KKÖ Temsilcisi Hivron Razmuhi: Özgürlüğe Kanat Açanlara Selam Olsun!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) 6. Kongresini ve Komünist Kadın Örgütü de 2. Konferansını gerçekleştirdi. KBDH Genel Konsey Üyesi Komünist Kadın Örgütü Temsilcisi Hivron Razmuhi, gerçekleştirdikleri 2. kongrenin ardından bir röportaj gerçekleştirdi. Kadın konferansının hangi koşullarda toplandığı, programatik olarak ne tür değişiklikler yapıldığı ve kadınların mücadele önceliklerine dair düşüncelerini aktardı. Kadınların Birleşik Devrim Hareketi'nin (KBDH) Genel Konsey Üyesi ve KKÖ Temsilcisi Hivron Razmuhi'nin sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:


Kadın özgürlük mücadelesi yoğun bir süreçten geçerken 2. Konferansınızı gerçekleştirdiniz. KKÖ 2. Konferansına giden süreci ve kadın özgürlük mücadelesinin geldiği aşamayı değerlendirebilir misiniz?


Bu dönemde kadınlar toplumsal mücadelelerin asli özneleri olurken aynı zamanda kendi talepleriyle öne çıktı. Gelişen kadın hareketi, bir isyan hareketi olarak büyüyor. Birinci konferansımızı topladığımız dönemden itibaren İran'dan Amerika'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada erkek egemen, homofobik kapitalist sistemin cinsiyetçi politikalarına karşı kadın hareketi sokaklardaydı. Aynı zamanda erkek egemen kapitalizme, yoksulluğa, açlığa, ırkçılığa, militarizme, faşist rejimlere ve sömürgeciliğe karşı işçi sınıfı ve ezilenlerin isyanlarının, devrimlerin, ayaklanmaların işaret fişekleri, buzkıran rolü oynayan cesaret sembolleri, kararlı öncüleri oldular. Kadına dönük toplumsal ve erkek şiddetinin sistemli olarak artışına tanık olurken kadınların cins bilincinin gelişmesine paralel özsavunma haklarını kullandıklarını gördük. Türkiye'den Hindistan'a, İtalya'dan Almanya'ya bunun örnekleri açığa çıktı. Rojava devrimimize dönük politik, askeri kuşatma, işgal saldırısına karşı savunma savaşı devam ederken kadın düşmanı faşist DAİŞ çetelerine yenilgiler yaşatıldı.

Bir yandan da devrimin inşa süreci devam etti. Rojava devrimimiz kadın hareketi için bir ilham kaynağı olmaya, eşitlik ve özgürlük mücadelesinde denizci feneri olarak yol göstermeye devam ediyor.


Bu dönemde faşist AKP, Erdoğan şahsında faşist şeflik rejimi biçiminde yeniden örgütlendi. Toplumun politik İslamcı ideoloji etrafında restorasyonuna yöneldi. Cinsiyet çelişkileri derinleştirildi. Kazanılmış haklarının tasfiyesiyle birlikte kadının cinsel evsel köleliğinin pekiştirilmesi için aile kurumu güçlendirildi. Kadınlar, Türkiye ve Kürdistanda bu saldırıları sokakta göğüsledi. Siyasette özneleşen kadınlar üzerinde faşist şeflik rejimi devlet terörünü, zulmünü arttırırken kadınlar, siyasetin dışına itildi. Bu süreçte kadın gerilla bedenlerine dönük cinsiyetçi saldırılar hızını kaybetmedi. Tüm bu saldırılar karşısında kadınlar bir adım dahi geriye çekilmeden politik mücadelenin gerek silahlı gerekse de başkaca alanlarında var olmaya devam ettiler.


Dünyada kadın emeği ve bedeni üzerindeki erkek egemen baskı ve sömürü artarken, kadının yoksullaşması derinleşti, cinselliği üzerinden dünyada seks endüstrisinin geliştirildiği bir dönem oldu. Dünya kadın hareketi, 2019 yılını, 8 Mart'ta gerçekleştirilen kadın grevi hazırlıklarıyla geçirdi. Kadın özgürlük mücadelesinin politik takvimsel günleri olan 8 Mart ve 25 Kasım ise her yıl bir öncekinden farklı olarak yaygınlığı, kitleselliği, militanlığıyla dikkat çekici düzeyde gelişti. Komünist kadınlar olarak Türkiye'den Kuzey Kürdistan'a, Rojava'dan gerilla alanlarına ve Avrupa'ya kadar bu sıcak direniş günlerinin öznesi olarak konferansımızı örgütledik.


Konferansımız kadın devriminin politik gündemleri olarak ele aldığı bu başlıkları, homofobik, erkek egemen kapitalizme, faşist AKP rejimine karşı kadın kitlelerini örgütlemenin olanaklarına çevirmenin zorunluluğuyla tartışmalarımızı yürüttük. Ezilen kadın cinsini kadın devriminin öznesi olarak cinsiyetçi kapitalist sisteme karşı yıkıcı bir güç olarak örgütlemede sorunlarımızı tartışırken bunun çözümlerine dairde perspektifler geliştirdik. Bu doğrultuda da önümüze görevler aldık.


Konferansınız ve partinizin kongresiyle birlikte programınıza yansıyan bir dizi değişimler olduğu görülüyor. Kadın devrimi fikri, programınızda nasıl yer aldı?


21. yy kadın devrimleri yüzyılı olduğu tespitimize bağlı olarak kadın devrimimizin, teorik, ideolojik, politik gündemlerine dönük tartışmalar yürüttük ve cüretli kararlar aldık. 21. yüzyılda emperyalist kapitalist düzene, gerici faşist rejimlere, burjuva iktidarlara karşı gerçekleşecek demokratik, halkçı ve sosyalist devrimlerin aynı zamanda birer kadın devrimi olarak gelişeceğini, kadınların katılımının iktidar gücü haline gelmesiyle birlikte ayaklanmaların ve zaferlerin yaşama şansı bulacağı tespitlerine ulaştık. Bu tespitlerimiz devrim programımıza yansımaları oldu.


Kadın devrimi belirlemesi bize ait olmasa da komünist kadınların öncülüğünde komünist partinin devrim programında yer alması bir ilktir. Programımızda stratejik önemi vardır, politik, ideolojik mücadelemize yön vermesi yanıyla ayırt edicidir. Böylece, kadın devrimini teorik bir söylem olmaktan çıkarıyoruz. Dolayısıyla kadın devrimimizi, bugünü ve geleceği kapsayan hedef ve görevleriyle birlikte toplumsal ve kadın özgürlük mücadelemize yön veren canlı, dinamik biçimde ele alıyoruz. Konferansımızdaki tartışmalarımız ve perspektiflerimizle birlikte partimizin 6. kongresinde; kadın devrimi, kadın kurtuluşunun devrimci programı olarak kabul edildi. Ezilen cins ile ezilen sınıfın ittifakının birleşik devrimde karakter kazanacağını belirledi.


Bu tespitler doğrultusunda konferansımız ve parti kongremizde yürütülen tartışmalarla antifaşist, antiemperyalist, anti-sömürgeci, cins özgürlükçü demokratik devrim programımızda; "Türkiye ve Kürdistan Halk Cumhuriyetleri Birliği'nde kadınlar iktidarın eşit ve bağımsız ortağı olacaktır" diye karar altına aldı. Bu kararı da, "Halk Cumhuriyetleri Birliği'nin bütün kurumları toplumsal cinsiyet eşitliği ve eş temsiliyet ilkesine göre kurulacak ve işletilecektir" kararıyla da güvencelemiştir. İkili iktidar, ikili yönetim biçimi olarak formüle ettiğimiz bu durum devrimin politik örgütünde de hayat bulmasının gerekliliği kararlarına gidildi. "Yeni toplum inşasının, kadın özgürleşmesi çizgisinde gerçekleşmesinin güvencesi olarak" gören kongremiz; programda bu, "kadınlar kendi toplumsal yapılanmasını bağımsız biçimde de örgütleyecek, bütün kurumlarda eş temsiliyete ek olarak, işçi-emekçi kadın meclisleri birliği kurulacak, kadın ordusu ve milisi oluşturulacak, cinsel suçlar için kadın ve lgbti+'lardan oluşan özel mahkemeler kurulacaktır" biçiminde yer almıştır.


Kadın cinsinin köleleştirilmesinin özel mülkiyetle birlikte geliştiği tespitlerimiz, partimizin kuruluşundan itibaren teorik ve politik belirlemelerimize yön vermiştir. Cinsiyetçi sömürünün tarihin gelişim sürecinin bir aşamasında heteroseksist bir karakter kazandığı tespitlerimizde 2. Konferans tartışmalarımızın sonucu olarak programımızda yer aldı.


LGBTİ+'lara dönük alınan kararlar ve yenilikleri değerlendirebilir misiniz?


Devrim programımızdaki formülasyonlardan biri şöyledir: "LGBT+'ların söz, eylem, örgütlenme hakları güvencelenecek, homofobi, transfobi ve heteroseksizme, nefret söylemine karşı sistemli ideolojik ve siyasi mücadele verilecek, heteroseksist suçlarda ceza artırımı uygulanacaktır."


LGBTİ+ hareketine dair teorik, politik düzlemde yürüttüğümüz tartışmaların sonucuna bağlı olarak kadın devrimimizin yedek değil özne gücü olarak gören bir anlayış düzeyine erişmiş olduk. Bu komünist hareketin bugüne kadarki gerek teorik, gerekse programatik düzeyi bakımından geldiği eşiği ifade ediyor. Konferansımız aynı zamanda kadınların siyasi yapılanmalar içindeki temsiliyet sorunlarını da tartıştı. Bu eksende kota, eştemsiliyetle kadınların özneleşmesi, iradeleşmesi pratiklerini inceledi. Komünist partiler tarihinde bir ilk olan sekreterlik kurumu yerine eşbaşkanlık uygulamasına gidildi.

Komünist kadınların komünist parti içindeki temsiliyeti böylesi merkezi, stratejik bir temsiliyet düzeyine ulaşmış oldu. Bunlar, komünist kadınların özgürleşme eşiği, mücadele kararlılıkları, teorik gelişkinliklerinde geldiğimiz düzeyi yansıtıyor. Bu komünist kadınların ve komünist partinin KÖM'de biriktirdiklerimizle birlikte kadın devrimini inşa etme mücadelesinde elde ettiği düzey kazanımların bir sonucu olmuştur.


Orta Doğu başta olmak üzere son süreçte birleşik kadın özgürlük mücadelesi açısından bir ivme yakalanmış durumda. KKÖ olarak hem erkek egemen zihniyete hem de kapitalist sisteme karşı önümüzdeki süreçte birleşik mücadele ekseninde ne gibi çalışmalarınız olacak?


Kadın isyanını büyütme, kadın özsavunmasını geliştirme, birleşik kadın hareketini yükseltme görevi ve olanağı düne göre daha fazla oluşmuş durumda. Bu döneme baktığımızda kadınların politik-askeri ittifak zemininde bir ilk anlamına gelen KBDH kurulmuştur. Örgütlenme, kadın kitleleri içinde çeşitli biçimde örgütlerini yaratma, kurma sorunları çözülmeyi bekliyor. Kadınların fiili meşru mücadele temelinde, geliştirdiği inisiyatif, platform, komite vb. eksendeki araçlarıyla faşist rejimin cinsiyetçi politikalarına karşı ortak mücadeleyi büyütme zeminini oluşturuyor. Bu zemini politik örgütsel bir güce dönüştürme ihtiyacımız var. Bunun içinde öncü adımlara gereksinim duyuluyor. Tek tek kadınların uygulamasında açığa çıkan ve geniş bir kadın kesimini de kapsayan erkek egemen şiddete karşı özsavunmanın meşruluğuna dair bilinç gelişiyor. Öncü kadınlara, komünist kadınlara düşen, bu bilinci örgütlü zemine dönüştürme görevleri durmaktadır. Bu temelde kadın özsavunma komiteleri, kadınların antifaşist komiteleri, erkek şiddetine isyan komiteleri, yoksulluğa karşı komiteler, vb. adına ne denirse densin ister yarı askeri, ister esnek örgütlülükler oluşturmak önceliklerimiz arasında olmalıdır. Okullar, mahaller, fabrikalar, sokaklar yani kadınların yaşam alanları bu örgütlülükleri kuracağımız, inşa edeceğimiz yerler olmalıdır.


Emperyalizm koşullarında kadınlar birbirinin deneyiminden öğrenerek ilerliyor. Kapitalizme, erkek egemenliğine karşı gelişen mücadele biçimlerini ortaklaştırmayı, kadın grevi deneyimleri gibi birleşik mücadele eksenli ortak gündemler etrafında direnişleri çoğaltmak kadın hareketinin gündemleri arasında yer almalıdır. Bunun yanında Sudan gibi, Cezayir gibi nerede kadınların kazanımları varsa küresel kadın hareketinin zemini bakımından değerlendirip dayanışma hareketlerini çoğaltmak gündemlerimiz arasında yer almalı.


Rojava devrimi etrafında oluşturulacak enternasyonalist kadın dayanışmasını yaratmak, büyütmek devrimin kadın kazanımlarını güvencelemek görevi kadar Rojava devrim deneyimlerini dünya kadın hareketine taşımak, anlatmak da komünist kadınların önündeki görevi olmalıdır.


Rojava kadın devrimi 8. yılında bütün işgal ve tehditlere karşı mücadelesini sürdürüyor. Rojava kadın devriminin sorunları nelerdir ve bu sorunlara çözümleriniz ne olacaktır?


Büyük kahramanlıkla savunduğumuz Efrîn, çeteci, sömürgeci güçlerin işgali altındadır. Rojava'nın diğer bölgelerine dönük bu tehdit vardır. Efrîn'in çetelerden temizliği kadın özgürlükçü, eşitlikçi temelde gelişen devrimimizin kazanımlarını korumak, önemli bir yerde durmaktadır. Bu temel ihtiyaç doğrultusunda da başta kadınlar olmak üzere Rojava halklarının özsavunma bilincini yükseltmek, özsavunmayı pratikleştirmek devrimin savunma gücü haline getirmek görevlerimiz kapsamındadır. Rojava devrimi etrafında geliştirilecek dayanışma pratikleri kadar, devrimin bölgesel bir devrime yayılması mücadelesini geliştirmekte bir o kadar güncel ve gereklidir.


Diğer yandan devrimimiz olmakta olan bir devrimin sorunlarını yaşamaktadır. Yeni toplumsal yapının inşa sürecindedir. Devrimimizin inşa görevleri bakımından; kadın özgürlükçü, eşitlikçi yaklaşımla toplumsal yapının değişimi, eskiye ait olan anlayış ve yaklaşımların yıkılıp cins eşitlikçi-özgürlükçü temelde inşasına dair görevler olarak tanımlayabiliriz. Bu mücadelenin Rojava devriminin güvencesini sağlamak anlamında önemi vardır. Toplumsal cinsiyetçi rollere karşı mücadele, gerek politik, gerekse ideolojik mücadelenin konusu olmaya devam edecektir. 23 Martta ölümsüzlüğe uğurladığımız Baran Serhat yoldaşın sözüyle belirtmek gerekirse Rojava devriminin evlere girmesi, aile kurumu içindeki cinsiyetçi iş bölümünün, rollerin alt-üst olmasını sağlaması gereklidir.


Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevleri, ölüm oruçları zafer ile sonuçlandı. Bu süreç tülbentli annelerin öncülüğünde kadın direnişi yeni bir ivme kazandı. Bu ivme önümüzdeki süreçte nereye evrilmelidir?


Öncelikle başta Leyla Güven olmak üzere direnişin içinde yer alanları  ve beyaz tülbentleri direnişin simgesi haline gelen annelerimizi selamlıyorum ve fedai eylem yapan devrimcileri de saygıyla anıyorum.


Leyla Güven öncülüğünde başlayan SAG ve ÖO direniş sürecinde kadın iradesine dikkat çekmek yerinde olacaktır. Seçilmiş bir vekil, politik kadın ve anne olarak tecrit saldırısına karşı barikat olmak için öncü bir çıkış gerçekleştirdi. Bu eylemdeki direniş bayrağı binlerce PKK-PAJK'lı tutsağın ve onlarla birlikte yol arkadaşlığını büyüten MLKP/KKÖ'lü yoldaşlarla birlikte devrimci tutsakların ellerinde büyüdü. Politik bir kadının öncülüğünde gelişen direniş bu yanıyla da tarihe kayıt düşmüştür. Direniş SAG ve ÖO bitirilmesine rağmen tecrite karşı mücadele yeni araçlar ve biçimlerle devam edecektir/ etmelidir. Bu direniş başlarken de söylendiği gibi tek başına tecritle ilgili bir direniş değildi. Bu faşist saray rejiminin geliştirdiği saldırılara karşı barikat olma eylemi kadar dışarıdaki politik öncüye de, ‘bedel kapılarından geçilerek' yürünmesi gerektiğini hatırlatan yönü vardı. Bu direnişin başarısı birleşik mücadele yoldaşlığıyla sağlandı. Bu direnişi rejimde sarsıntıya dönüştürmenin olanağına dönüştürmeliyiz.


Kadınlara mesajınız nedir?


Ezilen kadın kitleleri içinde kök salmalıyız. Örgütlülüğümüzü geliştirerek direnişi kararlıca büyütmeliyiz. Özellikle genç kadınların cinsiyetçi faşist AKP rejimine karşı öfkesini örgütlemek önceliğimiz olmalıdır. Faşist rejim yeni gezi ayaklanmalarından korkmakta haklı. Yeni geziler, aynı zamanda kadınların ayaklanması, isyanıyla vücut bulacaktır. Bunun oluşumunu kendiliğinden bekleyemeyiz. Güncel gelişmeler ve tarihin akışı biz komünist kadınların daha örgütlü, hazırlıklı olmasını gerektiriyor. Ve yine devrimler tarihi, kadınların kendi örgütlülüklerini kuramadıklarında öznesi olmak yerine geleneksel rollerine sıkıştıklarını bize göstermiştir. Bunun için ezilen emekçi kadınlar, genç kadınlar içinde komünist kadınlar dal budak salmalı. Kadın özsavunma gücünü, milis, özsavunma komiteleri, birleşik kadın milis gruplarını vb. yarı askeri tarzda örgütlenmelerle sürdürülmeli. Bunların örgütlenmesi elbette büyük bir sabır, emek, irade istiyor. Ve bedel kapılarından geçmeyi gerektiriyor. Ünlü sözdeki gibi "Ya bir yol bulacağız, ya da bir yol açacağız." Kazancakis'in sözünü hatırlamak gerekirse "İnsan uçurumun kenarına varmadan kanatlanamaz." Kanatlanmak özgürleşmektir, özgürleşmek içinde uçurumun boylarında olmayı gerektiriyor. Uçurumun boylarında yaşayan, özgürlüğe kanat açanlara selam olsun!

 

 

 

 

 

 

Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kuzey Kürdistan

 

Parti Ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Komünist Gençlik Örgütü
 
Komünist Kadın Örgütü
   
Fakirlerin Ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri
 
Kürdistan Örgütü

 

 

     Güncel

27.01.20 / TKŞ'den Kobanê Zaferi Açıklaması

Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz

26 Ocak 2015 DAİŞ'in ilk büyük yenilgisini aldığı gündür! Sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ Kobanê'de başlayan Rojava ulusal demokratik devrimini Kobanê'yi işgal ederek ezmek istedi. Faşist Erdoğan kendinden emindi, DAİŞ çetelerine çok güveniyordu, bir kaç gün içinde Kobanê düşecekti. Plan sömürgeciliğe aitti, silahları, parayı, çeteleri hepsini o ayarlıyordu. Onun için çıktı televizyona ve 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama Kobanê'de halk devriminin fedai kahramanları vardı: Arin Mirkan ve Sarya Özgür gibi kadın komutanlar; Heval Numan, Dıjvar, Çekdar, Berxwedan, Serxwebun ve daha yüzlerce fedai savaşçı; Paramaz, Elişer ve Algan Zafir gibi komünistler Kobanê zaferini bedenleriyle tuğla tuğla ördüler. Türkiye ve Kürdistan halkları direnişi sahiplendi, yüzlercesi seferberlik çağrısı ile Kobanê direnişine koştu. 20 Temmuz'da Pirsus'ta şehit düşen 33 genç komünist bize gösterdi ki, daha geride Kobanê için seferber olacak yüzler-binler vardı.

Kobanê'nin direndiğini ve direnişle özgürleştirildi. Kobanê zaferi Rojava devrimini güvence altına alırken, DAİŞ'in yenilgi sürecini de başlattı. Rojava-Kuzey Suriye halkları ilk kez DAİŞ'in yenilebileceğini gördüler ve başta Araplar olmak üzere Kuzey Suriye halkları devrime kitlesel biçimde katılmaya başladılar. Kobanê zaferi ile birlikte Girê Spi özgürleştirildi, Mınbiç, Tabqa-Tişrin ve sonra çetelerin başkent ilan ettikleri Rakka özgürleştirilerek devrim topraklarına dahil edildi. Politik islamcı faşist DAİŞ son olarak Deyr ez Zor'da kuşatıldı, Baxoz'da nihai olarak ezildi.
DAİŞ'le birlikte Türk devletinin planlarının da çöle gömüldü. DAİŞ sonrası emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak sömürgeci Türkiye doğrudan kendi ordusu ile Rojava devrimine karşı saldırıya girişti. Erdoğan Putin'e her türlü rüşvet ve tavizi vererek Ruslarla anlaşıp Efrîn'e saldırdı. Bu saldırıya karşı Efrîn halkı ve rojava devriminin devrimci ordusu direndi. Bu kahraman fedai direniş karşısında NATO'nun en büyük ikinci ordusu dedikleri işgalci ordu iki ay Efrîn'e giremedi.

Emperyalistlerin göz yummasından aldığı cesaretle faşist Erdoğan yüzünü Cizir bölgesine çevirdi. ABD ve Rus emperyalistleriyle yürüttüğü pazarlıklar sonrası Girê Spi ve Serêkaniyê'ye saldırdı. Fırat'tan Dicle'ye kadar tüm Rojava topraklarını işgal etmeyi hedefliyordu. Girê Spi ve Serêkaniyê'deki direniş bu yayılmacı planları bozdu. Ayn İsa ve Til Temir cephelerinden ileriye gidemedi. Ne elindeki teknik ne de para ile satın aldığı başıbozuklar çetesi direniş duvarını aşamadı.
Efrîn hala direniyor, Girê Spi-Serêkaniyê direniyor. Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz. İşgalcileri topraklarımızdan söküp atmak için devrimci savaşımımızı yükseltelim! Biz kazanacağız, Rojava-Kuzey Suriye Halkları kazanacak.

 
Komünist Devrimci Hareket (Tevgera Komunist a Şoreşger- TKŞ )


27.01.20 / Kobanê Halkları Zaferi Kutladı

Kobanê'de Arap ve Kürtlerden oluşan binlerce kişi, Kobanê'nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 5'inci ve Kobanê Özerk Yönetimi'nin 6'ncı yıl dönümünü DAİŞ çetelerine karşı yoğun çatışmaların yaşandığı Şehit Egid Meydanı'nda kutladı.

"Tutumunuzda vefakar olun, Kobanê dünya direnişinin başkentidir. Dünya bugün imha tehditleriyle karşı karşıya" şiarıyla düzenlenen kutlamalara Kürt ve Arap halklarının yanı sıra PYD , JKŞ , Kongre Star, TKŞ , TEV- DEM, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Minbic ve Gire Spi'den çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Bölgedeki kadın kurumları ve hareketleri adına konuşan Fırat Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Fewziyê Ebdi, "Kobanê insanlığın ve barışın simgesi oldu" dedi.
Ebdi, "Suriye, Türk devletinin bölgeye yönelik tehditlerine karşı sınırlarını korumalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin anlaşmalar yapan Rusya ve ABD'yi Türk devletinin tehditlerine son vermeye ve göçmenlerin bölgeye güvenli bir şeklide geri dönebilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çağırıyoruz" diye belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kadın Komitesi Başkanı Cihan Xidro, "Kobanê'nin özgürleştirilmesi tarihi bölge halkı için bir kıvılcımdır. Kobanê direnişi halkın iradesinin askeri araçlardan daha güçlü olduğunun göstergesidir. DAİŞ'i destekleyen ve farklı gerekçelerle bölgeyi işgal etmeye çalışan Türk devletine karşı direniş devam ediyor" diye belirtti.
Minbic Demokratik Sivil Yönetimi Temsilcisi, Kobanê yönetimine direnişlerinden dolayı ödül verdi.

Etkinlikte müzik grupları Kürtçe ve Arapça şarkılar söyledi.


21.01.20 / MLKP'nin 'Dema Baranan' Belgeseli Tamamlandı

MLKP'nin umut ve zafer yüklü devrim yürüyüşünden bir kesit olarak Yapıcılar Film Kolektifi tarafından hazırlanan "Dema Baranan" belgeseli tamamlandı.

Çekimleri Rojava ve Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirilen belgesel filmde, MLKP'nin 25 yıllık tarihinin yanısıra devrim stratejisi ve politik askeri mücadeleye bakış açısı anlatılıyor. Belgesel için kamera karşısına geçen komünistler, MLKP'nin Türkiye-Kürdistan devriminin yanısıra bölgesel anlamda Ortadoğu devrimine bakış açısını aktarıyor.

MLKP'nin Rojava ve özgür dağlarda yürüttüğü mücadele ile savaş deneyimlerinin de aktarıldığı belgeselde, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) ve Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ) adına yapılmış röportajlar da yer alıyor. Belgeselde ayrıca farklı toplumsal kesimlerden ve uluslardan çok sayıda insan da komünistlerle buluştuktan sonra yaşamlarındaki değişimi anlatıyor.

23 Mart 2019'da katledilen MLKP MK üyesi Baran Serhad'ta atfedilen belgeselin yayınlanması, Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırısı nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti.

Belgeselde MLKP'nin Rojava ve Medya Savunma Alanlarındaki savaş pratiği de aktarılırken, geçtiğimiz aylarda işgal edilen Serêkaniyê'de çetelere karşı savaşan komünistler de deneyimlerini aktarıyor.

 Fragmanı izlemek için tıklayınız:

 


21.01.20 / Komünist Devrimci Hareket (TKŞ): ''Efrîn Bizimdir, Direnerek Özgürleştireceğiz''

Komünist Devrimci Hareket ( TKŞ ), Türkiye'nin Efrîn'i işgal edişinin ikinci yılı dolayısıyla "Efrîn bizimdir, direnerek özgürleştireceğiz" başlıklı açıklama yayınladı:

"2 yıl önce Rojava topraklarının önemli bir parçası olan Efrîn kantonunun Türkiye ve desteklediği çeteler tarafından uluslarası bir kuşatma konsepti ile işgal edildi. Devrimimizi parça parça işgal ederek boğma taktiği ile hareket eden işgalci Türk devleti 2 ay süren çağın direnişinin çelikten iradesine çarparak büyük kayıplar verdi. En ağır tekniği olmadan bir adım dahi ilerlemeyen faşist, işgalci Türk devleti başta Rusya, Amerika ve uluslarası emperyalist devletlerinin ve sömürgeci bölge devletlerinin onayı ile işgal hareketini başlattı.
Rusya'nın hava sahasını açarak, ABD, BM, AB gibi diğer emperyalist devletler ve örgütlerin ise Türkiye ve desteklediği çetelerin haftalar ve aylar süren insanlık suçlarına sessiz kaldı. Çünkü hepsi halk düşmanı, hepsi devrim düşmanı. Hepsinin ortak amacı ise bir halklar bahçesini ve özgürlükleri temsil eden Rojava devrimini ve kadın iradesini kırmaktır. Ve Kürdü, Arabı, Alevisi, Ermenisi ile kadın iradesi ile halkların kardeşliğini ve kadın iradesini temsil eden Efrîn'in hedef alınması ise tesadüfü değildir. İşgal sürecinde çocuğu, kadını, yaşlısı ile yüzlerce sivil halk katledildi. Yüzlerce savaşçının şehit düştüğü ve 2 ay süren destansı direnişin ardından Efrini işgal eden TC ve çeteleri başta Efrîn'e çete ailelerini yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye girişti ve ardından halkın evleri, malları talan edildi, tarihi yerler yok edildi ve Efrîn ile sembolleşen on binlerce zeytin ağaçları kesilerek doğa katliamına girişti. Sivil halk kaçırılarak işkencelerden geçirildi ve kadınlara tecavüz edildi. Osmanlı'nın işgal manzaralarını bir kez daha Efrîn'de devreye sokan TC bu işgal hareketi ile başta Rojava devrimi ile Kürt halkının kazanımlarını ve devrim sayesinde özgürlüklerini elde eden bölge halkının ortak yaşam iradesini hedef aldılar. Bu devrim ile binlerce yıllık erkek egemenliğini gerileten kadın iradesinin kazanımlarını yok etmeyi hedeflediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rojava ve Kuzey Suriye halkları bu işgal saldırısı karşısında kazanımlarını sahiplenmeye devam ettiler.

Buna karşı yok etme konseptine Serêkaniyê ve Girê Spî işgali ile devam eden Türkiye'nin bu gün Rojava devrimini yok etmeyi kendi varlık sebebi olarak gördü. Emperyalist güçler ve sömürgeci bölge devletleri bu işgal hareketine direk ya da dolaylı destek vererek devrimin kazanımlarını en geri noktaya çekerek teslimiyet dayatması yapmak istiyorlar.

Bizler Komünist Devrimci Hareket olarak bir kez daha Rojava devrimi ve Efrin savunmasında şehit düşen binlerce şehidimize tüm halklarımıza sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz. Avestaların, Barinlerin, Tirêjlerin, Özgürlerin, Zeynellerin, İlanların ve Gulanların direniş manifestosu ile devrimimizi ve kazanımlarımı mevzi mevzi savunacağız. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve işgal altında ki tüm toprakların özgürleştirilmesi varlık sebebimizdir."


19.01.20 / Direniş İşgalcileri Kovacak, Efrîn'i Özgürleştirecek

Faşist Türk devletinin Efrîn'e yönelik 20 Ocak 2018'de başlayan işgali ikinci yılını doldurdu. İşgal saldırısı esnasında binlerce kişi katledildi, yüzbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Efrîn yağmalandı, talan edildi. İşgalci AKP rejimi, Efrîn ve çevresinde soykırımı derinleştiriyor. Efrîn halkı halen çemberde tutularak boğulmak isteniyor. Kentte kalan Arap ve Kürt ailelerden binlerce kişi çeteler tarafından alıkonuldu. Hala haber alınamayan yüzlerce kişi var.

Efrîn halkı ve özsavunma güçleri, işgal saldırısına karşı iki ay boyunca canfeda bir direniş sergiledi. Faşist Türk ordusu ve çeteleri, Efrîn dağlarında ve kentlerinde direniş mevzilerinde karşılandı. Tarihe yazılan Efrîn direnişi, dünya halklarının umudu olan Rojava devriminin teslim olmayacağını gösterdi. HBDH güçleri de devrim topraklarını savunmak için Efrîn özsavunma güçleri ile birlikte cephelerde yer aldı. Raco'da, Cindires'te, Mabeta'da şehitler bedeli direnişin en ön saflarında dövüştü.

DEVAMI


15.01.20 / Komünist Tutsak İsmail Yılmaz'a İşkence

2017 yılından beri Elazığ 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde kalan MLKP tutsağı İsmail Yılmaz, hapishanede dayatılan "terör suçlusu" yazılı yaka kartını takmayı reddettiği için 2 yıldır açık görüş, telefon görüşü ve kargo alımı gibi haklarını kullanamıyor. Yılmaz'ın 7 Şubat'ta görülecek karar duruşması için aldığı savunma notlarına hapishane idaresi tarafından el konuldu. Sayım sırasında başındaki beresini çıkartmadığı için de tehdit edildi.
Kulak zarındaki yırtık nedeniyle ertelenmemesi gereken tedavisine kimlik dayatması nedeniyle devam edemezken, ağrı kesici ilaç dahi verilmiyor.
Ayrıca dini bayram, yılbaşı ve doğum günü dışında kitap alamayacağı da cezaevi idaresi tarafından Yılmaz'a bildirildi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkili İsmail Yılmaz ve aynı hak ihlallerine maruz kalan Mahmut Soner üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istedi.

Yılmaz, Nusaybin özyönetim direnişine katıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İsmail Yılmaz, duruşmada verdiği ifadesinde, "Biz özyönetim direnişi ışığını Paris Komünü'nden aldık. Bugünkü özyönetim direnişlerinin ışığı da yarınların ışığı olacaktır" demişti.

 

 


Arşiv



  Sayfa 12345678
 

 

HBDH



PARTİNİN SESİ



KüRDİSTAN



FESK



 

 

 

MERKEZ KOMİTE



ÖZGüR KADIN



KKÖ



SöYLEşİLER