MLKP PROGRAMI
Share on Facebook Share on Twitter
 
 
Sayfa 7 / 8

 

III. BÖLÜM

DEVRİMİN İLK ADIMI

 

 

45- Türkiye ve Kürdistan devrimi, bölgesel devrim koşulları içerisinde, Türkiye/Kuzey Kürdistan birleşik devrimi, Kürdistan'ın kendi başına kurtuluşu ve Kürdistan'ın diğer üç parçasının İran, Suriye ve Irak devrimlerine bağlı birleşik devrimler biçiminde gelişimi olasılıkları taşır.

 

Komünist hareket, bu devrimci gelişim olasılıklarının bütününü gözeterek mücadele eder. Bu gelişimi Ortadoğu bölge devriminin parçası olarak görür.

 

Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya'da bölgesel demokratik ya da sosyalist federasyonlar kurulması için çalışır.

 

A) Türkiye/Kuzey Kürdistan

 

46- Emperyalizmin mali-ekonomik sömürgesi olan, Kuzey Kürdistan'ı sömürgeci boyunduruk altında tutan çok uluslu Türkiye, sermaye oligarşisinin egemen olduğu, emek-sermaye çelişmesinin belirleyici hale geldiği, küçük meta ekonomisinin halen yaygın bulunsa bile hızla çözülmekte olduğu, kırın iktisadi yaşamda öneminin azaldığı, cinsiyet eşitliğinin asgari siyasi, hukuki, ekonomik ve toplumsal koşullarının oluşmadığı, orta düzeyde gelişmiş kapitalist bir ülkedir.

 

Bu ekonomik yapı üzerindeki sınıfsal şekillenme şöyledir:

 

İşçi Sınıfı: İşçi sınıfının safları, hizmet ve zihin emekçileri ile emekçi memurların ana gövdelerini kapsar hale gelmiş, bu durum, belli başlı sanayi şehirlerinde toplanmış bulunan işçi sınıfını nicel olarak toplam aktif nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturan sınıf haline getirmiştir.

 

Proletarya, devrimin politik önderliğini üstlenebilecek, küçük burjuvaziyi önderliğini yürüttüğü ittifak içinde tutabilecek ve kesintisiz biçimde sosyalizme geçebilecek güç ve yeteneğe sahiptir.

 

Ekonomik, siyasi veya toplumsal olarak ezilen sınıf, cins, ulus, ulusal topluluk ve inanç topluluklarıyla birlikte politik özgürlükten yoksunluğun acısını çeken ve demokrasi mücadelesine önderlik ederek, kendini sosyalizmi kurmaya hazırlamak göreviyle yüz yüze olan Türkiye ve Kuzey Kürdistan işçi sınıfı, devrimin temel ve önder gücüdür.

 

Yarı Proletarya: Ana gövdesini kent yoksullarının ve yoksul köylülüğün oluşturduğu, geçimlerini sağlayabilmek için işgüçlerini sık sık satmalarıyla karakterize olan; proletarya ile küçük burjuvazi arasında yer alan yarı proletarya, Türkiye'de önemli bir yer tutmaktadır. Yarı proletarya, demokratik devrimde olduğu gibi, sosyalizme kesintisiz geçişte de işçi sınıfının başlıca ve en güvenilir müttefiki ve dayanağıdır.

 

Küçük Burjuvazi: Küçük toprak ve işyeri sahipleri, zanaatkarlar, serbest meslek sahipleri vb.den oluşan küçük burjuvazi, işçi sınıfının ardından aktif nüfusun en kalabalık kesimini oluşturur. Emperyalizmin küreselleşme aşamasında sermayenin merkezileşmesi ve yoğunlaşmasının ulaştığı devasa boyut ve Türkiye'nin bir mali-ekonomik sömürgeye dönüşerek dünya tekellerinin egemen olduğu dünya pazarına entegre olması koşullarında, küçük burjuvazinin mülksüzleşmesi, yoksullaşması ve erimesi süreci hızlanmıştır. Kapitalist üretim ilişkileri altında varoluş imkanları giderek tükenen bu tabakanın eriyen büyük bölümünün sınıf çıkarı işçi sınıfının çıkarları ile örtüşmektedir.

 

Küçük burjuvazinin hala ayakta olan kesimi ise hem emekçi hem mülk sahibi olması nedeniyle yalpalayan bir karaktere sahiptir. Sürekli güç kaybetmesine karşın toplumdaki ağırlığını kısmen koruyan küçük burjuvazi, emperyalist tekellerin ve işbirlikçisi sermaye oligarşisinin ekonomik sömürüsü ve faşist diktatörlüğün siyasi baskısı altındadır. Bu nedenle o, güçlü bir devrimci potansiyel taşımaktadır. Giderek zayıflasa da devrimimizin temel güçlerinden biri olan kentin ve kırın küçük burjuvazisi, demokratik devrim boyunca proletaryanın stratejik müttefikidir. Proletarya devrimin ilk adımında kurulacak iktidarı bu sınıfla paylaşmayı kabul eder. Kesintisiz geçiş sürecinde ise proletarya küçük burjuvaziyi tarafsızlaştırma ve olanaklı olduğu ölçüde kazanma politikası izler.

 

Orta Burjuvazi: Orta burjuvazi şehirlerde işbirlikçi tekellerin dışındaki orta ölçekli işletme sahiplerinden ve kırda zengin köylülükten oluşur. Emperyalist küreselleşme koşullarında bu sınıf bağımsız niteliğini giderek yitirmekte, emperyalist tekellerin ve işbirlikçi sermaye oligarşisinin hakim olduğu pazara onlara bağlı olarak girebilmekte, artıdeğer üretimi ve gerçekleşmesinde önemli bir yeri olsa da artıdeğer paylaşımındaki payı azalmaktadır.

 

Sömürücü bir sınıf olan orta burjuvazi, bir yandan emperyalist tekellere ve sermaye oligarşisine muhtaç ve onlarsız yaşayamazken, diğer yandan bu bağımlılığı esnetme ve kar payını artırma arayışındadır. Bu nedenle, emperyalist küreselleşmeci liberalizm ile onu sınırlama çabası arasında gidip gelmektedir. Bu ikincisi yer yer emperyalist küreselleşme saldırılarından muzdarip emekçi sınıfların öfkesini de arkalayan gerici-faşist bir siyasi eğilim olarak gelişmektedir.

 

Şehirlerde varlığı tekellerin varlığına çok güçlü bir biçimde bağlı olan ve proletaryadan, onun önderliğinde, hegemonyasında gerçekleşecek bir devrimden derin bir korku duyan orta burjuvazi karşıdevrimci bir sınıftır.

 

Proletarya, demokratik devrim sürecinde, başlıca uzlaştırıcı toplumsal güç olan bu sınıfı yalıtma politikası izler. Orta burjuvazinin devrime karşı silahlı direniş içinde olan kesimlerini ezer ve mülklerine el koyar.

 

Buna karşın, ulusal sorun nedeniyle Kuzey Kürdistan'da orta burjuvazi, farklı bir rol oynama potansiyeli taşımaktadır. Söz konusu sınıfın ulusal mücadeleyi destekleyen kesimleriyle taktik ittifaklar olanaklıdır.

 

İşbirlikçi Tekelci Burjuvazi: Emperyalizmin işbirlikçisi olan bu sınıf, Türkiye'deki düzenin ve rejimin sahibidir. Bu sınıfın kırdaki müttefikleri büyük tarım kapitalistleridir. Bu sınıf, onlarla ortaklık halinde ya da bağımsız olarak Türkiye'de yatırımları bulunan uluslararası mali, sınai ve ticari tekellerle birlikte sermaye oligarşisini oluşturmaktadır.

 

Devrimimiz, karşıdevrimin merkezi olan bu sınıfın faşist diktatörlüğünü yıkacak, onu tümüyle mülksüzleştirecek ve ezecektir.

 

47- Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da, işçi sınıfını, emekçileri, Kürt ulusunu, kadın cinsini, ulusal ve inançsal toplulukları aynı siyasi cendere içinde tutan faşist bir rejimin hüküm sürmesi, Kürdistan'ın sömürgeci boyunduruk altında tutulması, mali-ekonomik sömürge gerçekliğinin yarattığı değişik iktisadi ve toplumsal çelişki ve sonuçlar, proletaryanın bu bağlaşıklarla birlikte demokratik devrimi örgütlemesini, kendini sosyalizm için eğitmesini ve sosyalizmin siyasal önkoşullarını hazırlamasını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle devrimimizin ilk adımı, antifaşist, antiemperyalist, antisömürgeci, cins özgürlükçü demokratik devrimdir. Bu devrimin özü politik özgürlüğün kazanılmasıdır.

 

48- Proletarya, sosyalist devrime geçebilmek için demokratik devrimi zafere ulaştırmak zorundadır. Bu yüzden, kırın ve kentin küçük burjuvazisi, ulusal ve inançsal topluluklar, Kürt ulusu ve ezilen cins ile asgari programı temelinde stratejik bir bağlaşma oluşturur. Türkiye ve Kuzey Kürdistan Halk Cumhuriyetleri Birliği iktidarını kurmayı hedefler.

 

49- Türkiye'nin ve Kuzey Kürdistan'ın ekonomik ve toplumsal koşulları, proletaryanın nicel ve nitel gelişkinlik düzeyi, devrimci proletaryanın demokratik devrimden hızla sosyalist devrime geçmesini olanaklı kılar. Kesintisiz devrimden yana olan proletarya, yarı yolda durmaz, kır ve kentin yarı proleter yığınlarıyla birleşme derecesine, bilinç, örgütlenme ve hazırlık düzeyine bağlı olarak, demokratik devrimi sosyalist devrime dönüştürür.

 

50- Komünist hareket, demokrasi savaşımını, son derece önemli, ama göreli bir değer taşıyan ve sosyalist devrim hedefine bağımlı bir görev sayar. Bu yüzden o, bir yandan Kürt ulusal, demokratik köylü, demokratik kadın ve genel demokratik halk hareketlerini destekler, taleplerine sahip çıkar; ama bir yandan da Kürt işçilerini, tarım işçilerini ve kadın işçileri, genel demokratik hareketten ayrı olarak sınıf örgütlerinde birleştirir. Devrimci proletarya, reformları devrime tabi kılar, demokratik görevleri sosyalist perspektifle ele alır. Kürdistan'da sosyalist yurtseverlik çizgisini izler.

 

51- Sosyalizme kesintisiz geçişin ön basamağı olan demokratik devrim, bir kadın devrimi olarak da gelişir, faşist diktatörlüğün tümüyle erkek egemen karakter taşıyan yasal ve kurumsal yapısını dağıtır, toplumsal cinsiyet çelişkisinin politik özgürlük kapsamındaki sorunlarını çözer, eşitsizler arası eşitliğin sağlanması görevleriyle, ezilen cins ve baskı altına alınan cinsel kimliklere bütün alanlarda pozitif ayrımcılık temelinde ilişkilenir. Proletaryanın, özel mülkiyetle bağı erkek egemen ayrıcalıklardan muaf kadın yarısı, devrimin kesintisiz biçimde sosyalizme ilerletilmesinin en ileri dinamiğidir. Kadın devrimi, devrimci proletaryanın nihai zaferini güvencelemesinin gereğidir.

 

B) Kürdistan Devrimi

 

52- Dört parçaya bölünmüş Kürdistan Devrimi, aynı zamanda Türkiye, İran, Irak ve Suriye devrimidir. Kürdistan'ın kendi başına kurtuluşu olanaklı olsa da, Türkiye'nin yanı sıra bu üç ülkede politik özgürlüğün kazanılması, işçi-emekçi meclislerine dayalı halk cumhuriyetleri kurulması, Kürdistan Devriminin tamamlanması ve güvencelenmesi için ulaşılması gereken bir eşiktir. Türk, Kürt, Arap, Fars ve bölgenin diğer halklarının meclislere dayalı cumhuriyetlerinin federatif birliğini sağlamak proletaryanın ilk eldeki görevlerindendir. Komünist hareket dört parça Kürdistan'ın özgürlüğü ve birliği için mücadele eder.

 

53- Kürt ulusunun Rojavayê Kurdistan'da gerici Esad rejimine ve Arap sömürgeciliğine karşı gerçekleştirdiği Rojava Devrimi, Kürdistan Devriminin, bölgesel devrimci durumun ve bölge devriminin bir uzanımı ve kazanımıdır. Rojava'da, halkların özgür ve eşit birlikte yaşamasını güvenceleyen tam hak eşitliği ilkesine dayalı halkçı demokratik bir iktidar kurulmuştur. Rojava Devrimi aynı zamanda bir kadın devrimidir.

 

a) Komünist hareket, Rojava Devrimini savunmayı, Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimini örgütlemenin, bölgedeki devrimci durumun derinleşmesi ve olgunlaşması, bölge halklarının kurtuluşu için çalışmanın dolaysız parçası olarak görür. Ülkenin devrimci savunmasını örgütlemek ve geliştirmek için çalışır.

 

b) Kürt, Arap ve diğer halklardan işçiler ve yarı proleterleri, kır ve kent yoksullarını, kadınları ve gençliği, Rojava halklarını sosyalizmle aydınlatıp birleştirerek bağımsız sınıf örgütlenmesini geliştirme, devrimin kesintisizliği yolundan sosyalizme ilerleme perspektifiyle kitleler içinde sosyalist bilincin geliştirilmesi ve sosyalist devrime geçişin hazırlığı için çalışır.

 

c) Devrimin sürekliliği ve geleceği için, halk yönetiminin, işçilerin, emekçilerin, yoksulların meclisleri ve komünleri tarzında örgütlenmesi, bu kurulların etkin ve sürekli kılınması için çalışır.

 

d) Devrimin kesintisiz biçimde sosyalizme ilerlemesinin koşullarını hazırlamak üzere, halk iktidarının iktisadi temellerini güçlendirecek toplumsallaştırma önlemleri için çalışır.

 

54- Başûrê Kurdistan'da, Irak sömürgeciliğine, emperyalist işgale ve bölgesel gerici güçlere karşı Kürt ulusunun özgürlüğü ve kurtuluşunu hedefler.

 

Başûrê Kurdistan'daki tüm siyasal sorunları, ulusların kendi kaderini tayin hakkının koşulsuz biçimde desteklenmesi ilkesi temelinde ele alır.

 

Kürt ulusal mücadelesi içerisinde burjuvazinin önderliğini, bölgedeki sömürgeci güçler ve emperyalizmle uzlaşma ve işbirliğini temsil eden Başûrê Kurdistan burjuvazisini yalıtma, Kürt yoksullarına ve emekçilerine dayalı mücadele çizgisini geliştirme perspektifiyle hareket eder.

 

55- Kürdistan'ın diğer parçalarındaki gelişmelere de bağlı olarak, kendi başına gerçekleşebileceği gibi, İranlı işçiler, emekçiler ve kadınların, İran sömürgeciliğinin baskı altında tuttuğu Beluci, Azeri, Arap ve diğer halkların mücadelesi ile iç içe gerçekleşme olasılığı da taşıyan Rojhilat'ın kurtuluşu perspektifiyle mücadele eder.

 

 

 

Sayfa12345678