Kadın Kitlelerine Hücum
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Partinin Sesi / Sayı: 43 / Ocak – Şubat 2004


Son dönemde belirgin biçimde demokratik kadın hareketinin geçmişe nazaran bir dinamizm kazandığını gözlemliyoruz. Farklı bir ideolojilerden beslenen kadın kurumlarında ‘eşitsiz' de olsa, bir "eğilim" halinde toparlanma, araçlar üzerinden müdahale etmekte bir ilerleme kaydediliyor. Kadın platformları değişik talep ve bölge esasına dayalı yeni biçimlerle karşımıza çıkıyor. Ard arda açılan kooperatif ve benzeri araçlarla kadın emeğini etkinleştirme, çalışırken meslek edinme, okuma yazma gibi kursların da sayısı artıyor.
Kimi devrimci örgütlerin ve küçük burjuva reformist partilerin politik ve teorik yayın organlarında kadın sorunu "nicelik" ve "nitelik" bakımdan daha etkin tartışılmaya başlandı. Yayınlarda kadınlara ayrılan sayfaların sayısı her geçen gün artıyor. Açık ki, "münferit" denilemeyecek bu durum, bir "eğilim" olarak tanımlanmayı hak ediyor.
(Emekçi) kadınlar içerisinde politik saptamamız odur ki, bir örgütlenme eğilimi gelişiyor. Özellikle yoksul işçi, emekçi semtlerinde, sendikalarda ve tabii ki üniversiteli genç kadınlar içerisinde bu eğilim daha belirgin bir biçimde gözlemlenebilmektedir. Tam da burada bu eğilimin yönünü komünist kadınlara ve onların etkin olduğu demokratik örgütlenmelerine nasıl çevireceğimiz sorusu gündeme giriyor.
"...Öznesi ve nesnesi iyice belirginleşen ve bağrında geleceğe dönük gelişme potansiyeli taşıyan bir kadın kitle hareketinin serpilmekte olduğudur" tespitini yapmış olmakla bir ihtiyaca da işaret etmiş oluyoruz. İhtiyaç mevcut örgütlenme eğiliminin yönünü savaş kurmayının öncülüğünü çektiği alanlara akıtmak ve buradan güç alarak kadın kitle hareketinde de bir sıçrama yaratabilmektir.

Alışkanlıkları Yıkmak

"En geniş kadın kitlelerinin bütünsel katılımı olmadan hiçbir toplumsal değişim mümkün olamaz" (Lenin) sözünü sıkça dillendiririz. En geniş kadın kitlelerine yüzünü dönmek ne kadar somut bir ihtiyaçsa, bu ihtiyacı giderebilmek için de her şeyden önce kendimize kendi gerçekliğimize eleştirel bir gözle bakabilmek o derece elzemdir. Burada ilk adım örgütlenmeyi kendimizden başlatmaktan geçiyor. Farklı ideolojiden beslenen kitleleri kucaklayabilmek için her şeyden önce "bütünden" neyle "ayrıldığımızı" bilince çıkarabilmeliyiz. Elbette ideolojik sağlamlığımızın gücü bu alanda sıçrama yaratabilmemiz için bir zemin yaratıyor. Ve yine, "kadın" sorunu ve örgütlenmesindeki özellikle son iki yılda attığımız adımlar zeminimizi güçlendiriyor. Ancak bu yeterli olmayacaktır. Derdimiz kendimiz için değil kitleler için örgütlenmekse, bu her şeyden önce politikamıza ve alanımıza hakimiyetle başlayacaktır. Ve yine burada gelecek görüş açımızın berraklığı, politik öngörü duyarlılığımızın gelişkinliği de bir o kadar önemlidir. Kitlelerin günlük yaşamındaki talep ve isteklerine yaklaşımımızdaki farklılıklar ve tam da bu noktadaki politik derinlikten güç alacağız. Böylesi bir adım için parolamız açıktır. Örgütlenmeyi kendimizden başlatmak önemlidir. Ama özel olarak kitlenin örgütlenmesi için örgütlenme şiarımızdır. Bütünün parolası yönümüzü aydınlatacaktır. Kadının kurtuluş mücadelesinde sosyalizmin ışığında kadın kitlelerine hücum!
Evet biz komünist kadınlar, pratik örgütlenmedeki her adımda bu parolayı temel alarak yükselebileceğimizi unutmayacağız. Ve biz bu sorunu demokratik kadın alanında çalışan komünist kadınlara yani sadece onlara havale edemeyiz. Bu doğrudan tek tek her komünist kadının görevidir ve kolektif açısından genel bir sorumluluk olarak tanımlanmalıdır.
Bu her şeyden önce alışkanlıklarımızı yıkmak, dar pratikçiliği devrimci bir yöntemle aşmak, yüzümüzü en geniş kadın kitlelerine ve onları yaşam alanlarına ve tabii ki onların günlük yaşamsal sorunları karşısındaki talep ve isteklerine dönmek demektir. Daha önce de vurgulandığı gibi "unutulmamalıdır ki demokratik kadın çalışması kolektifin kuleler üzerindeki etkisini değerlendirmek için değil, kitleler üzerinde kolektifin değerlendirebileceği bir etki yaratmak için vardır."

Daha Fazla Örgüt/İrade

En geniş kadın kitlelerini doğrudan kadın kitle örgütlerinde örgütleyebilmek için somutu tanımlamadan önce birkaç vurguya ihtiyaç var. Devrime ve özel olarak komünist kadınların kadın kurtuluş mücadelesine adanmış kadro ihtiyacı açıktır. Kadrolaşma ancak ve ancak kitleselleşme adımlarıyla, yönümüzü kitlelere dönmekle mümkündür.
Eğer çevremizde kolektifin demokratik ve devrimci kadın çalışmasına ve genel hareketine kazanılmış kadın kitleleri yoksa, kadro adaylarınız da yok demektir. Bunun için kendimizi örgütlemek kadar, kitleyi örgütlemenin de somut bir zorunluluk olduğu açıktır.
Burada her şeyden önce örgütlenmede somut ve bir o kadar da denetlenebilir planlarla hareket etmek zorundayız. Burjuva ideolojisinin kadın örgütleri üzerindeki bütün etkileriyle ideolojik teorik ve pratik mücadele bir zorunluluktur. Var olan eğilim ancak bir "örgüt" çatısı altında ve doğrudan komünist kadınların yönlendiriciliğinde süreklileştirilmiş istikrara kavuşturulabilir. Kadınların kendi maddi çıkarlarına kesinlikle zıt olan burjuva ideolojisinden etkilenerek, onun saflarında siyasallaştırmalarının nedenlerini çözümlemeliyiz. Mutfağa, çocuk ve yatak odasına sıkıştırılmış kadınların geleneksel bilinç biçimlerinden ne kadar derin etkilendiklerini biliyoruz. Keza geniş emekçi kadın kitleleri için dönem dönem geleneksele sarılmak eğiliminin bir kurtuluş gibi algılandığı da gerçektir. Biz komünist kadınları çok yönlü bir mücadele bekliyor. Kadınlık toplumsal bir olgu. Ve biz, burjuva ideolojisi eliyle bizzat beslenen öğretilmiş toplumsal kadınlığı, komünist bakış açısıyla yine toplumsal zeminde paramparça etmeliyiz.
Biz komünist kadınların görevi; demokratik kadın hareketinin öncüsü olarak onun taleplerinin pasif birer savunucu olmak asla değildir. Biz, demokratik kadın hareketinin bütün çıkarlarını temsil hakkını kendinde gören, hedeflerini belirleyen, hareketini yönlendiren, politik görevlerini işaret eden ve politik ideolojik olarak bu alandaki mücadeleyi yükseltenler olmalıyız.
İşçi ve emekçi kadınların kurtuluşu, bizzat kendileri tarafından kazanılmak zorunda. Bizim temel görevimiz işçi, emekçi, ezilen kadınların devrim saflarında politik örgütlenme ve gelişimini sağlamaktır. Ve biliyoruz ki, "tarihte hiçbir sınıf bir hareket örgütlemeye ve yönetmeye muktedir, sivrilmiş temsilciler ve politik liderler yetiştirmeksizin iktidara gelmemiştir." Evet, kadın komünistlerin kadınların, kurtuluşu mücadelesinde öne çıkması gerekiyor. Bunun için her komünist kadın özel olarak görevlendirilmeyi beklemeksizin gönüllü olmalıdır.
Dar propagandadan çıkıp, geniş kitle ajitasyonu ve geniş politik ajitasyona geçmeliyiz. Bu temel yöntemimizdir. Bir yandan hareketin genişlemesi için çalışırken, diğer yandan da aynı zamanda gelişme ve genişlemeye ayak uydurmayı başaran örgütler inşa etmeliyiz.
Örgütlenmek için asla geç kalınmamıştır. Geniş emekçi kadın kitlelerine önderlik için politik etkiyi yaratmalı ve bunu mutlaka kadın kitle örgütleri aracılığıyla fiziki bağa dönüştürmeliyiz.
Önderleşme dediğimiz şey, politik etkiyi kabalaştırmaktan, ideolojik etkimizi genişletmekten ve daha büyük mücadelelere girişmekten geçiyor. Yapmamız gereken kadın kitlesinin bilinç ve örgütlenme eğilimini, mücadele istek ve kararlılığını, talep ve sorunlarını anlama ve yanıtlama çabasında somutlaşan siyasi, organik ilişkidir. Bu ilişki de, doğrudan komünist kadınların başını çektiği doğrudan ve dolaylı politik örgütler üzerinden kurulacaktır.

Kadın Kitle Örgütleri İçin

Kitle örgütlenmesi ile öncünün örgütlenmesi iki ayrı örgütlenme düzey ve sorunudur. Burada kadın kitle örgütleri için yapılacak temel yanlış, şablonlar çizmektir. Kalıcı ya da geçici, varlığı, yaşama zamanı belirli ya da sürekli; bizim devrimci/demokratik kadın kitle örgütlerine ihtiyacımız var. Bunun için ilk olarak bugüne gelen bütün devrimci/demokratik (kadın-kitle) örgüt ve mücadele biçimlerini tanımak, incelemek, bunlardan yararlanmak zorundayız. Bu her şeyle birlikte öngörümüzü de güçlendirecektir. Pusulamızın ibresi önderliğimizin çizdiği rotadan, ilerleyerek daima işçi, emekçi ezilen kadın kitlelerini göstermelidir.
Burada işçi, emekçi kadınların yaşam alanlarındaki burjuva ideolojik siyasal kuşatmayı kırmak esas amaçtır. Fikirlerimizin bir güç olması için kadın cephesinde kitleselleşmeliyiz. Bunun için kadın işçiler ve emekçiler arasında süreklileşmiş bir mücadele yaratmalıyız. Kadın yığınlarına dönük süreklileşmiş bir politik faaliyet yürütmek ihtiyaçtır. Komünist kadınların emekçi kadınlar arasındaki devrimci olanakları görmesi ve bunları görünür kılması gerekiyor. Bıkıp usanmadan., bitip tükenmeyen bir enerjiyle örgütlenmek...
Emekçi kadın kitlelerine ulaşmanın önündeki bürokratik yabancılaşmanın tüm yönleriyle savaş. Kapitalizmi yıkmak mı istiyoruz. Biz kadınların bir nedeni daha var. Kapitalizm kadını iki kez sömürüyor. Biz işte o temeli yıkacağız. Formüllere ihtiyacımız yok. Biz komünist kadınlar tarihsiz değiliz. Geleceği, geçmişimizin izlerinde bulabiliriz. Yaşanmış deneyimler gösteriyor ki, kadın kitle örgütlenmeleri konusunda azımsanmayacak örnekler mevcuttur. Dönemin öne çıkardığı örgüt biçimleri belirgindir. Bunlar tam da toplumsal yaşam alanlarında doğrudan müdahale eden kurumlar olmalıdır. Kadınlara ev dışında soluk alabilecekleri alanlar açmalıyız. Örneklerimiz çok; kooperatifler, kadın sağlığı danışma merkezleri, kadın sendikaları, dernek ve sendika kadın komisyonları, emekçi kadın platformları, kadın kültür merkezleri, kadın kurumları, platformları, meslek edindirme kursları, okuma yazma kursları, sanat ve kültür atölyeleri, özel kadın yayınları, dayanışma evleri, şiddete karşı koruma merkezleri, kolektif imalathaneler, kadın kütüphaneleri, kadın kahvehaneleri ve daha birçoklarıyla kurumlaşma ve örgütlenme alanları genişletilebilir.
Bizim yalnızca kadınların oluşturduğu kadın kitle örgütlenmelerine ihtiyacımız var. Kadınların tüm yeteneklerini genel olarak devrimin hizmetine sunması bize yetmemeli, kadın kitlelerinin geleceği sosyalizmle özdeşleştirerek bu safta derinleşmesini sağlamalıyız.
Kadın kitle örgütleri öncü için değil, kadın kitleleri içindir. Burada tek tek her işçi ve emekçi işçi kadının yetenek ve enerjisinin açığa çıkarılması ve doğrudan yönetim ve karar mekanizmalarında yer almalarının teşviki ve yine bunu güvenceleyecek ek yöntemlerin geliştirilmesi gerekiyor. Biz komünist kadınların dahi öne çıkmak için teşvike ve desteğe ihtiyaç duyduğumuz ortadayken, işçi ve emekçi kadınların bizim yönlendiriciliğimize ihtiyaçlarının düzeyi sanırız tahmin edilebilir. Önemli olan onların adına biz komünist kadınların konuşması ve mücadele etmesi değil, bir kadın kitle hareketinin içerisinden kadınların öne çıkması, etkinleşmesidir.
Bu örgütlerde ve genel olarak devrim mücadelesinde kadın kitlelerinin mücadelenin tüm süreçlerine ve karar mekanizmalarına örgütlü ve bilinçli katılımını sağlamalıyız. Biz kadın kitle örgütlerindeki genel çalışmayı da onların ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda örmeliyiz.
Sosyalizm yalnızca bir toplumsal düzen ve ideoloji değil, aynı zamanda bir yaşama biçimidir Biz sosyalizm için mücadele yürütürken, sorunun çözümüne bugünden yanıtlar arayacağız. Bunun yolu kadınları kitleler halinde siyasal mücadelenin içine çekme başarısından geçiyor.
Burjuvazi emekçi kadına siyaset mekanizmasında yer verirken, esas amacı hareketine motivasyon kazanmaktır. Hiçbir zaman emekçi kadınların ihtiyaçlarına çözümü içermez. Bu doğasına da aykırıdır. Sınırlı reformlar ve haklar da emekçi ve işçi kadınları için yetmiyor yetmeyecek de. Biz komünist kadınlar biliyoruz ki, kadınları siyaset mekanizmasının içine doğrudan almak gerekiyor. Ve sadece motive edici bir güç olarak değil. Somut bir irade olarak. Bunun başarılmasında da öncelikle biz komünist kadınların iradi mücadelesine bağlıdır.
Demokratik kadın örgütlülüğünü geliştirmek, büyütmek, yaymak; çeşitli alanlarda kadın kitlelerinin örgütlenmesini sağlayacak değişik araçlara başvurmak; tüm bu çalışmalar içinde komünist kadınları kitlelerin önderliğine yükseltmek ve sözcüğün ruhuna uygun komünist; kadın önderlerin yetişmesini sağlamak için ısrarla, cesaretle, devrimci tutkuyla yola devam.
Kitlelere ve özel olarak da kadın kitlelerine hücum!