VI. BÖLÜM: KİTLESİNİ ARAYAN PARTİ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

VI. BÖLÜM: KİTLESİNİ ARAYAN PARTİ

 

Kitlelere Hücum

 

Dıştan bakan her tarafsız gözlemci, "kitlesini arayan parti" tanımının, partinin "şu an"ki varoluş gerçekliğine objektif olarak denk düştüğünü rahatlıkla saptayabilir. III. Kongre'den günümüze parti gerçekliği, dikkat ve enerjisini git gide artan bir tempo ile işçi sınıfı ve emekçilere, ezilen milyonlara yöneltmiş olmasıyla belirlenir. Emekçi milyonlara yönelimin aracı olarak kitle ajitasyonunu örgütleme yolundaki yorulmak bilmez çaba, öncünün politik enerjisini misliyle uyandırırken, politik duyarlılık ve refleksini çarpıcı biçimde biler, yalınlaştırır. Politik atılım bu dönemin en temel gerçeğidir. Fakat parti gerçeği bundan daha fazla bir şeydir. Çünkü aynı zamanda ideolojik ve örgütsel bir atılım içerisindedir parti.

Devrimci dönüşüm ve yenilenme, önderleşme iddiası III. Kongre sonrası partinin varoluşunun başlıca düzlemlerinde kendini güçlü bir biçimde gösterir. Örgütsel alanda olduğu kadar, ideolojik alanda da böyledir bu. Varoluş gerçekliği biraz daha derinlemesine ele alındığında görülmektedir ki, parti, giderek "uyumlu", "birleşik gelişme" çizgisine oturmaktadır. Fakat bu henüz tamamlanmış bir durum da sayılamaz.

III. Kongre sonrası dönemde çalışmalarının başlıca sorun ve konuları partinin canlılığının, işçi emekçi milyonların, ezilenlerin yaşamsal sorunlarıyla bağının/bağlılığının, politik iddialarının ve gelişiminin anlamlı veri ve yansımalarını kapsar.

Parti çalışmalarına 2002'nin ilk yarısında damgasını vuran "üç kapı üç kilit" kampanyasının ve İstanbul ile İzmir'de kurulan ölüm orucu direniş siperlerinin bir siyasi kararlılık ve devrimci irade sınavı olduğunun altı çizilmelidir. Keza bu aynı süreçte kadınlar arasında komünist çalışmanın yeniden örgütlenerek ayağa kaldırılması yolundaki çabalar da oldukça anlamlıdır.

***

Kadınlar arasındaki parti çalışmasının ayağa kaldırılması bu dönemin önde gelen kazanımları arasındadır. Devrimci kendiliğindenciliğin pratik olarak temizlenmesinde kadınlar arasında parti çalışmasının örgütlenmesinin öncelikli bir başlangıç noktası olması ideolojik bakımdan da anlamlıdır. Aydınlatılması ve örgütlenmesi çok daha zor olan, ezilenlerin ezileni emekçi kadın kitlelerini partiye ve devrime kazanma kararlılığı, partinin devrimci kararlılığını yansıtır. Ocak ayında başlayan 2002 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kutlama hazırlıklarına da ruhunu veren, kadınlar arasında parti çalışmasının ayağa kaldırılması ve bu alanda bürokratizm ve idare-i maslahatçılığın, devrimci kendiliğindenciliğin aşılması görüş açısı ve yaklaşımı inatla korunur ve süreklileştirilir.

Partinin ideolojik ve politik olarak temsil ettiği kitlesiyle buluşma yönündeki çabaları, emekçi kadınlar cephesinde de sürdürülür. Emekçi kadınların aydınlatılması ve birleştirilmesi, demokratik ve sosyalist bilincinin geliştirilmesine hizmet edecek kitle örgütlenmesinin inşası yolunda partinin güç ve imkanları seferber edilir. Emekçi kadınların demokratik örgütlenmelerinin inşasında önemli ilerlemeler elde edilir. Emekçi kadınların demokratik örgütlenmesi, en önemli gelişmeler karşısında mücadelede cephesinde anlamlı bir yer tutar.

Emekçi kadınların demokratik örgütlenmesinin inşası ve sonrasında kendi kitlesine gitmesinde, kitleye bürokratik yabancılaşma ve emekçi kadın kitlelerine açık- gizli güven eksikliğinden kaynaklanan dirençle mücadele etmek gerekmiştir. Bu direnç halen, hareketin gelişiminin önünde derhal aşılması gereken en önemli engeldir.

Önce üniversiteli genç kadınları ve giderek genişleyerek liseli ve diğer genç kadınlar arasında devrimci çalışmanın özel olarak örgütlenmesi, bu dönemin önemli kazanım ve açılımları arasında yer alır.

***

2002 3 Kasım Erken Genel Seçimleri'ni parti, kitlelere yabancılaşmayla pratik biçimde mücadele ve politik duyarsızlığı pratik biçimde aşmak için bir fırsat olarak değerlendirir. Seçimlerde antifaşist güçlerin eylem birliğini gerçekleştirme amacıyla DEHAP, EMEP ve SDP ile seçim bloku oluşturmaya çalışır. Bahsedilen ilerici kuvvetlerin burjuvazinin sosyal demokrat temsilcilerine yedeklenmesini önlemek için mücadele eder. Ağır baskılara karşın parti bağımsızlığını titizlikle korur. Yalnız kalma pahasına, eşitsiz ilişkiler dayatmasında somutlaşan ilkesiz işbirliğini reddeder, Blok içerisinde yer almaz.

Siyasal cüret eksikliği ve hazırlık yetmezliğini pratik biçimde açığa çıkarsa da, 2002 seçimleri kitle seferberliği için iyi bir fırsat olarak değerlendirilir. Politik çalışmada zihniyet yenilenmesi gelişirken, içe dönüklüğe, kendiliğindenciliğe, gettolaşmaya karşı mücadelenin temposu yükseltilir. Kitlelere gitme çizgisi derinleşir. "Kitlelere hücum" sloganı öncünün yönünü pratik biçimde de kitlelere döndüğü bu süreçte geliştirilir. Seçim döneminin parti çalışması kitle ajitasyonunun örgütlenmesinde büyük bir hamle olarak gelişir. Artık kendine dönüklük pratik olarak da yıkılmakta, parti siyasi bakımdan ayağa kalkmakta ve taze kuvvetlere ulaşmaya başlamaktadır. Öncü kitleye, kitle öncüyle yakınlaşmakta; kitlelere gidildikçe, emekçilere, halka güven duygusu büyümektedir. Kadrolar politik eylem içinde idare-i maslahatçılığın, bürokratizmin, devrimci kendiliğindenciliğin etkilerinden arınmaktadır.

Parti, 2004 Yerel Seçimleri'ni kendi içinde de kapsamlı bir politik hamle olarak örgütler. Partinin kendine güveninin olduğu kadar kitlelere güveninin ve keza meşruiyet bilinç ve duygusunun gelişiminin de çarpıcı göstergesidir yürütülen mücadele. Kitle ajitasyonunu örgütleme çapı misliyle büyürken partinin örgütleme güç ve yeteneğinin atılım içerisinde olduğu belirginleşir. Partinin gelişimi, taze kuvvetlere ulaşmak için örgütlenme alanını cüretle genişletme ve kitle ajitasyonunu ülke çapında yaygınlaştırma yönünde ilerler.

Parti 2004 Yerel Seçimleri'ni yığınlar nezdinde sosyalizmin meşruiyeti için oldukça etkin biçimde değerlendirir.

Kendi gücüne güveni, kendi güçleriyle büyük mücadeleleri örgütleme deneyimi gelişen parti, seçim mücadelesi zemininde örgütlediği, açığa çıkarttığı imkanları devrimci, ilerici güçlerin değerlendirmesine, kullanımına açarak da eylem birliklerini geliştirmeye ve faşist diktatörlüğe karşı mücadeleyi büyütmeye çalışır.

Oportünizmle savaşımda seçim dönemleri zemininde gösterilen enerji ve inisiyatif, partinin gelişiminin anlamlı bir göstergesidir. Politik duyarlılık ve inisiyatifin, ataklığın gelişimi ideolojik mücadeleyi devrimci eylemin ihtiyaçlarına sıkıca ve dolaysız biçimde bağlar. Reformizm, yasallık ve parlamenterizmle mücadeleye ağırlık verilirken, doktrinerizm, politik sekterlik ve dogmatizmle de ideolojik savaşım sürdürülür.

Seçimler döneminde burjuvazi ve diktatörlükle yürütülen mücadele partinin yeni araçlar yaratma devrimci ataklığına tanıklık eder. Parti, mücadelenin geliştirilmesinin ihtiyaçlarını yanıtlayan yeni araçlar yaratarak ilerler.

Parti seçimleri devrimci amaçlarla kullanma deneyimini biriktirir.

***

Emperyalist saldırganlığa ve işgale karşı, NATO İstanbul toplantısını önlemek için 2002 güzünden itibaren ABD emperyalizminin saldırganlığına karşı mücadele antiemperyalist güçlerin gündemine girer. Haklı, ilerici, devrimci savaşlardan yana olduğunu açıklayan ve burjuva pasifist ‘her çeşit şiddet' karşıtlığı ile araya açık ve kalın bir ideolojik sınır çekmeye özen gösteren parti, emperyalist saldırganlığa karşı mücadelenin en ileri saflarında mevzilenir. Türk burjuva milliyetçiliğinin tarihsel ve siyasal olarak tükenmiş bağımsızlıkçılığı ile programatik ve stratejik farklılığını hem emperyalizme karşı mücadelenin kapitalizme karşı mücadele ile bağını açıklayarak ve hem de "emekçi yurtseverliği" vurgusu ile özellikle belirginleştirir. Güncel antiemperyalist mücadele parti program ve stratejisi yönünde derinleştirilir ve oraya doğru itilir.

Parti kendini antiemperyalist mücadelenin en kararlı bölüğü olarak mevzilendirir. Dünya çapında gelişen enternasyonalist kitle hareketiyle ilişkilenen parti, emperyalizmin Irak ve Ortadoğu işgalinin önünü Türkiye'den kesmek için kuvvetlerini seferber eder. Antiemperyalist mücadele cephesinde emperyalist saldırganlığa karşı mücadelenin kazanılabileceği bilinç ve duygusunun geliştirilmesi partinin öne çıkardığı bir sorun olarak belirginleşir. Buradan hareketle, ufku protestoculukla sınırlı yaklaşımlarla olduğu gibi, reformizmin şiddet içermeyen eylem çizgisi dayatmasıyla ideolojik mücadele de dönemin önemli görevleri arasında yerini alır. "Ankara'ya Meclise" şiarı partinin emperyalist saldırganlığının önünü Türkiye'den kesme görüş açısı ve siyasal kararlılığını yansıtır.

Emperyalist saldırganlığa karşı mücadele platformlarının Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da en yaygın biçimde örgütlenmesi ve mücadelenin kitle temelinin genişletilmesi ve kitlesel karakterinin büyütülmesi parti çalışmasının öncelikleri içindedir.

ABD emperyalizminin Irak'ı işgal etmesinden sonra, emperyalist saldırganlığa karşı mücadele işgale karşı mücadele biçiminde kesintisizce sürer. Bu koşullarda reformizmin antiemperyalist mücadele platformlarını bölme, parçalama vb. biçimlerdeki tasfiye çaba ve politikaları ile mücadele özel önem kazanır. Emperyalist savaşa karşı mücadele platformları işgale karşı mücadele platformlarına dönüştürülerek antiemperyalist mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi hattı izlenir.

Emperyalist saldırganlığa, işgale karşı ve 2004 Mayıs-Haziran döneminde NATO İstanbul toplantısının önlenmesi için mücadele, bütün bunlar kesintisiz süren antiemperyalist mücadelenin halkalarıdır. Parti İstanbul'u NATO'ya dar eden "Haziran Hareketi"nin örgütlenmesinde güçlerinin güncel eylem sınırlarını da zorlayıp aşarak, Adana-İncirlik, Ankara ve Okmeydanı direnişleriyle öne çıkar. NATO'cuların şiddetine karşı antiemperyalist güçlerin açık karşı şiddetini örgütleme zemininde, devrimci hareketin meşruiyet bilincinin gelişimi özellikle anlamlıdır. Askeri eylem biçimlerinin kullanımındaki cüret kadar eylemlerin başarı düzeyinin yüksekliği de sürecin anlamlı etkenlerinden birisi olur.

Parti antiemperyalist mücadelenin en kararlı bölüğü olarak mevzilenmekle kalmaz, gerek emperyalist saldırganlığa ve gerekse de işgale karşı mücadelenin gelişimi ve keza NATO'nun İstanbul toplantısını önleme mücadelesini tanımlayan "Haziran Hareketi", partinin antiemperyalist güçlerin en kararlı bölümünün önünde yürüdüğünü pratik olarak da açığa çıkartır. Diğer şeylerin yanısıra devrimci kuvvetlerin toplanma üssü, hazırlık kampı ve bir devrimci karargah olarak Okmeydanı deneyimi bunun en anlamlı tanığıdır.

***

Adalet isteği, işsizliğe ve yoksulluğa karşı mücadeleyi omuzlama çabası, "onurlu bir yaşam" talebi, toplumsal yozlaştırmaya karşı mücadele, Çingene halkımıza yönelik kaba ayrımcılık, deprem, sel baskını, tren kazalarında somutlaşan burjuva uygarlığın iflası, Pendik-Aydos halkının gecekondularını savunması, kaçak elektrik kullanma biçimindeki halkın elektriği geri alma hakkının savunulması, Alevi inancını hedefleyen inkar politikası ve Alevi kuruluşlarına yönelen baskılar, kadınların ikinci cins olarak aşağılanması, uluslararası göç özgürlüğü ve göçmenlere eşit haklar tanınması, sömürgeciliğin Kürt halkına yönelik saldırıları, Küba, Afganistan, Irak, Filistin ya da Venezüela halkıyla dayanışma, işkencecilerin yargılanması, emekçi memurların sürgünü, YÖK'e karşı mücadele vb. vb... partinin mücadele gündemi müthiş zengin ve çok yönlüdür. Ancak anın en yakıcı, en hayati sorun ya da talepleri üzerine politik eylemini kuran parti, bunları etkili politik teşhir kampanyalarının konusu haline getirir. 2003 yazında kölelik yasalarına karşı geliştirdiği Bayrak Yürüyüşü, partinin gelişen devrimci iradesini olduğu gibi öncü kurmayı olarak işçi sınıfına karşı sorumluluğunun da bir yansımasıdır.

İş Yasası'nın değiştirilmesi yolunda burjuvazinin artan hazırlık ve çabaları nedeniyle parti, 2002 ilk yazında aydınlatma çalışmalarına başlar. 3 Kasım seçim mücadelesi döneminde de işçi ve emekçileri uyarma çabalarını sürdürür. Seçimlerin ardından dikkatini, AKP atına binen sermayenin hemen gündeme getirdiği İş Yasası saldırısını göğüsleme çalışması üzerine yoğunlaştırır.

İşçi sendikaları ve kendini emeğin temsilcileri gören TKP, EMEP vb. yasalcı, reformist partiler durumu kabullenip suskunluğa girerken parti, 2003 yazında işçi sınıfı, emekçi memurlar ve ezilenlerin dikkatini "kölelik yasaları"na çekmeyi başarır. Tırmanan işsizlik ve katmerleşen yoksulluğun ve kölelik yasalarının yarattığı hoşnutsuzluğun üzerine 2003 yazında gündeme giren yarım milyona yakın işçinin toplusözleşme görüşmeleri, TEKEL ve Sümerbank'ın özelleştirilmesi planı, Personel Rejimi Yasa Tasarısı ve keza emekçi memurların "toplu görüşmeleri" vb. sorunlar eklenmiştir. Komünist öncü, bütün bunların yaratmakta olduğu durumu değerlendirerek faşizmin ve sermayenin saldırılarını birleşik bir işçi, memur, işsiz hareketini yükselterek yanıtlamanın olanaklarını "kölelik yasalarına karşı" yoğunlaştırılmış aydınlatma çalışmasıyla açığa çıkartmaya çalışır.

İstanbul merkezli geliştirilen aydınlatma çalışması parti yazınına "Bayrak Yürüyüşü" olarak geçer. Kölelik yasalarına karşı mücadele bayrağı, birer haftalık dönemler biçiminde bölgeden bölgeye dolaştırılır, bayrak teslimi gösterileri; sendika, parti, kitle örgütü vb. kurumların desteğinin örgütlenmesi; bir başka alanda imza standı kurulması; bir diğerinde özelleştirmenin gündemde olduğu bir işyerindeki işçilerle kurulan özel bağlar vb.biçiminde sürer.

"Bayrak Yürüyüşü" değişik çalışma alanlarından hareket eden heyetlerin Ankara'da birleşerek yürüttükleri çalışmalarla noktalanır. Bayrak Yürüyüşü'nün finalinin emekçi memurların 23 Ağustos Ankara mitingiyle zamandaş planlanması, emekçi memur hareketiyle etkin bir ilişkileniş tarzını da ortaya çıkarmıştır. Her alanda parti güçleri emekçi memurları desteklediğini açıklarlar ve gösterilere etkin destek sunarlar.

Parti her alanda ortaya çıkan işçi grev ve direnişlerini, emekçi memurların mücadelelerini duraksamadan destekler.

Sendika ağa ve bürokrasisine karşı mücadeleyi aralıksız sürdürür. Emek Platformu'nun sınıf uzlaşmacılığı ile mücadele ettiği gibi, konfederasyon merkezlerinin hükümetlerle geliştirdiği kurumsal ilişkinin (ESK) dağıtılması için de çalışır.

***

Kürt ulusal sorununa müdahalede yaşamış olduğu yön kaybını aşma çabası, bu dönemde partinin en önemli görevleri arasındadır. Kuzey Kürdistan'da parti çalışmasının III. Kongre çizgisinde örgütlenmesinde çıkan sorunlar da eklendiğinde partinin karşı karşıya olduğu durum daha iyi anlaşılır. Gerek Kürt ulusal sorununa müdahale ve somut politikalar geliştirmede ve gerekse Kuzey Kürdistan'da parti çalışmasının örgütlenmesinde zorlanmasına karşın Parti, Kongre sonrası dönemde çarpıcı bir yol katetmeyi başarır, kendi durumunu değiştirir.

Parti, Türkiye'de sömürgeciliğin inkar ve imha politikalarına her somut görüngüsüne karşı pratik eylemli bir tutum geliştirme, Kürt halkının ulusal demokratik taleplerini sahiplenme ve destekleme hattını pratik olarak geliştirir.

Kuzey Kürdistan'da ise Kürt işçi ve emekçilerini sosyalizm bayrağı altında toplanmaya, sosyalist yurtseverliği yükseltmeye çağırır. Ulusal sorunun emekçi çözümü çizgisini, ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelesini birleştirme temelinde Kürdistan işçi sınıfı ve emekçileri arasında kurmak, partinin ilerleme rotasıdır. Parti, bu yolda kitle ajitasyonu ve örgütlenme alanını genişletirken, yeni kitle ajitasyonu araçları ve örgütlenme mevzileri yaratır.

Anadilde eğitim talebinden, idamın koşulsuz kaldırılmasına, olağanüstü halin kaldırılması için mücadeleden göç ettirilen köylülerin zararlarının tazminine, Kürt halkının temsilcilerinin karşılaştığı siyasi baskılardan, gerillayı imha saldırılarının durdurulmasına vb. parti, Kürt ulusunun ulusal demokratik taleplerini tutarlılıkla ve özellikle eylemli biçimde desteklemekte, politik etkinliklerinin konusu yapmaktadır. Parti, Kürt halkının demokratik barış talebini eşitlik ve özgürlük temelinde destekler.

Parti, Kürt ulusunun kendini savunma hakkı ve keza politika yapma özgürlüğünü savunurken, bütün ulusal demokratik talepleri kendi kaderini tayin hedefine bağlar, mücadeleyi bu yönde itmek, ilerletmek perspektifi ile çalışır.

Ulusal reformizmle mücadeleyi, Kürt işçi ve emekçilerini ulusal reformizme karşı uyarmayı ihmal edilemez görevleri arasında ele alan parti, politik sekterizme kaymadan ulusal reformizmle mücadeleyi sürdürür. Eleştirel yaklaşımını koruyarak yurtsever hareketle eylem birliklerini geliştirmeye çalışır.

Bir yandan ulusal haraket içerisinde gelişen reformizm ile diğer yandan şovenizm ve sosyal şovenizmle mücadele, kesintisiz ve etkin biçimde sürdürülür.

***

Parti enternasyonal ilişkiler alanında da genel gelişim rotasına uygun bir yönelime girer. Enternasyonalist görevlerin bir kısmını gerçekleştirmek üzere uluslararası bülteni ve yayın organını örgütler.

Avrupa ve diğer Sosyal Forum örgütlenmelerinin etkinliklerinden, çok çeşitli parti ve örgütlerin değişik bileşimli uluslararası toplantılarına katılma ve komünist, devrimci, ilerici partilerle ikili görüşmelere değin uzanan çalışmalar yürütülür.

***

Partinin siyasal etkinlik ve inisiyatifinin yükselişi eylem birliği alanında da kendini gösterir. Ölüm orucunu birlikte bitiren devrimci parti ve örgütler ile hücre tecrit karşıtı platform oluşturulur. Ancak bu dönem partinin eylem birliği politikasında yurtsever hareket ve diğer ilerici reformist güçler ile ilişkiler, dönemin koşulları ve devrimci hareketin içe kapanıklığı ve enerjisini kendi sorunlarıyla uğraşmaya harcaması vb. nedenlerle ağırlıklı bir yer tutar. Bununla birlikte, Okmeydanı direnişinin hazırlanmasında olduğu gibi, mücadelenin devrimci güçlerin eylem ve işbirliğini gerekli kıldığı anlarda parti inisiyatif ve sorumluluk almakta tereddüt etmez.

Parti, 3 Kasım 2002 Erken Genel Seçimleri'nde antifaşist, antiemperyalist, antişoven güçlerin eylem birliği için mücadele eder. Harcadığı çabalara ve gösterdiği esnekliğe karşın, küçük burjuva reformizminin eşit ilişkileri reddeden dayatmacılığı nedeniyle parti, seçimlerde "Emek Barış Demokrasi Bloku" içerisinde yer almaz. Blok'un gerçekten sokağı mı temel alacağı, yoksa parlamenterizme mi saplanacağının ve keza AB konusunda nasıl bir tavır geliştireceğinin ve programının net olmayışı vb. eleştirel, ihtiyatlı bir yaklaşımı gerektirir. Ancak parti aynı zamanda Blok içerisinde yer alan partilerle eylem birliğini geliştirmek istemektedir. Partinin Blok'la gözlemci statüsü ile ilişkilenmesi bu gerçeklere dayanır.

Hegemonya mücadelesi elbette sürer. Parti, Blok üzerinde devrimci bir baskı yapar, tutarlı ve militan bir çizgide hareket etmesi için çalışır. Devrimci güçler ile Blok arasında bir köprü işlevi de gelişir.

Emperyalist saldırganlığa ve işgale karşı mücadelede daha geniş eylem birliği ilişkileri doğar. Dönemin önemli mücadele ve eylem birliği araçları olan emperyalist savaş karşıtı ve sonra işgal karşıtı platformlarda yer almakla kalmaz aynı zamanda bu platformların en yaygın biçimde kurulması içinde çalışır, inisiyatif alır.

***

Partinin ideolojik mücadele inisiyatif ve ataklığı dikkat çekicidir. Emperyalist küreselleşme karşıtı harekette baskın olan ve günümüzde yükseliş halinde bulunan anarşist akımın önde gelen uluslararası temsilcilerinin eleştirisi özellikle anlamlıdır.

Parti, "Bayrak Yürüyüşü", seçimler, emperyalist saldırganlığa karşı mücadele, NATO İstanbul toplantısına karışı geliştirilen "Haziran Hareketi", 1 Mayıs gösterileri vb. siyasal mücadele gündeminin merkezine oturan güncel konu ve sorunlar zemininde oportünizm ve reformculukla mücadeleyi enerjik biçimde yürütür. İlerici hareketin yasallık ve parlamenterizm hastalığı, yurtsever harekete egemen olan ve gelişen reformizm, partinin ideolojik mücadele çizgisinin menzilinde olmuşlardır. Keza sendika ağa ve bürokrasisinin sınıf işbirliği ve Emek Platformu'nun oportünizmi için de geçerlidir bu.

Propaganda çalışmasının yazılı-basılı araçları siyasal mücadelenin güncel sorun ve amaçlarıyla bağlı, ama daha düzenli biçimde kullanılır. Kültür sanat cephesinden örgütlenen aracın devreye sokulması ve sözlü propaganda çalışmasının özel olarak örgütlenmesiyle de propaganda çalışması güçlendirilir.

***

Partinin örgütsel gelişiminin somut, denetlenebilir verileri doğal olarak burada ayrıntılı biçimde ele alınamaz. Bununla birlikte, partinin politik bakımdan ayağa kalkışı ve geliştirdiği politik atılımın tabii ki, bir örgütsel dayanağı, temeli vardır, olmalıdır. Kuşkusuz bizzat III. Kongre'nin kendisi muazzam bir örgütlenme hamlesi olarak kabul edilmelidir. Ancak politik eyleminin misliyle genişleyen çapı ve keza politik eyleminin gücü, partinin bir örgütsel atılım içerisinde olduğunun göstergesidir. Yarattığı yeni örgütsel mevziler ve kazandığı, çok değişik mücadele biçimlerini kullanma yeteneği, partinin örgütsel gelişiminin diğer bazı somut göstergeleridir.

III. Kongre sonrasında partinin geliştirdiği örgütsel ve politik atılım kendini belli başlı çalışma alanlarında bir dizi kitle ajitasyonu ve örgütlenme üssü olabilecek mevzilerin yaratılmasında ve keza, kullandığı mücadele ve örgüt biçimlerinin zenginleşmesinde de çarpıcı biçimde gösterir. Kültür sanat cephesinde yaratılan ideolojik ya da Kuzey Kürdistan parti çalışması için kurulan politik araçların yanı sıra, açık alanda en çeşitli kitle ajitasyonu araçlarını örgütleme ve etkili biçimde kullanmada parti çok çarpıcı bir gelişme katettiği gibi, kitle ajitasyonunun özgür araçlarının kullanımında da anlamlı bir gelişme yaşanmıştır.

Dolaysız biçimde devrimci şiddet içeren askeri mücadele biçimlerinden imza kampanyalarına, basın açıklaması biçimindeki gösterilerden çevre yollarının kesilmesine vb. pek çok mücadele biçimini kullanma yeteneği, partinin politik ve örgütsel gelişimini yansıtan anlamlı göstergelerdir.

Gelişen özgüveni ve yüksek devrimci morali, derinleşen sosyalizmin meşruiyeti bilinç ve duygusu ve çok anlamlı biçimde yükselen partiye "inanç" partinin devrimci enerjisini, savaşma gücünü misliyle artırmaktadır.

Parti çalışmasının yükselişini burjuvazinin iç savaş aygıtı siyasi polis, karşı saldırılarını geliştirerek yanıtlar. Parti çelik bir yasa gibi ileri yürüyüşünü ateş altında sürdürür. Polisin yakın takibi, sürekli taciz hareketleri, yer yer kaçırıp ajanlaştırma, taciz, tecavüz tehdit ve girişimleri, yüzlerce militanın gözaltına alınması, bazı açık kurumların zaman zaman özel saldırı hedefi haline getirilmesi ve tutuklamalar, partiyi asla caydırmadığı gibi savaşım kararlılığını biler, çeliğine su verir.

***

Kitlesini arayan partinin umut verici gelişiminin dinamikleri nelerdir? Bu partinin ve militanlarının olduğu kadar ona dışarıdan değişik nedenlerle merakla bakanların da ilgi alanına girmektedir. Partinin III. Kongre sonrası gelişiminin dinamikleri arasında "eleştiri ve özeleştirinin devrimci şiddeti" nin ön planda geldiği kesinkes vurgulanmalıdır. Parti krizi ve parti içi mücadele, partinin kendini eleştirme ve bu nedenle kendi deneyimlerinden öğrenme yeteneği, parti tarihinin ve deneyimlerinin parti içi tartışmaya ve Kongre gündemine konu olması ve bütün bu konularda elde edilen irade birliği, parti saflarında muazzam bir devrimci enerji açığa çıkartmıştır. Partinin kendine yaklaşımının devrimciliği, III. Kongre'nin geliştirdiği, özeleştiriyi pratikleştirme gücünde kendini göstermiştir. Özeleştirinin pratik bir hal alması çizgisi, partinin 166 167 saygınlığının ve manevi otoritesinin yükselişini mahmuzladığı kadar kendine inanmasını da beslemiştir.

Çizgi netliği ve ufuk açıklığı anlamına gelen, ne istediğini, ne yapacağını, hangi kuvvetler, hangi imkanlar ve araçlarla yapacağını vb. bilmek kuşkusuz ki, siyasi partilerin temel güç kaynakları arasındadır. Yaşadığı kriz ve parti içi mücadele, çok doğru olarak özeleştiri ve eleştirinin devrimci kendiliğindencilik, bürokratizm ve idare-i maslahatçılık üzerinde yoğunlaşması, keza partinin kendine dönmüş olma gerçekliği ile savaşım ve partinin yüzünü işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen milyonlara dönmesi rotasına tüm partinin yüksek bir iradeyle kilitlenmesi olamaksızın partinin politik atılımı ve ayağa kalkışı anlaşılamaz. Demek ki, tersinden bakıldığında yaşadığı politik, ideolojik ve örgütsel atılım, partinin ayağa kalkışı, III. Kongre'nin partiyi soktuğu rotanın ve inşa ettiği çizginin doğruluğunu teyit eder.

III. Kongre çizgisini pratikleştirmeye kilitlenen parti, yönünü tam bir kararlılıkla işçi sınıfı ve emekçilere, işsizlere, yoksullara ve ezilen onmilyonlara dönmüş, saflarında varolan kitlelere yabancılaşmayı pratik olarak yendiği, kitlelere güveni geliştirdiği ölçüde kitlelere yakınlaşmış, kitle ajitasyonunu örgütleme ve süreklileştirme kararlılık ve başarısıyla birlikte taze kuvvetlere ulaşma çizgisinde ilerlemiştir. Taze kuvvetleri açığa çıkartma ve onlarla birleşme, onları parti saflarında birleştirme, onların taze mücadele ruhunu emme hiç kuşkusuz partinin gelişminin devrimci dinamikleri arasındadır. Ve bu yönü git gide öne çıkmaktadır.

Parti bir bütün olarak "önder partiye geçiş", "önderleşme" çizgisinin doğruluğuna inanmakta, önderleşme hedefi kadro ve örgütlerin devrimci enerjisini uyandırmaktadır. Pratik çalışmaların öngörülen yönde ilerlemesi ve keza ideolojik mücadeledeki enerji ve üstünlüğü, hem tüm partinin özgüvenini uyandırıp kamçılayarak ve hem de kitlelere güvenini besleyerek, parti saflarında sosyalizmin ve partinin meşruiyetine "inanç"ın gelişmesinin gösterdiği gibi, parti aynı zamanda kendi gelişiminden, başarılarından güç almaktadır.

Parti, kendini aşarak ilerliyor. Bu çok kesin ve denetlenebilir bir durumdur. Partinin politik çalışmalarının motoru olan kitle ajitasyonunu örgütlenmesinden tutalım da kullandığı mücadele ve örgüt biçimlerine değin politik çalışmanın bütün unsurlarında görülebilir bu. Parti yalnızca kendi sınırlarını, kendi elde ettiği kazanımları, ulaştığı düzeyleri aşarak değil aynı zamanda iç sınırlarını zorlayıp aşarak da ilerliyor. Bu gerçeklik, partinin varoluş ideolojisinde karşılığını bulduğu ölçüde, partide statükocu ve durumdan memnun yetinmeci yaklaşımların gelişmesi tehlikesine karşı bir panzehir işlevi görecek güçtedir.

"Kitlesini arayan parti" kavramı, partinin kendine yaklaşımının ve kendi gelişimini kavrayışının canlı, dinamik ve özgün olduğunun çarpıcı bir göstergesidir. Kuşkusuz "kitlesini arayan parti", çıkarlarını temsil ettiği işçi sınıfı ve emekçilerle, ezilenlerle buluştuğu ölçüde önderleşme yolunda ilerleyecektir. Bütün faaliyetlerini kitlelere yönelten partinin kitlelerde yarattığı etki, umut verici olmanın ötesinde, "önderleşme sorunu" nun aynı zamanda kitlelerin bir sorunu olduğunu ve kitlelerin bunu kendi tarzlarında ortaya koyduğunu açığa çıkartmaktadır. Bu bakımdan partinin sosyalist aydınlatma çalışmasının, sosyalist ve devrimci ajitasyonun kitlelerde uyandırdığı ilgi gerçekten anlamlıdır. İşçi ve emekçilerle dolaysız temaslarda, yani kitle ajitasyonu çalışmasında sıkça karşılaşılan "Neredesiniz?", "Bir daha gelecek misiniz?", "Yine gelin", "Niçin gelmiyorsunuz?", "Yalnızca işiniz düştüğünde geliyorsunuz" vb. serzeniş, eleştiri, talep ve şikayetler, komünist öncünün politik çalışmalarının sürekliliğini sağlamanın, aynı zamanda, kitlelerin de çözümünü istediği, talep ettiği bir sorun olduğunu yansıtığı ve açığa çıkarttığı kadar, bunların kitlelerin devrimci önderlik talep ve arayışından başka bir şey olmadığı da açıktır. Önder partiye geçiş hedefine kilitlenmiş komünist öncü "sorunu" tam da burada, kitleleri anlayıp yanıtlayarak çözebilir. "Kitle"leri anlamanın, en başta, politik çalışmaların istikrar ve sürekliliğini sağlayacak bir örgüt ve kadro temeli yaratmayı gerektirdiğinden kuşku duyulabilir mi?

Öncü bütün oluşturucu unsurlarıyla birlikte kitlelere yönelirken, kitleleri etkinleştirmeyi, özneleştirmeyi, öncünün düzeyine yükseltmeyi anlatan "Kitlelerle Birlikte Hücum" hattını geliştirmeye çalışıyor bugün. "Kitlelerle Birlikte Hücum" yalnızca emperyalizm, kapitalizm ve faşist reijime karşı özgürlük ve sosyalizm mücadelesine kitlelerin seferber edilmesini değil, aynı zamanda öncünün politik ve ideolojik etki alanına çekerek ve örgütsel temaslar kurarak ilişkilenmekte olduğu kitleleri, "Kitlelere hücum" seferberberliğine katarak da kendi düzeyine yükseltme yönelimini kapsıyor.

"Kitlesini arayan parti" kitlesiyle buluşarak önderleştiği ölçüde, "kitlelerin aradığı parti" haline gelecektir. Siz işte o zaman bakın devrimin şenliğine!