Açlık Grevi Direnişçisi Hülya Gerçek: Yazgımız Kazanmaktır!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 


Leyla Güven'in başlattığı süresiz açlık grevi eylemi binlerce tutsağın katılımı ile büyüyor. MLKP dava tutsakları da süresiz açlık grevi eylemine başladı. Bakırköy Kadın hapishanesi'nden Hülya Gerçek'le birlikte Sincan Hapishanesinden Muhabbet Kurt, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi'den Aydın Akyüz ve Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi'den Ali Haydar Saygılı da süresiz açlık gerevi eylemini sürdürüyor. 


Hülya Gerçek'in kamuoyuna sunduğu açıklamalar şöyle:


Öcalan'a uygulanan ağır tecride son verilmesi talebiyle Leyla Güven'in başlattığı açlık grevi tüm hapishanelere yayıldı ve süresiz açlık grevine dönüştürüldü. Bu direnişte sen de yer alma kararı verdin. Bu eyleme başlama kararını anlatır mısın?

Öncelikle dağ kadar yüreği, baharı taşıyan soluğuyla umutlandığımız Leyla yoldaş şahsında tüm süresiz açlık grevi direnişçilerimizi selamlamak istiyorum. Süreci hızlandırmak için kendilerini can bedeli ortaya koyan Zülküf Gezen heval ve diğer şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Tecrit bir devlet politikası olarak ezilenlerin yaşamının her hücresine nüfuz ediyor. Rejim "devlet bekası"nı başta Kürt halkımız olmak üzere, halklarımız, inançlar, kadınlar üzerindeki faşist saldırganlığı tırmandırarak yaşama geçiriyor. Ezilenler üzerindeki tecrit politikası Kürt halkımıza yönelik saldırganlıktan bağımsız değil, aynı zeminden besleniyor. Zindanlar ise öncü güçler üzerinden halklarımızın geleceğini teslim alma saldırısını temel mevzilerinden biri olarak tarih boyunca rol oynamıştır. İmralı'da Kürt halk önderi sayın Öcalan'a uygulanan tecritin boyutu çok daha özgündür elbette. Savaş hukuku dahi tanımayan bu zorbalık ve zulüm hem Öcalan şahsında hem de halkımız açısından büyük bir kararlılıkla karşılanmıştır. Devletin yapısal krizinin temel unsurlarından biri Kürt sorunu olmaya devam ettikçe İmralı'daki tecrit de derinleştirilmiştir. Leyla Güven hevalin 8 Kasım'da başlattığı direniş Öcalan'ın siyasi ve hukuki haklarını kullanması talebiyle başlamış olsa da çok açık ki ezilenler üzerindeki baskı ve zulmü kırma hamlesidir aynı zamanda. Politik özgürlük mücadelesinin konusu olan talepler sonuna kadar haklı ve meşrudur. Leyla heval öncü çıkışıyla tarihe bir not düştü. Doğal olarak da bu tarihsel çağrıya en güçlü yanıtı kadınlar vermeliydi. Komünist bir kadın olarak direnişin bu özgün eşiğinde olmayı hem tarihsel hem de güncel bir sorumluluk olarak gördüm. Bilindiği gibi dört MLKP dava tutsağı olarak süresiz açlık grevindeyiz.

Sincan Hapishanesinden Muhabbet Kurt, Kırıklar 1 Nolu F Tipi Hapishanesin'den Aydın Akyüz ve Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesin'den Ali Haydar Saygılı ile birlikte süreci omuzluyoruz. Onlara da bitimsiz sevgilerimi gönderiyor ve başarı dileklerimi sunuyorum.

Leyla Güven'in öncü çıkışa dair neler söylemek istersin?

Her şeyden önce tarihin zorlu dönemeçleri öncü çıkışları zorunlu kılar. An'ı kavramak önemli bir yerde duruyor bu anlamda. Tarihsel haklılığına, güçlü bir meşrutiyet bilincine, özgüvene dayanarak işaret fişeği olmak! Leyla yoldaşın bu eylemi en sade haliyle böyle tariflenebilir. Yeni bir yol açarak mücadeleyi başka bir eşiğe taşımıştır. Bunu Kürt halkımız adına omuzlanmış bir görev olarak sınırlandırmak politik körlük olur. Değişik inançlardan halklarımız, kadınlar, gençler üzerindeki faşist kuşatmaya karşı özgürlük güçlerinin dayandığı sınırları, tıkanıklığı aşma çabasıdır. Kadın hareketine güçlü bir müdaheledir aynı zamanda.

Leyla heval direnişin en yalın haliyle bedeniyle, iradesiyle kendini ortaya koyarken eylemin değiştirici dönüştürücü rolü direnişin parçası olan kuvvetleri aşan bir boyuta ulaşmıştır. Onun adanmışlığı, cesareti, inancı kadın özgürlük mücadelesinin moral ve güç kaynağı olmuştur. Elbette ona yoldaş olmanın gururunu, sevincini usulca avuçlarımıza bırakmıştır. Bu tarife gelmez bir güzelliktir.

Devletin direnişi görmezden gelen tutumunu nasıl değerlendiriyorsun?

Faşist rejim kendini tahkim ederken ezilenler cephesinde gelişen her hareketi zorbalıkla bastırma yolundan yürüyor. Kürt halkımız söz konusu olunca, gemi azıya alan bu saldırganlık tırmandırılıyor. Yönetememe krizinin temel noktalarından biri Kürt sorunu olmaya devam ederken, psikolojik savaşla Kürt düşmanlığı yaratılmaya çalışılıyor. Rejim çözümsüzlüğü dayatsa da bölgesel ve uluslar arası gelişmeler çözümü zorluyor.

Sokakları zapturapt altına aldıkça Gezi kabusları görmeye devam ediyor saray. Ekonomik krizin OHAL uygulamarının yarattığı toplumsal kırılganlık nesnel bir gerçek. Faşist saldırganlığın boyutu bu sıkışmışlığın düzeyini gösteriyor sonuçta. Leyla hevalin başlattığı direnişin siyasi ve ideolojik etkisinin Kürdistan'ı aştığını görüyor. Uluslararası dayanışmanın boyutunun yarattığı rahatsızlık bundandır. Direnişe destek eylemlerine saldırılar, tutuklama furyası tam da bu zorlanmanın dışa vurumudur.

Newroz halklarımızın güçlü bir irade beyanı oldu. Geçen yılı aşan bir kitlesellik ve kararlılıkla alanları dolduran milyonların temel talebi tecritin kırılmasıydı. Leyla hevalin açtığı yola akan bir ruh ve coşku doldurdu meydanları. Direnmenin zorunluluğunu kavrayanların kararlılığı rejimin görmezden geleceği bir boyut değil süphesiz ki. Faşizme karşı mücadele kararlılığıyla halkların kardeşliğini yükseltmenin manivelasına dönüşen direniş rejimi pozisyon almaya zorluyor her konuda.

Direnişe önce 15 günlük olarak başladın. Sonra süresiz açlık grevine dönüştürdün. Aradan geçen bir aylık süreci aktarır mısın?

Eylemimi süresiz açlık grevine dönüştürme kararımın kalabalık koğuşumuzda yarattığı etki heyecan vericiydi. Yirmi dört saat bir arada yaşamanın duygusal ve fikirsel etkileşim açısından muazzam bir olanak yarattığı açık. Heyecan, coşku, kararlılık iç içeydi ve hepimizin ortak duygusuydu. Başta da söylediğim gibi süresiz açlık grevine direnişin en yalın hallerinden biri ve her aşaması bir irade savaşı. Tam da bu yüzden yenileyici, dönüştürücü. Açlık grevi eylemcisiyle sınırlı bir eylemden bahsetmiyorum. Nihayetinde bu kollektif bir direniş ve mekandaki herkes eylemci. İlk andan itibaren en güçlü duygulardan biri bu oldu bende. Yaşamın bütün ayrıntılarının direnişe göre düzenlenmesi güçlü bir manevi ortaklık yaratıyor. Başka bir yoldaşlaşma düzeyi kesinlikle. Kendi gözünden bile sakınan bir özen, güçlü bir emekçilik ve omuz omuzalığın güzelliğiyle kuşatılmış bir haldeyim. Bu ferah ve coşkulu yolculukta kadın yoldaşlığıyla sarmalanmak en büyük şansım. Hasta olmayı bile yasakladılar birbirlerine mesela. Voltayı hangi hızla attığım, kaç litre su içtiğim, ne kadar şeker tükettiğim vs. güzel koğuş arkadaşlarımın her birinin gündemi oluyor. Güzel dostum, yoldaşım Hiyem'in de 20 Mart'ta süresiz açlık grevine başlaması bambaşka duygular ekledi yaşamıma. Birbirimize güç ve moral katarak yürüyoruz bu yolu. Omuz omuza olmaktan bahsetmişken, devrimci tarihimin her anında sırtımı yasladığım bir dağ misali güç aldığım anneme-yoldaşıma değinmeden geçmeyeyim. Az önce yaptığımız telefon konuşmasında da aynı inanç ve yüreklilik vardı. "Cesaretine, inancına, direncine kurban olayım kızım" diyen sesinde. Annemle dile geçen bu duygular milyonların, özlem, inanç ve güveni aslında. Ve biz de bu güvene layık olmanın çabasındayız.

Elbette direnişin zorlayıcı anları da olmuyor değil. Yoldaşlarla başladığımız 15 günlük açlık grevini benim süresiz açlık grevine çevirerek devam ettirmem onlar bakımından manevi olarak zorlayıcı oldu mesela. Ya da ardarda gelen feda eylemleri haberleri...

Her özgün dönem yeni deneyimler biriktirmenin, arınmanın vesilesi olarak başlı başına bir heyecan yaratıyor insanda. Geçmişin deneyimlerinden öğrenmek temel bir yerde duruyor. '96 ve 2001 ölüm orucu deneyimimiz bugün de yaslandığımız zengin derslerle dolu. Bu önemli bir avantaj. Ayrıca koğuşumuzda bu süreçleri deneyimlemiş dostlarımızın tecrübelerinden öğrenmek de kolaylaştırıcı oldu.


Kamuoyuna bir mesajın varmı?

Başta söylediğim gibi Leyla hevalin eylemi nasıl faşist rejimi pozisyon almaya zorluyorsa özgürlük güçlerini de direnişi yeni bir düzeye taşımaya zorluyor. Hapishanelere yayılan direnişin sokakla daha fazla buluşması saldırganlığı geriletmenin zemini olacaktır. Bir halkın taleplerine kayıtsız kalmanın kendine yabancılaşmak olduğu gerçeğini hiç kimse ters yüz edemez. Direnişin talepleri insani ve meşrudur. Kürt halkımızda güçlü bir iradeyle karşılık bulan taleplerin Batı'yla buluşturulması temel önemdedir. Ve bu görev öncelikle faşizmin saldırısının muhatabı olan güçlerin omuzlarındadır. Newroz'un Batı'da açığa çıkarttığı düzey ise güçlü bir zemin sunmaktadır.

Direnişi ezilen kesimlere, kadınlara taşıyarak "Leyla Güven haklıdır tecrit kalkmalıdır" talebinin ezilen milyonlarda karşılığını bulması faşist zorbalığın hızını kesecektir. Unutulmamalıdır ki aynı zamanda bir insanlık sınavıdır bu. Son olarak şunu söylemek isterim; Kavgayla kazanılacak baharın coşkusuyla direniyor eriyen bedenler. Bu can bedeli direnişin zaferle taçlanacağına olan sarsılmaz inancımla yüreklerinden öpüyorum, eylemin soluğuyla güzelleşen bütün yoldaşları. Bir an olsun unutmuyoruz: Yazgımız kazanmaktır!