Dünya İşçi Sınıfı ve Ezilenlerinin Başka Bir Dünya Talebini Gerçekleştirmek İçin Mücadele Edelim! Emperyalist burjuvazi ve uluslararası tekeller, kapitalizmin, "pazar ekonomisi"nin alternatifsiz olduğunu iddia ediyorlar. Bunun anlamı, sömürünün, emperyalist savaşların, sosyal hakların yok edilmesinin ve talanın alternatifinin olmadığıdır. Onlara göre pazar, her şeyi düzenliyor. Yaşamın gösterdiği gibi "pazar ekonomisi", "sosyal devlet" koşullarında da tekelci burjuvazinin çıkarlarına hizmet ediyor. Sosyal forum hareketi, IMF'ye, Dünya Bankası'na, Dünya Ticaret Örgütü'ne, uluslararası tekellere, neoliberal saldırılara, emperyalist savaşa ve işgallere; bir bütün olarak emperyalist küreselleşmeye karşı mücadelenin bir ürünüdür, antiemperyalist bir motif taşır. Birçok bileşeninin ve özellikle de bu harekete yön veren siyasal güçlerin bunun farkında olmamaları veya hareketin bu özelliğini göz ardı etmeleri veya da hareketin bu karakterini ön plana çıkartmak isteyen devrimci ve komünist güçlere karşı mücadele etmeleri, meselenin özünde bir şey değiştirmez. Avrupa Sosyal Forumunun (ASF) ilk ikisinde olduğu gibi üçüncüsünde de Avrupa'nın dört bir köşesinden örgütler Londra'da bir araya gelecekler. Her bir örgüt, her bir hareket, güncel sorunlara karşı mücadelesini kendi siyasal anlayışı temelinde dile getirecek. Savaş ve barış; demokrasi ve temel haklar; sosyal adalet ve dayanışma; Almanya'da Agenda 2010 ve Hartz yasaları, 40 saatlik iş haftası, özelleştirme; emperyalist küreselleşme; ırkçılık; neoliberalizm vs. konuları ele alınacak ve tartışılacak. On binlerce insan Londra'ya gelecek, milyonlarca işçi ve emekçi, gelişmeleri bulundukları yerde takip edecekler. Dünya Sosyal Forumunun dördüncüsü gerçekleştirildi, ASF'nun da üçüncüsü gerçekleştiriliyor. Bu zaman zarfında veya bu sosyal forumlarda ele alınan konuların çözümü için çabaya veya söz konusu sorunlara karşı mücadelede atılan adımlara baktığımızda fazla bir yol alınmadığını görmekteyiz. Tarih, toplumsal gelişmeler yerinde durmuyor; her şey akıp gidiyor; emperyalist ülkeler ve uluslararası tekeller arasındaki rekabet keskinleşiyor, derinleşiyor ve kapsamlaşıyor. Dünya hakimiyeti, dünyanın talanı için savaşlar ve işgaller devam ediyor. "Terörizme karşı mücadele" adı altında ABD emperyalizmi başta gelmek üzere her bir emperyalist ülke, baskı ve katliamlarını sürdürüyor. Dünya çapında 800 milyon işsiz var, emperyalist ülkelerde on milyonlarca işçi işsiz. Burjuvazi işsizliğe karşı değil, işsizlere karşı mücadele ediyor, tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda neoliberal politikaları, saldırıları uyguluyor. Göçmenlere karşı saldırılar, yasal tedbirler yoğunlaştırılıyor. Bütün bu gelişmelere karşı ASF'da ilgisizlik, eylemsizlik dikkati çekici boyutlardadır. Neoliberalizm, emperyalist küreselleşme, tarihi zaferini ilan etti. Ama emperyalizm, işçi sınıfı ve emekçi yığınlara boyun eğdiremiyor. İşgale karşı mücadeleyi ve ezilen ulusların bağımsızlık mücadelesini kıramıyor. Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de olduğu gibi emperyalizm, ezilen ulusları teslim alamıyor. Sosyal forumlar, sınıflar, ideolojiler ve siyasal anlayışlar mücadelesinin önemli bir arenasıdır. Bu arenada alternatiflerin mücadelesi söz konusudur. Her siyasal akım ve örgüt, kendi ideolojik görüş açısıyla sorunlara yaklaşır. Reformist ve pasifist güçler, buraya gelen yığınların anti-emperyalist ve de antikapitalist bilincini, mücadele isteğini ve kararlılığını bulandırmaya, pasifize etmeye, törpülemeye çalışıyorlar. Sömürünün, baskının, işsizliğin, bağımlı ülkelerin talanının, emperyalist savaşların kaynağı kapitalist sisteme karşı mücadele etmek isteyen işçi ve emekçileri frenlemeye, mücadeleden vazgeçirmeye çalışıyorlar. Onlar, emperyalist kurum ve politikalara karşı mücadelenin kapitalizme karşı mücadeleden geçeceği gerçeğini görmek istemezler. Reformist ve pasifist güçlere karşı mücadele lafta kalmamalı, sosyal forum gibi milyonlarca emekçinin gündeminde, ilgi alanında olan bu arenadaki gelişmelere katılımcı olmak ve pratikte yönlendirici olmak gerekir. Sosyal forum hareketinde etkili birtakım güçlerin, örneğin reformistlerin ve pasifistlerin, emekçi yığınların da sahiplendiği ve sahipleneceği birtakım sloganları sahiplenmeleri, gerçekten de onların sömürüye, talana, emperyalist saldırganlığa ve emperyalist savaşlara karşı oldukları anlamına asla ve asla gelmez. "Sosyal devlet" talebi ve anlayışı, emperyalist küreselleşmenin ve talanın, emperyalist savaş ve saldırganlığın "aşırılıkları"na karşı mücadeleyi öngörür ve dünya çapında milyonlarca emekçiyi mevcut kapitalist düzenle barışık yaşamaya çağırır. Oysa emperyalist politika, şu veya bu insanın, şu veya bu emperyalist ülkenin ve uluslararası tekelin tercihinin bir ifadesi olarak görülemez. Çünkü, kapitalizmin iktisadi yasaları nesneldir. Bu da kapitalizmin temellerine karşı mücadeleyi zorunlu kılar. Başka bir dünya, başka bir Avrupa; dünya işçi sınıfının ve emekçi yığınların bu talebi, ancak ve ancak kapitalist sisteme karşı mücadele ile gerçekleştirilebilir. MLKP olarak biz, emperyalist küreselleşmeye karşı gelişen enternasyonal kitle hareketini devrimcileştirmek, örgütlemek ve kapitalist sistemin yıkılması için mücadeleye dönüştürtmek görevi ve sorumluluğunun bilincindeyiz ve uluslararası devrimci bir platform ve girişimin geliştirilmesi çağrımızı yineliyoruz. Şunu diyoruz: Neoliberalizmin, emperyalist işgallerin, savaşın ve saldırganlığın; bir bütün olarak emperyalist/kapitalist düzenin gündemleştirdiği sorunlar, her bir ülkede farklı görünümler alabilirler, ama bunlar esas itibariyle aynıdır. Dünya işçi sınıfı ve emekçi yığınlar, sorunların ve düşmanın aynılaştığını görüyorlar ve bu bilinç onlarda ortak sorunlara, ortak düşmana karşı mücadelenin ortaklaştırılması anlayışını geliştirmektedir. Bu anlamda, antiemperyalist mücadelede devrimci güçleri ayrı örgütlemeye götüren bir nedenin olmaması gerekir. Sosyalizmi alternatif olarak gören güçlerin, bu forumlarda ortak hareket etmelerinin önünde hiçbir engel yoktur. Söz konusu olan, emperyalist küreselleşmeye, küresel kapitalizmin kurumlarına karşı direnişi örgütsel ortaklaştırmaktır. Bu hareketin geleceği devrimci ve komünist güçlerin tavrına bağlıdır. Bu koşullarda devrimci ve komünist güçlerin misyonu, bu hareketin politik ve örgütsel birliğini sağlamak için mücadeledir. Bu da ancak ve ancak devrimci bir duruşla gerçekleştirilebilir. Kapitalizmin Alternatifi Sosyalizmdir!
|