V. BÖLÜM: PARTİNİN YILDIZI
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Zaferler Kuşağı

Başta yüksek öğrenim gelmek üzere, orta öğrenim ve işçi ve işsiz gençlik arasındaki parti çalışması kayda değer bir ağırlığa baştan itibaren sahip olmuştur. Parti'nin gençlik arasındaki ve semtlerdeki güçlerinin göreli büyüklüğü ve politik etkinlik düzeyinin yüksekliği özellikle dikkat çekicidir. Oysa Parti, proleter sınıf görüş açısı ve yönelimini daima korumuştur.

O, Birlik Kongresi kararları ışığında gençlik içindeki güçlerini Komünist Gençlik Örgütü'nde birleştirmiş, ideolojik ve politik olarak parti önderliğine bağlı, örgütsel sorunlarını kendisi çözen, kararlaştıran tarzda örgütlemiştir. KGÖ, daha baştan 30-40 il ya da önemli yerleşim biriminde yüksek ve orta öğrenim gençliği içinde örgütlenmiş ve gençliğin az çok önemli bütün sorunlarına müdahale eden, belli başlı mücadeleleri içinde önde gelen güçlerden birisi olarak yer almıştır.

MLKP sempatizanı gençliğin örgütü olarak KGÖ başlıca olarak, orta ve yüksek öğrenim gençliğinin geniş kitlelerini örgütlemek, devrime, sosyalizme ve partiye kazanmak için çalışmış, önemli deneyimler ve başarılar kazanmıştır. Liseli gençliğin, demokratik örgütlenmelerini kurumlaştırma ve yaygınlaştırma çabalarında özellikle ‘95/'96 sürecinde önemli başarılar kazanmış, yüksek öğrenim gençliğinin dernek örgütlenmesine yönelmiştir.

Genç komünistler protestocu tarzın aşılması ve somut kazanımlar elde etme slogan ve yönelimiyle, yüksek öğrenim gençliğinin çok yakıcı talepleri olan harçlar ve eğitimin özelleştirilmesine karşı güçlü ve anlamlı bir kampanya yürütür. "Faşist zincir paralı eğitim halkasından kırılacaktır."(35) 19 Aralık ‘95'te Beyazıt Meydanı'nda yapılan açıklamayla başlatılan ve eylemin beli bir aşamasında grevciler tarafından işgal edilen İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi'nde sürdürülen açlık grevi, hızla Adana, Bursa, İzmir, Eskişehir'deki üniversitelere de yayılır ya da örgütlenir. 48 gün süren açlık grevi, kamuoyunu aydınlatma, devletin eğitimin özelleştirilmesi politikasının deşifrasyonu ve gençlik kitlesini örgütleme ve harekete geçirmede çok önemli roller oynamıştır. Genç komünistlerin soluklu ve direngen çabası, Mersin'den Urfa'ya, Samsun ve Trabzon'dan Kırşehir'e destek ve katılımlarla, orta öğrenim gençliğinin, ailelerin, emekçi kadın ve yöre örgütlenmelerinin desteği ile sürmüştür. Genç komünistler, 4 Şubat'ta binlerce kişiyle gençliğin Taksim Meydanı'na ve bir gün sonra da Kızılay Meydanı'na çıkışının mayası ve ateşleyicisi olmuştur. Konak Meydanı gençliğin gür sesiyle sarsılmıştır. ‘96 Şubatı, 14 Nisan ‘87'de gençlik kitle hareketinin ulaştığı, elde ettiği düzeyden sonra kitleselliği, militanlığı ve yaygınlığı ile "87'yi aşan daha yüksek bir tepe olmuştur. Nitekim devlet, harçlar konusunda geri adım atmak zorunda kalmıştır. Komünist gençler, gelenekselleşerek kanıksanmış protestocu tarzı yalnızca düşüncede değil, örgütlenme ve eylemde, üstelik sonuca giderek aşmayı başarmışlardır.

KGÖ I. Kongresi, ‘96 yazında toplanır. Kongre, diğer şeylerin yanı sıra iki bakımdan özellikle anlamlıdır. İlki, Kongre ile Komünist Gençlik Örgütü bir bakıma kendi örgütlenmesini tamamlar. Çalışmalarını bütün yönleriyle değerlendirdiği, dersler çıkardığı gibi iç demokrasisinin kuruluşunu da tamamlar. Kendi önderliğini seçer.

İkincisi ise, partinin proleter demokrasi anlayış ve pratiğinin bir göstergesi, bir yönü ve yansıması olduğu kadar, derinleştirilmesidir. MLKP'nin genç komünistlere ve gençliğe güvenini sergiler.

MLKP, bu dönemde "zaferler kuşağı" tanım ve kavramını formüle eder. "Zaferler kuşağı" kavramı, komünist ve devrimci hareketin geride kalan pratiğinin ve kadro şekillenmesinin eleştirel çözümlemesini yansıtır. Komünist ve devrimci hareketin çeyrek yüzyıllık yakın geçmişi, özverili, kahramanca direnişlere karşın esasen yenilgilerle belirlenir. Oysa "zaferler kuşağı" nın kadroları başarılar, kazanımlar, zaferler temelinde eğitilip şekillendirilecek ve ancak zafere kilitlenmiş kadrolarla gelecek kurulabilecektir. "Zaferler kuşağı" bir çağrı, bir direktif ve bir hedeftir; yalnızca genç kadrolara seslenmez, ama onu herkesten önce ve en iyi anlayanlar genç komünistler olmuştur.

Gerileme ve Tıkanma

Düşmanın 97 Şubat'ında partiye vurduğu ağır darbenin ardından, Birlik Kongresi'nin "gençlik önderliğinde yeterli sayıda, gerekli donanım ve deneye sahip kadronun" bulundurulması perspektifini çiğnemek pahasına, gençlik örgütünün temel kadrolarının önemli bölümü zorunlu olarak gençlik çalışmasından alınır. Bu, yönetim düzeyinde belirgin bir nitelik zayıflamasına yol açar. Gençlik örgütü, sürecinin deneylerini taşısalar da, yeni görevleri omuzlayan kadrolar gençliğin I. Kongresi'ne değin oluşmuş düzeyi korumakta zorlanırlar. Bu durum, partinin II. Kongresi sonrası yaşadığı devrimci kendiliğindencilik, bürokratizm ve idare-i maslahatçılık süreciyle birleşince, giderek ağır sonuçları koşullar. Gençlik örgütü belirgin bir gerileme sürecine girer.

97'den II. Kongresine uzanan kesitte, Komünist Gençlik Örgütü, önderlik yetmezliği ile malûl bir dönemden geçer ve giderek ağırlaşan bir yönetememe sorunuyla bocalar.

Politik irade kırılması, gençlik örgütünün politik mücadelesinde ve çalışmalarında içe dönme, öğrenci gençliğin geniş bölüklerinin devrimci mücadelesini örgütleme bakış açısından uzaklaşma ve irade kaybı biçiminde cisimleşir.

Aralık ‘97 Ankara eylemindeki öncü duruş, Mart ‘98'deki militan ve kitlesel öğrenci gösterileri, ‘99 AGİT çıkışı gibi olumlu politik çalışma örnekleri olsa da; politik iddia zayıflığı, refleks körelmesi, politik risk almaktan kaçınma, öncü çıkış pratiğinin zayıflaması, politik aktivite düzeyinin büyük ölçüde düşmesi sürecin baskın gerçeğidir. Söz ve eylem arasındaki tutarlılık sarsıntıya uğrar, sıklıkla politik bakımdan kaydedici duruma düşülür. Küçük bir örgüt olmakla yetinme zihniyeti ve küçük bir örgütü yönetme tarzı egemenleşir. Yaşanan bir devrimci kendiliğindencilik dönemidir.

Örgütsel önderlik ve yönetme pratiğinde bürokratik tarz gelişir, önderlik yerel örgütlerden ve kadrolardan uzaklaşır. Güçler üzerindeki hakimiyeti zayıflayan gençlik önderliği, birçok örgütsel sorun karşısında çözüm üretemeyen bir pozisyona doğru sürüklenir.

İllegalitenin sağcı kavranışı ve amaçlaştırılması örgütsel yönetim tarzını sakatlayan temel bir engele dönüşür. Bu, örgütsel denetimin ve hakimiyetin zayıflaması, sorunlara müdahale iradesinin ortaya konulamaması, yönetim gücünün körelmesi şeklinde ağır sonuçlara yol açar.

Temel bir çalışma alanı uzun süre örgütsel müdahale kapsamı dışında bırakılır, birçok küçük kentle ilişkiler zayıflar ya da kopar, faaliyet genelde iki-üç şehre daralmıştır. Aynı süreçte, liseli gençlik içindeki çalışmalar en geri noktaya düşer. Gençlik önderliği MYO'yu yönetmede başarısız kalır; bunun sonucunda MYO'nun yayın çizgisinde savrulmalar ve iç atmosferinde çürümeler önlenemez.

Örgütsel işleyişteki bozulmalar, organ yaşamının düzensiz hale gelmesi ve aksayan toplantılar kolektif çalışmayı ve iradeyi sekteye uğratır.

Saflarda illegal örgüt bilinci ve toplumsal devrim partisinin genç neferi olma ruhu ciddi aşınmalara uğrar. Feda ruhunda erezyon, faşist düşman karşısında boyun eğiş, yoldaşlık ilişkilerinde ve manevi bağlarda bozulma, iç güven ilişkilerinde zedelenme gibi gelişen ideolojik hastalıklar, örgütsel yaşantıda önemli tahribatlara yol açar.

Ciddi örgütsel küçülme ve yönetme zaafiyeti koşullarında, bürokratik tarzdan da beslenen aşırı merkeziyetçi bir örgütsel işleyiş etkinleşir. Bu koşullarda iç yapıda sosyalist demokrasinin darlaşması ve kadroların, yerel örgütlenmelerin bağımsız çalışma yeteneğinin ve yaratıcılığının körelmesi kaçınılmaz hale gelir. Süreç, KGÖ'nün kitlevi komünist örgüt yapısallığından uzaklaşması yönünde ilerler.

Gençlik örgütü önderliğinin yerel yönetimlerden, yerel yönetimlerin de tabandan uzaklaşmasında ifadesini bulan bürokratik tarz; kitlelerle ilişkilenişte ise giderek derinleşen yabancılaşma olarak yansır. Gettolaşma ile sakatlanan bir çalışma tarzı tipik hale gelir, kitlelere güvensizlik ve tepeden bakma eğilimi gelişir.

Gençlik örgütü, söz konusu dönemde, durumunu değiştirebilecek bir iç dinamizme sahip olamaz; kapsamlı bir devrimci özeleştiride bulunma ve sorunlarını aşma gücünü gösteremez.

II. Kongre Enerjisi Çözüme Yetmez

2000 kışında toplanan KGÖ II. Kongresi, partinin kendini varediş yöntemi olan kolektivizme bağlılık ve sosyalist demokrasi bakımından anlamlı ve değerli bir kazanımdır. O, aynı zamanda, örgütsel sorunlarını aşma; bir politik ileri gidiş isteği ve kararlılığı olarak anlaşılmalıdır. Fakat ne yazık ki, istek, özellikle örgütsel cephede, bir istek olmaktan öteye geçemez. II. Kongre'si, gençlik kolektifinin örgütsel gelişiminde istenen rolü oynayamaz. Buna her şeyden önce, bileşimi ve hazırlık süreci zayıflığı izin vermez. Kitlesel bir kadro eğitimi, örgütlülük düzeyini yükseltme, çalışmaların sorunlarına hakimiyeti geliştirme yönleri tatmin edici olmaz.

Planlı bir merkezi örgütsel çalışma yürütmede ve güçlü bir örgütsel irade sergilemede yetersizlikler Kongre'den sonra da, uzun bir dönem devam eder.

II. Kongre'yi izleyen kısa süreçte önderlik düzeyinde, MPYO'da ve bazı yerel örgütlerde ciddi gerilemeler ve devrimcilikten kopuşlar yaşanır. Bunlar, asıl olarak, önderlik yetmezliğiyle belirlenen bir dönemin ürünüdür.

II. Kongre'nin saptadığı görevlere yönelim ve emperyalist kürelleşme dönemi eğitim politikalarına karşı kampanya, genç komünistlerin politik çalışmalarda önemli bir canlanma yaratır. Bu canlanma, partinin yürüttüğü iç ideolojik mücadele ve örgütsel düzeltme kampanyasının etkileriyle de örtüşerek devrimci iradenin yeniden güçlenmesinin başlangıcını teşkil eder. Ancak buna rağmen, ciddi örgütsel önderlik yetmezlikleri sürer.

Kampanyada öncü siyasal duruş geliştirilir, liseli gençlik içindeki çalışmalar kimi alanlarda toparlanma yoluna girer, antiemperyalist mücadeleye itilim verilir. Ne var ki, kampanya kapsamında gerçekleştirilen öncü çıkışların süreğenleşmesi ve uzunca bir zamana yayılması, özellikle temel bazı kentlerdeki üniversiteli güçlerde ciddi bir yıpranma ve dökülme sürecini koşullar. Kısacası, ifade edilen sorunlar ve yetmezlikler nedeniyle, belirli bir politik canlanma ve irade kazanma yoluna girilmiş olsa da, örgütsel tabloyu hızla pozitif yönde değiştirecek bir örgütsel gelişim yolundan ilerlenemez.

Genç komünistler, bu süreçte, emperyalist küreselleşme dönemi eğitim politikalarının yanısıra, F Tipi saldırısına, hücre- tecrit terörüne karşı politik mücadelede de etkindir. Faşist 19 Aralık saldırı ve katliamına karşı İstanbul'daki DSP işgali dönem koşulları altında bunun en ileri ifadesi olur. Tutuklanan işgalci genç komünistlerden biri zindandaki sürecine ölüm orucu savaşçısı olarak katılır.

Durum Tersine Çevriliyor

Partinin değerlendirme ve yönlendirmelerinin yardımıyla, önderlik organında eleştiri ve özeleştirinin gelişmesiyle, örgütsel duruma ve geride kalan süreçteki deneyimlere eleştirel bakışın güçlenmesiyle ve güçlü bir kolektif örgütsel iradenin oluşmasıyla, belirli bir aşamadan itibaren örgütsel çalışmalar ve tablo gelişme rotasına girer. Bunun açık bir ifadesi olarak, 2001 başından sonra, önderlikten başlayarak, örgütsel durumda belirgin ve süreklileşen düzelmeler ortaya çıkar. Düzenli organ toplantıları oturmaya başlar, örgütsel irade ve çözücülük güçlenir, planlı ve denetimli bir örgütsel çalışma gelişmeye yüz tutar, önderliğin kuvvetler üzerindeki hakimiyeti ve otoritesi artar.

Tam da bu dönemde yürütülen "Gençliğin kitlevi komünist örgütü olma gerçeğinin neresindeyiz?" başlıklı iç tartışma, bu örgütsel gelişim yönelimine ciddi bir itilim kazandırır. Sosyalist demokrasinin güçlenmesine, canlılık ve dinamizm uyanmasına, iç tartışma kültürü ve deneyimi biriktirilmesine hizmet eder. Aynı süreç, örgütlenme ve çalışma tarzına dair güncel ve yapısal sorunların daha köklü biçimde masaya yatırılmasını ve çözüm üretmede derinleşmeyi sağlar. Kitlelere yabancılaşma ve tepeden bakma, gettolaşma, üyelik politikasının uygulanışındaki sekterlik ve darlıklar, örgütsel işleyişte ve yapıdaki darlıklar, aşırı merkeziyetçilik, sosyalist aydınlanmada ve gençliğin sosyalist aydınlatılmasında zayıflıklar gibi, KGÖ'yü kitlevi komünist örgüt olma gerçeğinden uzaklaştıran sorunlar konusunda, merkezden başlayarak, gençlik örgütünün genelinde bakış açısı derinleşir. İç tartışma, önderliğinden başlayarak tüm gençlik örgütünü baştan aşağı etkiler. Ulaşılan çözümler doğrultusunda pratik bir dönüşüm dinamizmi yakalanır. Genç komünistler için kitlesel bir eğitim ve kadrolaşma süreci olur. Örgütsel gelişim ve büyümeye önemli güç katar.

Gençlik örgütündeki iç tartışmanın sonuçlanmasıyla çakışan partinin III. Kongresi, gettolaşma ve kitlelere yabancılaşma ile malûl çalışma ve örgütlenme tarzına pratikte daha güçlü darbeler indirilmesinin yolunu açar. Yüzler daha güçlü biçimde kitlelere ve onları örgütlemeye çevrilir. Ufuk ve iddia büyür. Bürokratik tarzla köklü bir hesaplaşmaya girilirken, örgütsel irade ve çözücülük güçlenir. KGÖ'de de eleştirel devrimci temelde kendini aşma yönelimi belirginleşir.

Söz konusu süreçte politik üretkenlik ve refleks de gelişir. Gençliğin kitlesel devrimci mücadelesini geliştirme ve onları komünist saflarda örgütleme bilinci ve iddiası çalışmalara daha fazla yön vermeye başlar. İçe dönüklük belirgin biçimde aşılırken, gençliğin nabzını tutma yönelimi giderek güçlenir. Gençliğin taleplerini, sorunlarını, eğilimlerini, ruh halini vb. kavramada daha fazla yol alınır. Komünist gençliğin öncülük ettiği ve devrimci kitle şiddetinin kullanıldığı 18 Mayıs merkezi Ankara YÖK protestosu dönemin aynasıdır.

Parti ile sürdürülen yakın ve üretken ilişkiler, hem gençlik önderliğinin ve hem de bir bütün olarak KGÖ'nün çalışmalarının gelişiminde önemli bir rol oynar.

III. Kongre'den Sıçramaya

KGÖ, örgütsel niteliğini yükselterek, düzgün bir örgütsel işleyiş geliştirerek, örgütlülüğünü yayarak, liseli gençlik içindeki çalışmalarını yeniden örgütleyerek, üye sayısını umut verici düzeyde artırarak, örgütlülük düzeyini yükselterek, partiye kadro yetiştirme ve aktarmada belirgin adımlar atarak, partinin "kitlelere hücum" şiarını pratikleştirerek ve onu aynı zamanda kitlevi komünist örgüt hedefinde cisimleştirerek; partinin politik gündemlerine yönelmekten başka, öğrenci gençliğin akademik-demokratik sorunları konusunda da öncü ve birleştirici bir pratik sergileyerek III. Kongresi'ne yürür. Bu süreçte, politik gündemlerle çok yönlü ilişkilenme başarısı gösterir. Değişik gündemli çalışmaları aynı süreçte omuzlamayı öğrenip, geliştirir. Hücre-tecrit çarpışması, anadilde eğitim kampanyası, emperyalist savaşa karşı mücadele, YÖK'e ve gasp tasarılarına karşı mücadeleler, seçim çalışmaları bunlar arasında yer alır. Aynı dönemde değişik mücadele araç, biçim ve yöntemlerini kullanma konusunda da gelişir. Bir dönem gündemden iyice çıkmış milis faaliyeti ve milis eylemleri konusunda, önceleyen süreçten başlayarak, fakat özellikle III. Kongre sonrası belirgin bir gelişme sağlanır. Öğrenci kadınlar arasında yıllar sonra yeniden sistemli ve sürekli bir çalışmanın temellerini atıp geliştirir. Antifaşist mücadelede öne çıkar. Devrimci ve antifaşist gençlik güçlerinin birleştirilmesinde harç ve öncü olur. Kısacası 2001'den başlayarak gösterdiği istikrarlı örgütsel ve politik gelişmesinin verdiği güçle 2003 Ekim'inde III. Kongresi'ni toplar.

Genç komünistler, hazırlık ve temsiliyet açısından hukuklarına, sosyalist demokrasiye, kolektif akıl ve iradenin geliştirilmesine dayalı bir pratik sergilerler. III. Kongre, Parti önderliğinin önerisi üzerine ‘97-2000 dönemini yeniden ele alıp tartışır. Partinin III. Kongresi'nin görüş açısından sorular ve yanıtlar geliştirir.

"Kitlevi komünist örgüt" ve "kitlelere hücum" direktifinin ana gündemini oluşturduğu kongrede, diğer başlıkların yanısıra araç ve biçimlerde esneklik ve zenginlik, ayrı bir örgüt olarak yetkinleşme, politik gündemler ve mücadelelerde partiye sıkı bağlılık, partiye kadro yetiştirme gibi konularda canlı, verimli tartışmalar yapılır. Kitle yayınının MPYO olarak nitelemesine son verilir. "KGÖ için de, MPYO'nun Parti MPYO'sunun ta kendisi olduğu" ve gençliğin kitle yayını için MPYO yerine MYO nitelemesinin kullanılması kararlaştırılır. Tüzükte ihtiyaç duyulan değişiklikler yapılır.

Parti, III. Kongresi'ne devrimci kendiliğindencilik, bürokratizm, idare-i maslahatçılık ve iç birliğinde sarsıntılarla yürür ve Kongreyi esasen, özeleştirinin devrimci şiddetine dayanan yeni bir başlangıç haline getirirken; KGÖ için III. Kongre, partinin III. Kongre silahlarıyla donanmış bir gelişim, yüksek moral ve özgüven zemininde, bir başka ifadeyle başarılar üzerinde gerçekleşir ve bir atılım ilanı olur.

III. Kongre, KGÖ'nün politik ve örgütsel atılımı ile ideolojik sağlamlaşmasına, komünist kitle örgütü yönünde gelişimine nitelik, hız ve ufuk katar. Genç komünistler III. Kongre'lerini izleyen birkaç aylık dönemde devrimci ve antifaşist gençlik hareketi içinde açıkça hissedilir biçimde öne çıkar ve hareketin merkezinde olma gerçekliklerini pekiştirirler. Politik faaliyetlerindeki canlılık ve iddia, partinin politik gündemleriyle sıkı ilişkilenmeleri, kampanyalar içindeki etkinlikleri ve bunları okullara taşımaları, gençliğin akademik-demokratik taleplerine öncü ve sürükleyici, birleştirici bir tarzda sahip çıkmaları, politik mücadeleyi zengin araç ve biçimlerle yürütme, devrimci ve antifaşist gençlik mücadelesini soruşturma terörüne karşı 13 Mart 2004'te tanık olunduğu gibi devrimci kitle şiddeti yönünde geliştirmeleri sürece damgasını vurur. Politik faaliyet ve örgütlenme alanlarını genişletme, üye kazanma görevini kitlevi komünist örgüt perspektifine uygun bir gelişime sokma, yeni örgütsel araç ve biçimler kullanma, güçlerin devrimci eğitimi ve sosyalist aydınlatma, partiye güç ve kadro aktarma, partinin henüz örgütlenmediği alanlarda ona siyasi bir temel hazırlama yolunda anlamlı başarılar elde etmeyi sürdürür.