MLKP MK: Yaşasın Sosyalizm! Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

İşçiler, kadınlar, gençler, tüm ezilenler!
Partimiz, teorik-ideolojik kapsamlı bir gündem etrafında 4. Merkezi Konferansı'nı gerçekleştirdi. Sosyalizmin Geçmişi Ve Geleceği adıyla toplanan konferansımız, MLKP'nin, 102. yıldönümünde Ekim Devrimine, insanlığın kurtuluşunun o sönmez meşalesine verdiği bir coşkulu selam, bir devrimci bağlılık sözüdür.
Partimizin kurulduğu yıllarda, dünya burjuvazisi "sosyalizm öldü", "tarihin sonu geldi", "kapitalizmin ebedi olduğu kanıtlandı" türü yalan ve demagojileri sınırsızca ve aralıksız propaganda ediyordu. Durum, yalnızca, SSCB ve Varşova Paktı içinde, adlarından ve amblemlerinden başka sosyalizmle, komünizmle ilgileri kalmamış partilere dayalı iktidarların yıkılışından ibaret değildi. Sosyalist Arnavutluk, AEP eliyle içteki burjuva düzen güçlerine ve emperyalist destekçilerine teslim edilmiş, sosyalizm utanç verici biçimde yenilgiye uğratılmıştı. Güney Amerika'dan Asya'ya, Avrupa'dan Afrika'ya dört bir yanda, komünist ve devrimci partiler sert bir irade kırılması yaşamış ve dizginsiz bir tasfiyeciliğe girişmişlerdi. Bu parti ve gruplar illegal varoluşlarını sonlandırmış, kent ve kırdaki gerilla güçlerini dağıtmış, devrim hedefinden vazgeçtiklerini ilan etmiş ve burjuva demokrasisine teslim olmuşlardı. Bu akıntıya karşı duran partilerin bir kısmı ise, saflarındaki kuvvetlerin şu ya da bu kısmının tasfiyecilik salgınına kapılmasını önleyememiş, ağır güç kayıplarına uğramışlardı. Dünya işçi sınıfı ve umudunu sosyalizme bağlamış ezilen emekçi kitleler, ağır bir moral bozukluğu, inanç sarsılması ve umut kırılması girdabına sürüklenmiş, burjuva ideolojik hegemonyaya direnemez hale gelmişti.
MLKP, işte bu koşullarda, burjuva dünyaya bir meydan okuyuş, sosyalizm savaşımına, sınıfsız, sınırsız, cins ayrımsız bir dünya özlemine adanma gücü olarak kuruldu. "Yok edin insanın insana kulluğunu/bu davet bizim" çağrısına Marksist Leninist bir cevap olarak öne atıldı. Sosyalizmin kazanımlarını kararlılıkla savunma, inşa süreçlerinin derslerini özümseme, aşılması gereken anlayış ve pratikleri kavrama, aydınlatma hattını yol eyledi.
Partimiz, bu yürüyüşün bir uğrağı olarak, biriktirdiklerini gözden geçirmek, kolektivizmin arıtıcılığıyla berraklaştırmak, daha ileri bir kavrayışın imkanlarını güçlendirmek için, 8-12 Mayıs 2019'da, Sosyalizmin Geçmişi Ve Geleceği adıyla 4. Merkezi Konferansı'nı topladı. Konferansın beş temel başlıktan oluşan gündemi enerjik, verimli, geliştirici tartışmalarla ele alındı.

Kardeşler!
MLKP için, marksist leninist teori, bir doğma değil, eylem kılavuzudur. Canlı ve dinamiktir, gelişime ve yenilenmeye açıktır. Partimiz, hem savaşan, hem de devrimci savaşımının bütün sorunlarını devrimci tarzda düşünen bir partidir. MLKP, faşist şeflik rejimine karşı dişe diş dövüşürken, Rojava siperlerinde can feda savaşırken, bir yandan da, sosyalizm deneylerini tartışma görevini önüne çekmiştir. Partimizin hem eylemi, hem de teorisi, birbirini bütünleyerek, devrimin ve sosyalizmin zaferine odaklanmıştır.

Bu çizgide hareket ettiğindendir ki, MLKP, meseleyle, bir akademik çalışma veya tarih tartışması olarak değil, öncelikle, güncel sınıf savaşımının politik ve ideolojik-teorik görevlerine marksist leninist cevaplar vermek amacıyla ilişkilenmektedir. Bu amaç, devrimimizin zaferinden sonra, sosyalizmin deneylerine dayanarak, gerek içte, gerekse uluslararası alanda izlenecek çizgi, geliştirilecek pratik için güçlü perspektifler, teorik, programatik dayanaklar hazırlama hedefince bütünlenmektedir. Partimiz, sorunun dünya komünistlerinin birleşik çabalarına, bu ölçekte bir kolektivizme ihtiyaç duyduğunun bütünüyle bilincindedir. 4. Konferansımız, MLKP'nin, enternasyonal komünist hareketin bir bölüğü olarak, üzerine düşen görevleri omuzlama, sorumluluklarını yerine getirme kararlılık ve iradesinin ifadesidir.

Konferansımız, bir veya birkaç ülkede devrimin zafere ulaştırılması imkanının devam ettiği; üretim araçlarının kolektifleştirilmesi; proletarya diktatörlüğü; sosyalizmin kuruluşu; bu kuruluş eyleminin, kadın özgürlüğü, enternasyonalizm ve sosyalist demokrasiyle derinleştirilmesi; komünizm hedefinin ideolojik ve politik varoluşa kılavuzluk etmesi konusunda yön ve irade birliğini ilan etti.
Bu çerçevede sosyalizm deneylerine sorular soran konferansımız, "parti, devlet, kitleler" ve "kadın özgürlüğü" konularında başarılanın ötesine geçmenin, bir bölümü tarihi koşulların, bir bölümü görüş açısının ürünü olan hata ve yetmezlikleri aşmanın zorunluluğuna dikkat çekti. Bu aşma eyleminin, örgütsel mekanizmalar oluşturmak ve sosyalist yasallığı buna uygun biçimde düzenlenmek dışında başarılamayacağını vurguladı.
MLKP 4. Konferansı, enternasyonalizmin, devrim mücadelesi yürüten partiler kadar, sosyalist toplum ve devletler için de temel bir ilke olduğunu kuvvetle vurguladı. Belirli tarihi durum ve ihtiyaçların koşullamasıyla, burjuva dünyanın şu veya bu temsilcisiyle veya gücüyle yapılan geçici anlaşma ve uzlaşmalar biçimindeki pratiklerin teorileştirilemeyeceğine, tersine, onların, aşılması gereken geri adımlar veya uzlaşmalar olarak açıkça ilanının zorunluluğuna dikkat çekti. Uluslararası komünist hareketin sosyalist bir devleti desteklemesi ile sosyalist bir devletin dünya devrimini desteklemesinin, tek bir bütünün iki parçası olduğunu, bu bütünlüğe dayanmayan anlayışların enternasyonalizm ilkesiyle bağdaşmayacağını ifade etti.
Konferansımız, Lenin ve Stalin önderliğindeki Bolşevik Partinin, kadın özgürlük mücadelesinde, Ekim Devriminin sıçradığı ve burjuva dünyanın yüzyıl sonra bile bütünüyle ulaşamadığı düzeyi, cins ayrımsız bir toplum yönünde ilerletmede, bunun sosyalist yasallıkla teminat altına alınmış örgütsel araçlarını ve dayanaklarını geliştirmede başarılı olamadığı, Ekim devriminden sonra dünyanın değişik yerlerinde gelişen devrimlerin de bu konuda durumu değiştirecek bir atılım geliştiremedikleri görüşüne ulaştı.
Konferansımız, Sovyetler Birliği başta olmak üzere, 20. yüzyılda sosyalizmin inşasına girişmiş ülkelerde kapitalizme dönüş süreçleri, biçimleri, geri dönüşün özne ya da özneleri; tek bir devletle sınırlı bir sosyalist kuruluşun zaferinin olanaklı olup olmadığı; komünizmin ilk evresi olarak sosyalist toplumun nitelikleri ve iktisadi yasaları konusunda tartışmaların yeterli olgunluğa erişmediğinde birleşti.

İşçiler, Yoldaşlar, Devrimci Yoldaşlar!
4. Konferansımızın, hem değerlendirme ve perspektifleri, hem de tartışmaların yeterli olgunluğa ulaşmadığını düşündüğü başlıklar, partimizin ideolojik-teorik gündemi olmaya devam edecek, olguya, duruma, gerçeğe sorulabilecek tüm soruların sorulması arayışı ve çabası sürdürülecektir.
Kuşkusuz, partimiz, bugün ve gelecekte, tüm bu konularda, "son soruyu" da sorduğu iddiasında olmayacak, görüşlerini, üzerinde "girilmez-çıkılmaz" levhası astığı bir odada kilitlemeye kalkmayacaktır. Hayır, MLKP, çok uzun yıllardır çözülmek üzere komünistlerin önünde bekleyen, sosyalizmin geçmişi ve geleceği gündemini ele almakta omuzlarındaki sorumluluğa uygun davranmak kadar, bütün bu konularda kolektivizmi dünya ölçeğinde varetme yönelim ve zihniyetine sımsıkı bağlı kalacaktır.

Yaşasın Marksizm-Leninizm!
Tek Yol Devrim, Yaşasın Sosyalizm!
Yaşasın Kadın Devrimi!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Yaşasın Dünya Devrimi!


7 Kasım 2019
MLKP Merkez Komitesi

 

 

 

 

 

 

Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kuzey Kürdistan

 

Parti Ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Komünist Gençlik Örgütü
 
Komünist Kadın Örgütü
   
Fakirlerin Ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri
 
Kürdistan Örgütü

 

 

     Güncel

27.01.20 / TKŞ'den Kobanê Zaferi Açıklaması

Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz

26 Ocak 2015 DAİŞ'in ilk büyük yenilgisini aldığı gündür! Sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ Kobanê'de başlayan Rojava ulusal demokratik devrimini Kobanê'yi işgal ederek ezmek istedi. Faşist Erdoğan kendinden emindi, DAİŞ çetelerine çok güveniyordu, bir kaç gün içinde Kobanê düşecekti. Plan sömürgeciliğe aitti, silahları, parayı, çeteleri hepsini o ayarlıyordu. Onun için çıktı televizyona ve 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama Kobanê'de halk devriminin fedai kahramanları vardı: Arin Mirkan ve Sarya Özgür gibi kadın komutanlar; Heval Numan, Dıjvar, Çekdar, Berxwedan, Serxwebun ve daha yüzlerce fedai savaşçı; Paramaz, Elişer ve Algan Zafir gibi komünistler Kobanê zaferini bedenleriyle tuğla tuğla ördüler. Türkiye ve Kürdistan halkları direnişi sahiplendi, yüzlercesi seferberlik çağrısı ile Kobanê direnişine koştu. 20 Temmuz'da Pirsus'ta şehit düşen 33 genç komünist bize gösterdi ki, daha geride Kobanê için seferber olacak yüzler-binler vardı.

Kobanê'nin direndiğini ve direnişle özgürleştirildi. Kobanê zaferi Rojava devrimini güvence altına alırken, DAİŞ'in yenilgi sürecini de başlattı. Rojava-Kuzey Suriye halkları ilk kez DAİŞ'in yenilebileceğini gördüler ve başta Araplar olmak üzere Kuzey Suriye halkları devrime kitlesel biçimde katılmaya başladılar. Kobanê zaferi ile birlikte Girê Spi özgürleştirildi, Mınbiç, Tabqa-Tişrin ve sonra çetelerin başkent ilan ettikleri Rakka özgürleştirilerek devrim topraklarına dahil edildi. Politik islamcı faşist DAİŞ son olarak Deyr ez Zor'da kuşatıldı, Baxoz'da nihai olarak ezildi.
DAİŞ'le birlikte Türk devletinin planlarının da çöle gömüldü. DAİŞ sonrası emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak sömürgeci Türkiye doğrudan kendi ordusu ile Rojava devrimine karşı saldırıya girişti. Erdoğan Putin'e her türlü rüşvet ve tavizi vererek Ruslarla anlaşıp Efrîn'e saldırdı. Bu saldırıya karşı Efrîn halkı ve rojava devriminin devrimci ordusu direndi. Bu kahraman fedai direniş karşısında NATO'nun en büyük ikinci ordusu dedikleri işgalci ordu iki ay Efrîn'e giremedi.

Emperyalistlerin göz yummasından aldığı cesaretle faşist Erdoğan yüzünü Cizir bölgesine çevirdi. ABD ve Rus emperyalistleriyle yürüttüğü pazarlıklar sonrası Girê Spi ve Serêkaniyê'ye saldırdı. Fırat'tan Dicle'ye kadar tüm Rojava topraklarını işgal etmeyi hedefliyordu. Girê Spi ve Serêkaniyê'deki direniş bu yayılmacı planları bozdu. Ayn İsa ve Til Temir cephelerinden ileriye gidemedi. Ne elindeki teknik ne de para ile satın aldığı başıbozuklar çetesi direniş duvarını aşamadı.
Efrîn hala direniyor, Girê Spi-Serêkaniyê direniyor. Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz. İşgalcileri topraklarımızdan söküp atmak için devrimci savaşımımızı yükseltelim! Biz kazanacağız, Rojava-Kuzey Suriye Halkları kazanacak.

 
Komünist Devrimci Hareket (Tevgera Komunist a Şoreşger- TKŞ )


27.01.20 / Kobanê Halkları Zaferi Kutladı

Kobanê'de Arap ve Kürtlerden oluşan binlerce kişi, Kobanê'nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 5'inci ve Kobanê Özerk Yönetimi'nin 6'ncı yıl dönümünü DAİŞ çetelerine karşı yoğun çatışmaların yaşandığı Şehit Egid Meydanı'nda kutladı.

"Tutumunuzda vefakar olun, Kobanê dünya direnişinin başkentidir. Dünya bugün imha tehditleriyle karşı karşıya" şiarıyla düzenlenen kutlamalara Kürt ve Arap halklarının yanı sıra PYD , JKŞ , Kongre Star, TKŞ , TEV- DEM, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Minbic ve Gire Spi'den çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Bölgedeki kadın kurumları ve hareketleri adına konuşan Fırat Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Fewziyê Ebdi, "Kobanê insanlığın ve barışın simgesi oldu" dedi.
Ebdi, "Suriye, Türk devletinin bölgeye yönelik tehditlerine karşı sınırlarını korumalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin anlaşmalar yapan Rusya ve ABD'yi Türk devletinin tehditlerine son vermeye ve göçmenlerin bölgeye güvenli bir şeklide geri dönebilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çağırıyoruz" diye belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kadın Komitesi Başkanı Cihan Xidro, "Kobanê'nin özgürleştirilmesi tarihi bölge halkı için bir kıvılcımdır. Kobanê direnişi halkın iradesinin askeri araçlardan daha güçlü olduğunun göstergesidir. DAİŞ'i destekleyen ve farklı gerekçelerle bölgeyi işgal etmeye çalışan Türk devletine karşı direniş devam ediyor" diye belirtti.
Minbic Demokratik Sivil Yönetimi Temsilcisi, Kobanê yönetimine direnişlerinden dolayı ödül verdi.

Etkinlikte müzik grupları Kürtçe ve Arapça şarkılar söyledi.


21.01.20 / MLKP'nin 'Dema Baranan' Belgeseli Tamamlandı

MLKP'nin umut ve zafer yüklü devrim yürüyüşünden bir kesit olarak Yapıcılar Film Kolektifi tarafından hazırlanan "Dema Baranan" belgeseli tamamlandı.

Çekimleri Rojava ve Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirilen belgesel filmde, MLKP'nin 25 yıllık tarihinin yanısıra devrim stratejisi ve politik askeri mücadeleye bakış açısı anlatılıyor. Belgesel için kamera karşısına geçen komünistler, MLKP'nin Türkiye-Kürdistan devriminin yanısıra bölgesel anlamda Ortadoğu devrimine bakış açısını aktarıyor.

MLKP'nin Rojava ve özgür dağlarda yürüttüğü mücadele ile savaş deneyimlerinin de aktarıldığı belgeselde, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) ve Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ) adına yapılmış röportajlar da yer alıyor. Belgeselde ayrıca farklı toplumsal kesimlerden ve uluslardan çok sayıda insan da komünistlerle buluştuktan sonra yaşamlarındaki değişimi anlatıyor.

23 Mart 2019'da katledilen MLKP MK üyesi Baran Serhad'ta atfedilen belgeselin yayınlanması, Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırısı nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti.

Belgeselde MLKP'nin Rojava ve Medya Savunma Alanlarındaki savaş pratiği de aktarılırken, geçtiğimiz aylarda işgal edilen Serêkaniyê'de çetelere karşı savaşan komünistler de deneyimlerini aktarıyor.

 Fragmanı izlemek için tıklayınız:

 


21.01.20 / Komünist Devrimci Hareket (TKŞ): ''Efrîn Bizimdir, Direnerek Özgürleştireceğiz''

Komünist Devrimci Hareket ( TKŞ ), Türkiye'nin Efrîn'i işgal edişinin ikinci yılı dolayısıyla "Efrîn bizimdir, direnerek özgürleştireceğiz" başlıklı açıklama yayınladı:

"2 yıl önce Rojava topraklarının önemli bir parçası olan Efrîn kantonunun Türkiye ve desteklediği çeteler tarafından uluslarası bir kuşatma konsepti ile işgal edildi. Devrimimizi parça parça işgal ederek boğma taktiği ile hareket eden işgalci Türk devleti 2 ay süren çağın direnişinin çelikten iradesine çarparak büyük kayıplar verdi. En ağır tekniği olmadan bir adım dahi ilerlemeyen faşist, işgalci Türk devleti başta Rusya, Amerika ve uluslarası emperyalist devletlerinin ve sömürgeci bölge devletlerinin onayı ile işgal hareketini başlattı.
Rusya'nın hava sahasını açarak, ABD, BM, AB gibi diğer emperyalist devletler ve örgütlerin ise Türkiye ve desteklediği çetelerin haftalar ve aylar süren insanlık suçlarına sessiz kaldı. Çünkü hepsi halk düşmanı, hepsi devrim düşmanı. Hepsinin ortak amacı ise bir halklar bahçesini ve özgürlükleri temsil eden Rojava devrimini ve kadın iradesini kırmaktır. Ve Kürdü, Arabı, Alevisi, Ermenisi ile kadın iradesi ile halkların kardeşliğini ve kadın iradesini temsil eden Efrîn'in hedef alınması ise tesadüfü değildir. İşgal sürecinde çocuğu, kadını, yaşlısı ile yüzlerce sivil halk katledildi. Yüzlerce savaşçının şehit düştüğü ve 2 ay süren destansı direnişin ardından Efrini işgal eden TC ve çeteleri başta Efrîn'e çete ailelerini yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye girişti ve ardından halkın evleri, malları talan edildi, tarihi yerler yok edildi ve Efrîn ile sembolleşen on binlerce zeytin ağaçları kesilerek doğa katliamına girişti. Sivil halk kaçırılarak işkencelerden geçirildi ve kadınlara tecavüz edildi. Osmanlı'nın işgal manzaralarını bir kez daha Efrîn'de devreye sokan TC bu işgal hareketi ile başta Rojava devrimi ile Kürt halkının kazanımlarını ve devrim sayesinde özgürlüklerini elde eden bölge halkının ortak yaşam iradesini hedef aldılar. Bu devrim ile binlerce yıllık erkek egemenliğini gerileten kadın iradesinin kazanımlarını yok etmeyi hedeflediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rojava ve Kuzey Suriye halkları bu işgal saldırısı karşısında kazanımlarını sahiplenmeye devam ettiler.

Buna karşı yok etme konseptine Serêkaniyê ve Girê Spî işgali ile devam eden Türkiye'nin bu gün Rojava devrimini yok etmeyi kendi varlık sebebi olarak gördü. Emperyalist güçler ve sömürgeci bölge devletleri bu işgal hareketine direk ya da dolaylı destek vererek devrimin kazanımlarını en geri noktaya çekerek teslimiyet dayatması yapmak istiyorlar.

Bizler Komünist Devrimci Hareket olarak bir kez daha Rojava devrimi ve Efrin savunmasında şehit düşen binlerce şehidimize tüm halklarımıza sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz. Avestaların, Barinlerin, Tirêjlerin, Özgürlerin, Zeynellerin, İlanların ve Gulanların direniş manifestosu ile devrimimizi ve kazanımlarımı mevzi mevzi savunacağız. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve işgal altında ki tüm toprakların özgürleştirilmesi varlık sebebimizdir."


19.01.20 / Direniş İşgalcileri Kovacak, Efrîn'i Özgürleştirecek

Faşist Türk devletinin Efrîn'e yönelik 20 Ocak 2018'de başlayan işgali ikinci yılını doldurdu. İşgal saldırısı esnasında binlerce kişi katledildi, yüzbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Efrîn yağmalandı, talan edildi. İşgalci AKP rejimi, Efrîn ve çevresinde soykırımı derinleştiriyor. Efrîn halkı halen çemberde tutularak boğulmak isteniyor. Kentte kalan Arap ve Kürt ailelerden binlerce kişi çeteler tarafından alıkonuldu. Hala haber alınamayan yüzlerce kişi var.

Efrîn halkı ve özsavunma güçleri, işgal saldırısına karşı iki ay boyunca canfeda bir direniş sergiledi. Faşist Türk ordusu ve çeteleri, Efrîn dağlarında ve kentlerinde direniş mevzilerinde karşılandı. Tarihe yazılan Efrîn direnişi, dünya halklarının umudu olan Rojava devriminin teslim olmayacağını gösterdi. HBDH güçleri de devrim topraklarını savunmak için Efrîn özsavunma güçleri ile birlikte cephelerde yer aldı. Raco'da, Cindires'te, Mabeta'da şehitler bedeli direnişin en ön saflarında dövüştü.

DEVAMI


15.01.20 / Komünist Tutsak İsmail Yılmaz'a İşkence

2017 yılından beri Elazığ 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde kalan MLKP tutsağı İsmail Yılmaz, hapishanede dayatılan "terör suçlusu" yazılı yaka kartını takmayı reddettiği için 2 yıldır açık görüş, telefon görüşü ve kargo alımı gibi haklarını kullanamıyor. Yılmaz'ın 7 Şubat'ta görülecek karar duruşması için aldığı savunma notlarına hapishane idaresi tarafından el konuldu. Sayım sırasında başındaki beresini çıkartmadığı için de tehdit edildi.
Kulak zarındaki yırtık nedeniyle ertelenmemesi gereken tedavisine kimlik dayatması nedeniyle devam edemezken, ağrı kesici ilaç dahi verilmiyor.
Ayrıca dini bayram, yılbaşı ve doğum günü dışında kitap alamayacağı da cezaevi idaresi tarafından Yılmaz'a bildirildi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkili İsmail Yılmaz ve aynı hak ihlallerine maruz kalan Mahmut Soner üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istedi.

Yılmaz, Nusaybin özyönetim direnişine katıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İsmail Yılmaz, duruşmada verdiği ifadesinde, "Biz özyönetim direnişi ışığını Paris Komünü'nden aldık. Bugünkü özyönetim direnişlerinin ışığı da yarınların ışığı olacaktır" demişti.

 

 


Arşiv



  Sayfa 12345678
 

 

HBDH



PARTİNİN SESİ



KüRDİSTAN



FESK



 

 

 

MERKEZ KOMİTE



ÖZGüR KADIN



KKÖ



SöYLEşİLER