olmadığını ve gerek iş cinayetlerinin, gerekse meslek hastalıklarının sadece sendikaların işi olmadığını göstermek istediğini açıkladı. Bu sorunu çözmek için emek örgütlerinin ve siyasi partilerin ortak sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirten ESP temsilcisi, işsizliğe, iş cinayetlerine ve meslek hastalıklarına yol açanın kapitalizm olduğunu ve sermayenin ilgilendiği tek şeyin işçileri sömürerek kendi çıkarlarını güvencelemek olduğunu vurguladı. Konuşmada, bu nedenle işçilerin, sağlığını ve yaşamını korumak için sınıf mücadelesini ve kapitalizme karşı sosyalizm bayrağını yükseltmesi gerektiği belirtildi. İş cinayeti ve meslek hastalıkları mağdurlarının sunduğu tebliğler de dahil, konferansa sunulan tebliğlerde, iş cinayetlerinin kapitalist sistemin bir gerçekliği olduğu, bu cinayetlerin Türkiye dışında da yaşandığı ve bir kader olmadığı belirtildi. İLO raporlarına göre; dünyada her yıl 1 milyon 200 bin kişinin iş cinayetleri veya meslek hastalıkları sonucu yaşamını yitirdiği, dünyada bu konuda üçüncü, Avrupa’da birinci sırada yer alan Türkiye’de, her 7 dakikada bir iş cinayetinin gerçekleştiği ve her gün ortalama 3 işçinin bu nedenle yaşamını yitirdiği anlatıldı. Artan esnekleşme, kuralsızlık ve kayıt dışılığın, uzun çalışma saatlerinin, ölümle sonuçlanan iş cinayetlerinin nedenleri olarak sıralandığı tebliğlerde, taşeron sistemin de önemli bir rol oynadığına dikkat çekildi. Konferansın sonunda kabul edilen sonuç bildirgesinde ise, ekonomik kriz koşulları altında işçi ve emekçilere yönelik saldırıların artış göstereceği, bu nedenle militan bir işçi hareketinin yaratılmasının ve mücadelenin yükseltilmesi ve birleştirilmesinin son derece önemli olduğu vurgulandı. İşçiler, iş cinayetleri ve meslek hastalıklarına yol açan risk ve koşullar üzerine teknik, tıbbi ve hukuki bilginin merkezileştirilmesi ve bu meslek hastalıklarının erken teşhisi gibi bazı taleplerini de ifade ettiler. Ayrıca iş cinayetlerini ve meslek hastalıklarını engellemek için gerekli güvenlik önlemlerini almayan patronlara yönelik gerçek bir denetim ve cezalandırma istediler ve bu alana yönelik bağımsız bir kontrol komisyonu ihtiyacına ve ilgili davaların gözlemlenmesi ve katılım ihtiyacına dikkat çektiler. Ayrıca 4857 sayılı yasa ve keyfi iş koşullarını yasallaştıran diğer yasaların iptali ve kayıtsız ve sigortasız çalışmanın ve çocuk işçi çalıştırmanın yasaklanmasını için mücadele yürüteceklerini açıkladılar. İşçiler, daha iyi iş koşulları için örgütlenmenin en iyi yolu olan sendikalarda çalışma ve örgütlenme önündeki tüm engellerin kaldırılmasını da istediler. Bunlara ek olarak kadın işçilerin, tarım işçilerinin ve ırkçı sovenist saldırılara maruz kalan Kürdistanlı işçilerin sorun ve talepleri de konferansta konuşulan diğer başlıklar arasında yer aldı. İş Cinayetleri, İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı Konferansı değişik sektör ve bölgelerden işçileri bir araya getirmek bakımından olduğu kadar, işçi ve emekçilerle devrimci ve sosyalistleri de bir araya getirmek bakımından önemli bir adım oldu. Ekonomik krizin derinleştiği bu süreçte mücadeleyi güçlendirmek ve birleştirmek ve sosyalizm bayrağını yükselterek kapitalizmi teşhir etmek her zamankinden de daha büyük önem kazanmaktadır.
|